"Ümitvar olunuz, şu istikbal inkılâbı içinde en yüksek gür sada İslâm'ın sadası olacaktır."

Piyasalar

Hakikî dostluk ve vefa

Nejat EREN
19 Mart 2019, Salı
Ahir zamanın en fazla aşındırdığı hakikatlerden başta gelenler hiç şüphesiz “Dostluk ve vefadır.”

Böyle bir zamanda dost kazanmak, dost kalabilmek, vefalı olmak hiç de kolay değil. Hakiki ve samimi dostlara ne kadar ihtiyaç olduğu bütün çıplaklığıyla ortada! Bütün değerlerin “ alabora “ olduğu böyle bir dünyada hakiki ve vefadar “dost bulmak, vefadar dost olabilmek ve bunu sürdürebilmek hiç de kolay değil.

Bunun vazgeçilmez sırrı; iman hakikati, İslâm kardeşliği, hakiki ve samimi bir “ihlâsa” sahip olmaktır. Allah rızasının hâkim olduğu gönüllerde bu esas ve gaye ancak hayat bulur ve dostluk hâkimiyeti devam eder.

Üstad Bediüzzaman’a yirmi senenin hasretliğinde: “Sizler benim için çok ehemmiyetlisiniz.” Sıddık-ı vefiy (Vefalı dost) bu zamanda yoktur diyenlere karşı sizleri gösteriyorum” (Barla Lah.) hitabı, asrın hicranına parmak basıyor. Tesirli bir dostluk ve vefayı tesisi edip sürdürmenin ilâcı bu ahir zamanda; iman ve İslam dairesinde olacağı Kur’ân nurlarının hükmüyle sabittir. Gönül arzu eder ki; Bütün “Nur Camiasının hepsinin ortak ve fert olarak dert ve hedefleri bu olsa!

Samimiyet ve dostluğun büyük yara aldığı böyle bir “helâket felâket asrında” sıdk, sadakat, istikamet vefa çizgisinde sarsılmaz bir irade ve cehd ortaya koyma zamanıdır. Kıyamete kadar da devam ettirilmesi gereken böyle halis, samimi ve saf yolun ufak tefek dünya işleri veya menfi hislerin tesirleriyle zedelenmemesi lâzımdır. Rızayı ilahinin dışına Cenab-ı Hak bizi çıkarmasın. Âmin.

Örnek hayatıyla bunu her anda yaşayan muhteşem bir Üstad Bediüzzaman Said Nursî ve onun miras bıraktığı şahane bir külliyatın rehberliğinde, gerçek dostluğun özelliklerini hatırlayarak tefekkür edelim.

* Daima sorumlu ve dikkatli bir hayat.

* Susmanın konuşmadan uzun sürdüğü bir çizgi.

* Malayanilerle uğraşmayan, hikmetle konuşan bir tavır ve duruş.

* Dünya işlerine ağırlığı kadar değer veren bir yaşantı.

* Şahs-ı mânevi için şahsi menfaatlerini feda edebilecek bir fedakârlık.

* Kötü söze kapalı, iyi ve hayırda sebat eden bir ağız.

* Affediciliği öne çıkaran, kin, intikam, düşmanlık hislerini kalbde bloke edip öteleyen bir irade.

* Çekişmeyen, çekiştirmeyen, kavga ve kalp kırmaktan uzak bir sabır.

* Ümidi, karamsarlığa üstün kılan bir anlayış ve gönül.

* Tenkit, gıybet, kınama, ayıplama, kalp kırma, kırgınlık ve küsmeye kapalı bir ruh inanç.

* Kimsenin kusurunu araştırmayıp kendi kusuruna odaklanan bir nefis muhasebesi hali.

* Her halükarda gönül ve his dünyasının kapılarını sonuna kadar hayır ve hasenata açan bir fedakârlık

* Her türlü günaha, tekfire, kabalığa, hayırsızlığa kapalı bir dil.

* İlkönce kendini değil başkalarını dinleyip onlara kulak veren bir samimiyet ve halislik.

* Alkış, yüceltme, övgü, riya ve gösterişe karşı ciddi ve mesafeli bir duruş.

* Ağırbaşlı ve vakarlı bir saygınlık tavrı.

* Göze bakıp kalbe hitap eden bir asalet. İnci mercan ören kelimelerle tatlı ve berrak bir dil.

* İki şeyi hep unutan bir anlayış! Yaptığı iyiliği de, kendisine yapılan kötülüğü unutan bir anlayış!

* Samimi, sıcak, halis, garip bir yolcu gibi olma halinde bir hayat!

* Sıkıntılı hallerinde de kabalaşmayan, bağırmayan, sakin, saydam, berrak ve mertçe bir duruş!.

* Gönül zenginliğini mal zenginliğine tercih eden bir sahavet ve cömertlik.

* Fani dünyayı değil ebedi âlemi amaçlayan bir ideal ve kuvvetli inanç.

* Yakınlarına da ötekilere ve ötelere de hayırla muameleden başka bir şey düşünmeyen bir ufuk.

* Zulüm yapmaktan da zulme uğramaktan da ürperen ve Hakk’a sığınan bir teenni ve teyakkuz!

* “İlahî, doğru yoldan sapmaktan ve saptırılmaktan, kanmaktan ve andırılmaktan, haksızlık etmekten ve haksızlığa uğramaktan, saygısızlık etmekten ve saygısızlık edilmekten sana sığınırım.” Diyen bir münacaat. 

Dostlukların devam etmesi ve sağlam ve samimi dostlukların ortak değerimiz olması dile ve temennisiyle.

Okunma Sayısı: 3145
YASAL UYARI: Sitemizde yayınlanan haber ve yazıların tüm hakları Yeni Asya Gazetesi'ne aittir. Hiçbir haber veya yazının tamamı, kaynak gösterilse dahi özel izin alınmadan kullanılamaz. Ancak alıntılanan haber veya yazının bir bölümü, alıntılanan haber veya yazıya aktif link verilerek kullanılabilir.

Yorumlar

(*)

(*)

(*)

Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış, Türkçe karakter kullanılmayan ve tamamı büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır. İstendiğinde yasal kurumlara verilebilmesi için IP adresiniz kaydedilmektedir.
    (*)

    Namaz Vakitleri

    • İmsak

    • Güneş

    • Öğle

    • İkindi

    • Akşam

    • Yatsı