"Ümitvar olunuz, şu istikbal inkılâbı içinde en yüksek gür sada İslâm'ın sadası olacaktır."

Piyasalar

T.C İnkılâp Tarihi ve Atatürkçülük dersi

Naci TEPİR
02 Nisan 2015, Perşembe
Yanlışta ısrar, artık yeter! -9-

Daha önce böyle bir isim altında bir dersin ilim ve eğitimle bağdaşmayacağını anlatmaya çalışmıştım. İş sadece isimle sınırlı değil, mahiyet olarak ele alınan konular, resmî ideolojinin kontrolünde çarpıtılarak işlenmektedir. Onun içindir ki, gerçeği pek yansıtmıyor. Hatta aynı zamanda yaşanmış ve çok önemli konulardan -resmî ideolojiye ters düştüğü için- hiç bahsedilmiyor! Bu ders, Birinci Meşrûtiyetin ilânı (23 Aralık 1876) tarihinden itibaren, çok partili döneme geçiş olan 1950 ve sonrasına kadar gelişen bazı hadiseleri konu edinir. Ele aldığı konulardan bazılarına bir göz atalım...  

Osmanlı toplumunda düşünce akımları

1- Osmanlıcılık: Tanzimat Devrinde (1839-1876) ortaya atıldığı iddia edilen bu akım veya cereyan, Batı’lıların “Yeni Osmanlılar” dediği bazı aydınlar tarafından savunulmuştur. Bunlar, Müslüman ve gayrimüslim bütün halka aynı hak ve yetkilerin verilmesini istemişlerdir. Esasen hangi din ve milletten olursa olsun, Osmanlı hâkimiyetindeki bütün halk, son zamanlara kadar gayet rahat ve halinden memnun olarak yaşıyordu. Perde arkasındaki asıl plan ise Avrupalıların gayrimüslimlere daha fazla imtiyaz (hususi haklar) tanınması gayesine matuf idi. Bu gayelerine ise Kanun-i Esasi’ye konulan hükümlerle ulaştılar. 

2- İslâmcılık: Resmî tarih böyle bir cereyanın, 1. Meşrûtiyetin ilânından sonra ehemmiyet kazandığı ve II. Abdülhamid Devrinde (1876-1909) Devletin resmî siyaseti haline geldiğini iddia eder. Sanki Devlet –haşa- İslâm Devleti değildi de İslâmiyet ta 1. Meşrûtiyetin ilânından sonra bir akım halinde görüldü (!) Halbuki Osmanlı Devleti İslâm dinine dayalı (teokratik) bir devletti. Yani kuruluşundan (1299) itibaren devlet idaresinde “Şeriat” (İslâm Kanunları) hâkimdi. Son zamanlarda devlet idaresinde yapılan ıslâhatlarda  da yine Şeriat’ın dışına çıkılmamıştır. Bundan başka, Yavuz Sultan Selim’den itibaren (1517 Mısır’ın fethinden sonra) Osmanlı padişahları aynı zamanda İslâm dünyasının da halifesi1 idiler.   

3- Türkçülük: Resmî ideoloji böyle bir akımın, Rus işgalinden kaçan göçmenlerin tesiriyle başladığını iddia eder. Bu da tamamen uydurulmuş bir iddiadır! Böyle bir fikrin Avrupalı emperyalistler tarafından –İslâm Birliğini ve dolayısıyla Osmanlı Devletini parçalayıp yutmak için- bazı Osmanlı aydınlarına empoze ettiklerini biliyoruz. Bu fikir zamanla “Irkçılık hastalığı”na dönüşerek – “Pantürkizm” veya “Turancılık” adıyla, bütün dünya Türklerini bir bayrak altında toplamak- gibi bir ideoloji halini almıştır. Osmanlı Devletinin 1. Dünya Savaşı gibi büyük bir felâkete sürüklenmesinde bu ideolojinin rolü vardır.

Büyük müceddid Bediüzzaman Said Nursî Hazretleri (ra) eserlerinde menfi milliyetçiliğin zararlarından bahseder. 

Bir eserinde der ki: “Fikr-i milliyet şu asırda çok ileri gitmiş. hususan dessas Avrupa zalimleri, bunu İslâmlar içinde menfi (zararlı) bir surette uyandırıyorlar, ta ki parçalayıp onları yutsunlar! ...şeametlidir, zararlıdır. Başkasını yutmakla beslenir... Hadis-i şerif ve âyet-i kerime kati bir surette menfi bir milliyeti ve fikr-i unsuriyeti (ırkçlığı) kabul etmiyorlar.”2

Resmî tarihin diğer büyük bir yalanı da şudur: Der ki, “Kurtuluş Savaşının (1919-1922) kazanılmasında Türkçülük akımı tesirli olmuştur” (!) Halbuki asırlar boyu kazanılan bütün savaşların temelinde İslâm ve iman duygusu olduğu gibi, “Kurtuluş Savaşı”nın kazanılmasının temelinde de İslâm ve iman duygusu vardır! Bu konuda belgelere dayalı bir çok misal verilebilir. 

Merak konusu şu ki: İnkılâp Tarihi adıyla, yalan ve yakıştırmalarla donanmış bu ders daha ne kadar dayatılarak ezberletilecek? 

Dipnotlar:

1- Halife: Hz. Peygamberimize (asm) vekâleten Müslümanları temsil eden şahıs.
2- Mektûbat, s. 310.

Not: 4 Nisan 2015 Cumartesi günü Yeni Asya Vakfı’nda, Dr. Bahri TAYRAN “ Hz. İsa’nın (as) Tekrar Gelişi ve Misyonu” konulu bir seminer verecektir. (Hanımlar için yer ayrılmıştır.)

Okunma Sayısı: 1929
YASAL UYARI: Sitemizde yayınlanan haber ve yazıların tüm hakları Yeni Asya Gazetesi'ne aittir. Hiçbir haber veya yazının tamamı, kaynak gösterilse dahi özel izin alınmadan kullanılamaz. Ancak alıntılanan haber veya yazının bir bölümü, alıntılanan haber veya yazıya aktif link verilerek kullanılabilir.

Yorumlar

(*)

(*)

(*)

Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış, Türkçe karakter kullanılmayan ve tamamı büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır. İstendiğinde yasal kurumlara verilebilmesi için IP adresiniz kaydedilmektedir.
  • Türkiye Ekonomisi

    2.4.2015 12:43:19

    1929 da bir ekonomik buhran yaşanıyor.Bugün Atatürkün başarılarını anlattığımız derste aslında ülkeyi ekonomi politikalarıyla nasıl borç altına bıraktığı ülkeyi nasılda batırdığı hiç anlatılmıyor.Dış borç alıp yatırım yaparak iyi gibi gözüküyor fakat krizde bırakıyor ülkeyi inşallah anlaşılmıştır.vesselam..

(*)

Namaz Vakitleri

  • İmsak

  • Güneş

  • Öğle

  • İkindi

  • Akşam

  • Yatsı