Kabullenme kelimesi mana olarak: sıkıntı oluşturan duygu, düşüncelerle baş edebilmenin bir yoludur.
Sıkıntı veren, hoşa gitmeyen olaylarla, kişilerle, duygularla barışabilmektir. Duyguları bastırmak veya kaçmak yerine, ilâhî iradenin kader çizgisine teslimiyettir.
Kabullenmek, aslında, irade dışı gelişen, istenilmeyen durum ve sıkıntılardan rahata kavuşmaktır.
Kabullenmek, mevcut şartlarda yapabildiklerimizi, suçlu kişi aramadan mantıklı bir şekilde değerlendirebilmektir. Kabullenmek, insanî duyguların ne olduğunu daha iyi anlamayı sağlamaktır.
Kabullenmek, anlaşılması kolay değildir. Ama bir o kadarda önemli ve dikkate değer bir meseledir.
Çünkü insanın fıtratı bütün canlı ve cansız varlıklara göre çok farklı ve hassas bir yapı ve karakter arz etmektedir.
“Arziliğin” hakim kılınmaya çalışıldığı bir zaman ve ortamda:
Hakkı kabullenmek hiç kolay değildir! Sıdkı, doğruluğu, İstikameti kabullenmek ve yaşamak bir cesaret ve irade işidir. İmanı kabullenmek bir ihsan, bir inayet, irade ve inayet nimetidir!
Tümüyle, maneviyatı kabullenmek, bir derin duygu ve rahmetin tecellisidir! Izdıraba talip olmak, çile çekmeyi kabullenmek fedakârlığın neticesidir! Adaleti kabullenmek, hakka taraftarlık ve vicdanın sesidir!
Sabrı kabullenmek, Hazreti Eyüp ve Hazreti Cercis Aleyhisselamların hayatlarını ve çilelerini aynen yakın bilmek ve yaşamakla mümkündür! Kur’an ve hükümlerini kabullenmek, hidayetin, teslimiyetin üstün bir inancın sonucudur! Namazı kabullenmek, kulluğun şeref levhasını idrakin neticesidir!
Zekâtı kabullenmek, dünya malından ve dünyevi meşgalelerden uzak durma inancıdır!
Dua etmeyi ve devamını kabullenmek, zamanı, mekanı, onu duyanı bütün kalbiyle inanıp anlamaktır! Amellerde devam etmeyi kabullenmek, süreklilik, sorumluluk ve huzurî lezzettir! Kaderi kabullenmek, tahkiki bir iman ve yüksek bir şuur ve basirettir! Kulluğu kabullenmek, dağların kaldıramadığı büyük bir yüktür!
İhlâsı kabullenmek, Halik-ı Zülcelâl adına bütün varlığı, enaniyeti, her türlü menfaat, maddi ve manevi kazançları terk etmektir. Çileyi kabullenmek, Hakkın rızasına ve yoluna baş ve gönül koymaktır. Dünyevilikten vaz geçmeyi kabullenmek, Yaratana kul olmaktır. Hicreti kabullenen gönüller sultanının (asm) çektiği çile ve neticede kavuştuğu rahmet tecellisi var!
Hülâsa; “KABULLENMEK!” ağır bedeller ister! Ama neticesi kalp, gönül, vicdan ve ruhlarda ebediyete gidecek çiçek ve meyvelere hamiledir vesselâm!
Mucizevî Kur’an tefsirleri ders ve sohbetlerini kabullenmek, bir meşakkati, mesaiyi, zahmeti, ömürden ve cepten harcamayı da gerektirir! Ama neticesi; Şahs-ı Maneviye bağlılığı, sadakati, istikrarı, istikameti ve Cennet kapı ve bahçelerinin nesimini, kokusunu ruhlara sabit kılıp, üfler!
Rabbim tüm inanları ve insanlığı: Ulvi ruhlara ızdırap ve acı çektiren “YALANI” kabullenmekten muhafaza etsin! Amin. İnsanın fıtratının inkar zirve noktası olan “HAKSIZLIĞI” kabullenmekten uzak tutsun! Amin.