Bu ilk yazımız Nur Hareketinin başladığı mübarek mekân Barla hakkında olacak.

Barla; kudsî iman hareketinin ve Dünyaya manevî ışık saçan Risale-i Nur davasının merkezi. Asrın manevî tabibi Bediüzzaman’a dokuz yıl kucak açan gönüllere manevî reçeteleri yazdığı mekân.

İmanın; dinsizliğe, tekniğe, baskıya, diktatörlüğe, zulme, kuvvete, baskıya, hileye, aldatmacaya, adaletsizliğe ve zorbalığa karşı asil bir duruş, samimi bir inanç ve ihlâslı bir iradenin taçlandığı karye.

Halis niyet, samimi irtibat, adalet, hürriyet, sadakat, istikamet, vefa, lillâh için olan bir uhuvvet dairesinin kudsî zaferinin başarıldığı yer.

Tesanüd ve “şahs-ı mânevî” cereyanı ile kâmil bir veli inayetine mazhar olunan mübarek belde.

Gayyur, fedakâr kardeşlerin kalem ve yardımlarıyla, gönüller sultanının zayıf ve âciz omuzundaki çok ağır Kur’ân vazifesinin kuvvetli omuzlarla inayet ve kuvvetle hafifletildi yer.

Gurbete, hasrete, kimsesizliğe, tecride, iftiraya rağmen; yılmadan, yıkılmadan, yıkmadan, afallamadan; inayeti ilahiye, hıfzı Rabbani ile Hizmeti Kur’âniyenin başlatıldığı diyar.

Ayrı ayrı meziyetlerin, kıymetli çok hâsiyetlerin birlikte bir gaybi tevafukla, aşk, şevk, gayret, ciddiyet ve yardım şuuruyla iman nurunun neşri ve her yere eriştirme manevi şirketinin merkezi.

Tahkiki iman ve Şeairi İslâm’daki: “İhlâs, uhuvvet, vefa, sadâkat, inayet, muavenet, şefkat, tefekkür, acz, fakr, istihdam, istikametin hayata nakşedilip mânevî cihad ve mesainin başladığı yer.

Dünyaya yayılan mânevî ışık hâlesinin; İslâmköy, Kuleönü, Sav, Isparta, Kastamonu, İnebolu Nur Merkezlerine öncülük ve rehberlik eden ana santral merkezi.

İslâm’ın gerçek değerleri olan; inanç, mâneviyat, ibadet, ahlâka kasteden zındıka hareketine dur! Dendiği yer.

Bütün menfiliklere, diklenmeden, dik duruşun, inatlaşmadan, makulü ortaya koyuşun, sabırlı oluşun, kırıp, dökmeden tamir edişin, âlâmeti olan “tecdit” hareketinin başlatılıp başarıldığı yer!

Zaman ve şahıslar değişse de şu anda yaşadıklarımız tarz olarak farklı değil. İslâm ve Müslümanlara dönük menfi hedef, oyun ve planlar hep aynı kaynaktan “üfürülmeye” devam ediyor.

Bu fikri keşmekeş ortamında Nur Hadimlerine düşen yine “Barla Ruhuyla “ hareket etmek olmalıdır diye düşünüyorum. Barla mektebinde tahsil gören “Mübarekler Heyetinin” tarz, yol, metod ve tatbikatlarının bütün sırlarını yeniden araştırıp o ruh ve mânevi atmosferin yeniden tahlil ve analizinden geçtiğine inananlardanım. Bunun da, Nurların yeniden, derin ve müzakereli okuma, tefekkür, sabır ve müspet hareketle olabileceğini düşünüyorum.

Hulâsa; dışardan üflenen bir “İslâm” anlayış ve inancını değil, “Kur’an’la inzal olan saf İslamiyeti ve Üstad’ın yaşantısıyla hedefini bulan gerçek kaynak olan Risale-i Nurlardaki “Nurculuğu” aslına uygun olarak yaşayıp, yaşatarak hizmetler devam ettirilmelidir.

Nevzuhur saçmalıklara kulak asmadan, hakikati bulmayı hedefleyen bir ruh haliyle hareket edilmelidir.

Yeni Asya Nur Cemaatimize ve Yeni Asya Gazetemize karşı “sapı bizden olanlar” dahil birçok iftira ve ithamcının alet edilerek veya yanlış bilgilerle bize yapılan hücumlarla uğraşmadan ciddi bir değerlendirmeyle, kendi hatalarımızı da dikkate alan insaf ve hakkaniyet duygusunu rehber edinmek lazım.

Hz Üstad ve Isparta Kahramanlarının takip ettiği o sarsılmaz, istikametli, sadakatli, inançlı, sabırlı ve çileli yol ve tarzı örnek almak mânevi hizmetler açısından iyi bir örnektir. Bunun da yolu, şahsi okumaları sıklaştırarak, irtibatı fazlalaştırarak, cemaat ruhunu kuvvetlendirerek yardımlaşma ve uhuvveti artırmaktan geçer.

Dava büyük, sorumluluk çok ağır, şartlar çetin, yol uzun ve meşakkatli! Lâkin yorulmadan, darılmadan, küsmeden, küstürmeden, ümitsizliğe ve dünyevileşmeye pirim vermeden hakikatin ışığı ve rehberliğinde yanlışlara düşmeden hizmete devam etmek zorundayız.

Dünyevileşmenin, reklâm ve propaganda vasıtasıyla kimlik bunalımı yaşandığı bir ortamda tek çare samimiyet ve meşruiyet çizgisinde hareket etmektir.

Barla Ruhunu yeniden hayata geçirmek ümit ve temennisiyle!