"Ümitvar olunuz, şu istikbal inkılâbı içinde en yüksek gür sada İslâm'ın sadası olacaktır."

Piyasalar

Habbeyi kubbe yapmak ve menfîliğe alet olmak

Nejat EREN
11 Aralık 2015, Cuma
Ahirzamanın dehşet ve vahşetini her geçen gün görerek, hadiseleri yaşayarak daha ağırlıklı olarak hissedip görebiliyoruz.

Ahirzamanla ilgili bazı âyet ve hadis-i şeriflerde bunları net olarak görmek ve anlamak mümkün.

Ahirzamanın en büyük tehlikesi; fitne, fesat, kandırmak, hile, anarşi, kargaşa, münafıklık, yalan ve terör. Dünyadaki hercümerc, yol kesmeler, masumlara hücumların artması, cinayetlerin çoğalması, emanetin kalkması, işlerin ehil olmayanlara verilmesi. (Buhârî, Tecrîd-i Sarîh: 54)

“Bu konuda en dehşetli bir hal; kişinin mü’min olarak sabahlayıp kâfir olarak akşamlayacağı, mü’min olarak akşamlayıp kâfir olarak sabahlayacağı” rivayeti. [Tirmizî: 2196, Enes bin Mâlik (ra)]

Fitnenin bu dehşetinden dolayı insan bir günde öyle değişiklikler geçirecektir ki, günü gününe, saati saatine uymayacak, kalpler bozulacak, iman sâfiyetini kaybedebilecektir. 

Hz. Bediüzzaman’ın bu konudaki tesbiti; yıkıcılık ve menfilikte kullanılan bir tutum: “Habbeyi kubbe yapmaktır!”

Mü’minler arasındaki başka bir dehşetli hal; asılsız dedikodular, zan, gıybet, iftira, tenkidin ulu orta kullanılmasıdır. Ülke ve İslâm âleminin bugünkü hâli bu açıdan gerçekten “SOS” veriyor. “Sosyal Medya” ve teknoloji vasıtaları ile “dindar kimlikli” kimselerin bu alanda kullandığı ifadeler tam bir “habbeyi kubbe yaparak” büyük veballere girme gaflet ve dalâletidir. Bu tür iftiracı, mesnetsiz ve desteksiz kimselerin şerrinden Allah’ın hıfz ve himayesine sığınıyoruz.  

Fitne zamanında oturanın ayakta durandan, ayakta duranın yürüyenden, yürüyenin koşandan daha hayırlı olacağı, kim fitnelerin başında dikilirse onu yıkacağı, fitne zamanında sağlam bir yer bulunduğu zaman hemen oraya sığınılması gerektiği buyuruluyor. (Müslim: 2886) 

“Fitneden uzak durun! Şüphesiz ki fitnedeki dil kılıç darbesi gibidir.” (İbn-i Mâce: 3968)

Fitnelerin en fazlasına ve dehşetlilerine maruz kalan asrın manevî tabibinden alacağımız derslerle bir parça kendimize gelebilir ve bu belâdan sakınabiliriz. 

Bediüzzaman’ın “habbeyi kubbe yapanlara” karşı tesbit, duruş ve çözüm konusundaki tavır ve ifadelerinden örnekler: 

“Ecnebi menfaati hesabına ve bu millet ve bu vatanın pek büyük zararına çalışan bir gizli komite, kendisi ve talebeleri hakkındaki beraeti bozmak için, her tarafta, habbeyi kubbe yaparak bir kısım memurları aleyhlerine evhamlandırdıklarını” beyan ediyor.

Başka bir ifadesinde “anarşilik hesabına bana ve bu Emirdağ kasabasına ve bu vatana bir suikast var ki, bir habbeyi kubbeler ve bir sinek kanadı kadar ehemmiyeti olmayan bir hadiseyi dağ gibi gösterip, sükûnete muhtaç olan bu vatanda beni bahane edip, anarşilik hesabına ve bir ecnebi plânıyla bize hücum ediliyor.”

Bir başka tesbitinde “gurbette iki gün boyunca beş tayyarenin gezdiği yerlerde kendisinin nezaret altına alınması, beş polisin daha ilâve edilip takibin arttırılması, postahanelere, kendisine ait mektupların müsaderesi için emir verilmesi” halleriyle “habbenin kubbe yapılmasına” karşı bütün kuvvetiyle anarşiliğe bir sedd-i Zülkarneyn ve sedd-i Kur’ânî tesisine çalıştığını, kendisine ve Risale-i Nur’a ilişenlerin anarşilik ve belki komünistliğe zemin hazırladıklarını ifade ediyor. 

Camiye girmesiyle bile “mânâsız habbeyi kubbe yapıp bir heyecan verdiklerini”, bunun hiç önemi olmadığını, bahanelerle ihanet etmek isteyenlere prim verilmemesi gerektiğine dikkat çekiyor. 

Yapılan oyun ve planların amacıyla ilgili olarak da “has, sebatkâr kardeşleri soğutmak, fütur vermek; mümkün ise, Risale-i Nur’dan vazgeçirmektir. Çelik ve demir gibi bir sebat ve sadâkat ve metanet lâzım ki dayanabilsin. Bazı da dost suretinde hulûl edip, korkutmak mümkünse, habbeyi kubbe edip evham veriyorlar. İnşâallah bunların bu plânları da akîm kalacak” tesbitini yapıyor.

“Ehemmiyetli masum talebeleri lekedar etme planına karşı, inayet-i İlâhiyenin yardımına inanıp”, “habbeyi kubbe yapan münafıkların acib iftiralar edeceklerine” dikkat çekiliyor.

Başka önemli bir tesbitinde: “Dahilde, hariçte Nurun fütuhatına karşı gizli düşmanlarımız olan ehl-i dalâlet ve sefahet, ehemmiyetsiz bâzı hadiselerle Nur Talebelerine telâş vermeye ve habbeyi kubbe yapıp sarsıntı veriyorlar” diyor.

Gaddar siyasetin oyununa dikkat çekip; “Risale-i Nur’un intişarı için siyaset korkusuyla bizim de pek çok sükûnete ve ihtiyata mecbur olduğumuz halde böyle heyecanlı bir hadise, habbeyi kubbe yapanlara karşı bizi muhafaza etti.” diyor. 

Zındıka ve mason komitelerinin oyunlarını şöyle deşifre ediyor: “Risale-i Nur’un mânen galebe-i tâmmesi ile beraber, mason kısmının dinsizleri ve komünistlerin zındıklar kısmı, habbeyi kubbe yapıp bahanelerle Nurların serbestiyetine mâni olmaya çalışıyorlar.” 

Siyasî şaşırtmaca fitnesine karşı bir ifade: “Üstadımız mânen ve maddeten Demokrat Partiye yardım için talebelerini hafifçe teşvik etmişti. Bunu, Halk Partisinin muannid müstebidleri anladıkları için mânasız bahane ile habbeyi kubbe yaparak bu muameleyi yaptılar… Bu vaziyet çok dessasâne ve ümid edilmeyen bir plândır.”

Müzmin muhalif ve acziyette olanların tarifi: “Habbeyi kubbe yapanlar vehham casuslara, daima aleyhte ve acz ile muhalefette olanlardır.”

Çok basit ve ucuz kullanılan fakat çok tehlikeli ve dehşetli olan gıybete karşı ikaz: “Gıybet, nazar-ı Kur’ân’da gayet menfur ve ehl-i gıybet, gayet fenâ ve alçaktırlar. Gıybetin en fena ve en şenîi ve en zâlimâne kısmı, gözüyle görmüş dört şâhidi gösteremeyen bir insan, bir erkek veya kadın hakkında zina isnad etmek; en şeni’ bir günah-ı kebâir ve en zâlimâne bir cinayettir. Hayat-ı içtimâiye-i ehl-i îmanı zehirlendirir bir hıyanettir. Mes’ud bir ailenin hayatını mahveden bir gadirdir. Kur’ân-ı Hakîm bilinmeyen ve emin olunmayan şeylerde şakk-ı şefe etmemeyi o kapıyı kapamayı emreder. Gıybet ehl-i namus, ehl-i haysiyet ve bilhassa ehl-i ilim hakkında olsa ve bilhassa akıldan hariç bir tarzda olsa… ona nisbeten çirkince bir insan ve dünyada onların içtimaını hiçbir fıtrat ve vicdan kabul etmediği bir surette o bîçare ailesini o suretle gıybet etmek, bu nev’ gıybetin en şeni’idir. Habbeyi kubbe görüp ve kendi iffetini göstermekle başkasını ittiham etmek nevinden bu nevi şâyialar meydan alıyorlar.” (Kastamonu Lâhikası)

Vehim hastalığında olanların halet-i ruhiyesini gösteren bir tesbit: “Vehmî hastalık çok devam etse, hakikate inkılâb eder. Vehham ve asabî insanlarda fena bir hastalıktır; habbeyi kubbe yapar, kuvve-i mâneviyesi kırılır.” (Lem’alar)

Cemaat mensubu insanlara karşı olsun, diğer masum insanlar ve yetkililer olsun çok vebal ve sorumluluğu olan gıybet, isnat, iftira, tenkit, zan, tezyif, hakaret gibi bir Müslümana yakışmayacak ifade ve beyanları ne sohbetlerde ne de sosyal medya ve internet ortamında yaymamak ve paylaşmamak; güzellikleri, ders ve ibretli hadiseleri paylaşıp rahmete vesile olmaktır güzel olan. Biz onlara talip olalım inşaallah.   

Netice: Başta aciz nefsim olmak üzere, ahirzamanın dehşetini ve büyük vebalini bilmeyenlere kaynaklardan alınan hakikatlerle bir nebze ibret dersi, bilip de fitnelere bilmeden alet olanlara veya bir anlık yanlışlık ve gaflete düşerek ona esir olanlara karşı da bir nev’î ikaz olur inşaallah. Fitne ve fesattan uzak, rahmet ve keremle yaşanacak ömür dakikalarıyla dolu bir hayat yaşama dilek ve temennisiyle…

Okunma Sayısı: 2835
YASAL UYARI: Sitemizde yayınlanan haber ve yazıların tüm hakları Yeni Asya Gazetesi'ne aittir. Hiçbir haber veya yazının tamamı, kaynak gösterilse dahi özel izin alınmadan kullanılamaz. Ancak alıntılanan haber veya yazının bir bölümü, alıntılanan haber veya yazıya aktif link verilerek kullanılabilir.

Yorumlar

(*)

(*)

(*)

Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış, Türkçe karakter kullanılmayan ve tamamı büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır. İstendiğinde yasal kurumlara verilebilmesi için IP adresiniz kaydedilmektedir.
    (*)

    Namaz Vakitleri

    • İmsak

    • Güneş

    • Öğle

    • İkindi

    • Akşam

    • Yatsı