"Ümitvar olunuz, şu istikbal inkılâbı içinde en yüksek gür sada İslâm'ın sadası olacaktır."

Piyasalar

Maharet, kalite ve insana yapılan yatırım

Nejat EREN
29 Nisan 2016, Cuma
Toplum ve hakikî dâvâ sahipleri için hedef, gaye, amaç ve idealler önemlidir. Bir dâvâda, sebat ve kırıksız çizgi için sağlam bir karakter ve irade gereklidir.

Günübirlik yaşamak, hadiselerin girdap ve cazibesine kapılıp sürüklenmek şahsiyetli insanların işi olamaz. Ulvî dâvâlarda fıtratın kanunlarına uymanın yanında cumhurun vicdanını dikkate almak da önemlidir. 

Helâket - felâket asrında Kur’ân ve Sünnete dayanan şaşmaz bir pusulası olan kaynak bir esere sahip olmak inayete mazhar olmaktır. Bu kaynak eser; asra damgasını vuran, insanlığa kendisini kabul ettiren Risale Nur Külliyatı’dır. 

Semaviliğin ve fıtratın değişmez prensipler manzumesine hâvî olan Risale Nur Külliyatı’nda; “kemmiyet-keyfiyet”, yani “çokluk - kalite” ölçüler vardır. Bediüzzaman Hazretleri kaliteli adam yetiştirme konusunda asla etrafına adam toplama yoluna gitmemiştir. Kudsî hizmetin gerçek sahibinin Cenâb-ı Hak olduğu şuurundadır. Hiçbir talebesine şahsî bir empozede ve yönlendirmede bulunmamıştır. Hizmet etmek isteyenlerle tam bir mahviyet ve mütevazılık içerisinde safiyet, samimiyet ve semaviliğin “sünûhatı” olan hakikatleri paylaşmıştır. Çokluğu ve şaşaayı asla öne almamış ve hedefe koymamıştır. 

Risale-i Nur Külliyatı’nda yaptığım mütevazı bir araştırma bu konuda dikkatimi çekti. Bunu dostlarımla paylaşmak isterim. 1947 lerde Afyon savcısı; “Nur Talebelerinin sayısının altı yüz bin olduğunu ifade eder. Bediüzzaman’ın o yıllarda bu sayıya rağmen; özel dairede yakınlarına; “her ne kadar Nur Talebelerinin sayısı şu veya bu dense de gerçek manada hizmet edenlerin sayısı altmış-yetmiş kişidir.” demesi dikkate şayandır. Bu özel araştırmamda bütün Külliyatta isimleri geçen Nur Talebelerinin 400-500 civarında olduğunu tesbit ettim. (484 kişi, fazla noksan olabilir) Bunların içerisinde de aktif ve faal olan 77 kişi tesbitim var. Bu rakamlar, bazı kişi ve durumlara göre farklılık arz edebilir. Fakat Bediüzzaman’ın ifadesini teyit etmesi çok ilginç!

Bu mukaddes dâvâyı dünyaya mal eden bu bahtiyarlar zümresi, unvansız ve apoletsiz diğer kahramanların hakkına tecavüz değildir muhakkak. Faal olanlar için: “takdir edici yoldaş” sırrına mazhariyettir. Bu sıddıkların en bariz özellikleri; başta ihlâs olmak üzere; fedakârlık, tesanüd, sebat, istikamet, sadâkat, uhuvvet, samimiyet ve kararlılıktır. “keyfiyet” yani; kalite denen şey de; işte budur. Onun içindir ki; bu kudsî dâvânın özünde ve fıtratında; sayı, çokluk, kalabalık, sermaye, maddî değerler, makam, menfaatin yeri yoktur ve olamaz. Bu sırlı noktayı kaçıranların ve idrak edemeyenlerin mazide başına gelenler malûm! Bu esaslara uyulmadığı takdirde istikbaldeki akıbet de farklı olmayacaktır. 

Bu önemli sırdan dolayıdır ki; Risale-i Nur’ların “künhüne vakıf olmayan”, yani özünü, hedefini, programını, mantalitesini, ulvî ve kudsî gayesini kavrayıp hazmetmeyenlerde sapmalar ve savrulmalar kaçınılmazdır. Cenâb-ı Hak bizleri bu yanlışlıklardan korusun. (Amin) Bu yanlış anlayış ve menfiliklere düşmemek, fikrî ve zihnî müşevveşiyetten uzak olmanın çaresi; işin özünü yakalamak ve kavramaktır. 

 Hakikî bir Nur Talebesi ve şuurlu bir mü’mine yakışan; zındıka ve fesat komitelerinin, kandırmacalarına karşı dikkatli olmaktır. Hegemonya kurmuş ve akılları hipnotize etmiş menfî siyaset ve tarafgirliğe, yalancı propaganda ve dessas “algı operasyonlarına” karşı fikrî sadâkati ve müsbet düşünceyi muhafaza etmektir. Bütün bunların esasları Risale Nur Külliyatı’nda bütün inceliğiyle vardır. 

“Çokluğun kaliteye göre öneminin az olduğu, geçici ve değişken siyasetin ebedî, daimî, sabit iman hizmetine göre hiçliğini idrak edebilmektir. Risale-i Nur’un talimatıyla, kazandırdığı feyizli hizmet makamlarına kanaat edebilmektir. Bunun da ancak; fevkalâde sadâkat ve sebat ve müfritane irtibat ve ihlâsla kazanılabileceğinin şuuruna erebilmektir. 

Hâlis bir hizmetkâr olarak ihlâsla, îman hakikatlerini on adama ders vermenin, büyük bir kutbiyetle binler adamı irşad etmekten daha önemli olduğunu görebilmektir. Bu anlayıştaki “Nur hizmetinin” keyfiyet itibarıyla - bire beş daha fazla olduğunu bilmektir. Bazan bir adamın ihlâsının, yirmi adam kadar fayda verdiğinin şuuruna ermektir. Risale-i Nur şakirtlerinin vazifelerinin sadece hizmet olduğu; vazife-i İlâhiyeye karışmamak ve hizmetini O’nun vazifesine bina etmemek ve Allah’ı (haşa) tecrübeye yeltenmemek olduğu şuuruyla keyfiyette sebat etme idrakini hafızasına nakşetmektir.

Kalite ve gerçek hizmet çizgisinde rıza-yı Hakk’a nail olan bir hayat sürdürmek dilek ve temennisiyle.

Okunma Sayısı: 1235
YASAL UYARI: Sitemizde yayınlanan haber ve yazıların tüm hakları Yeni Asya Gazetesi'ne aittir. Hiçbir haber veya yazının tamamı, kaynak gösterilse dahi özel izin alınmadan kullanılamaz. Ancak alıntılanan haber veya yazının bir bölümü, alıntılanan haber veya yazıya aktif link verilerek kullanılabilir.

Yorumlar

(*)

(*)

(*)

Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış, Türkçe karakter kullanılmayan ve tamamı büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır. İstendiğinde yasal kurumlara verilebilmesi için IP adresiniz kaydedilmektedir.
    (*)

    Namaz Vakitleri

    • İmsak

    • Güneş

    • Öğle

    • İkindi

    • Akşam

    • Yatsı