"Ümitvar olunuz, şu istikbal inkılâbı içinde en yüksek gür sada İslâm'ın sadası olacaktır."

Piyasalar

Musîbet ve belâlara karşı duâ ve sabır

Nejat EREN
07 Ekim 2016, Cuma
Hepimiz müthiş bir travma geçiriyoruz. Musîbet ve belâlar fırsat vermeden bir sel gibi üzerimize geliyor.

Durdurulması zor bir yangın bu! İşin hikmet cihetini pas geçip anlayamazsak işimiz çok daha zor demektir. Çünkü tarihî tecrübelerle sabittir ki, ceza, belâlar; kusurlarımızın, kabahatlerimizin, günahlarımızın neticesidir. Bazan bütün bunlar, işlenmemiş davranışlar suretinde kendini gösterebilirler. Mâsum iken de cezaya müstehak olunur. Dünyevî noktada hâkimler ceza verir, zulmeder. Fakat Allah çeşitli musîbetler verir, adalet eder.

İşkencenin her türlüsü, zamanın müthişliği, medyanın; fitne, fesâd, iftira ve yalan haberler neşrederek ortalığı karıştırması. Fikir karmaşası, kalblerin hazinliği, vicdanların müteessir ve me’yus oluşu karşısında mazlûm ve masumların vicdanları kendilerini tâzip edip rahatsız etmiyorsa, gerisi teferruattır. Bu tür kuvvetli inanç sahiplerine; “her türlü musîbet musıkînin nağmeleridir”; musîbet bazan büyük bir derstir.

Masumlar ve musîbetzedeler için tek istinat noktası yalnız ve yalnız Allah’ı tanımak, O’na iman etmektir. Musîbet ve felâket anlarında bütün sorumluların müşfik olması gerekir. Şeriat, din ve insan hukukunun gereği ve emri budur. 

Musîbetlerin, çoğunluğun hatâsından kaynaklandığı, cinayetin neticesi olduğu manen sabittir. Tarihte bu tür musîbetlerden milyonlarca velâyet, gazilik, şehadetlik ünvanlarına eriştiren bir hal şimdilerde niye bizlere ders, ibret ve netice olmasın. Biz bu tür menfilikleri gerçek kulluğa dönerek, duâ ve niyazla ve Yaratana iltica ederek müsbete kanalize edebiliriz.

Risale-i Nur dairesi içinde olanlar kesin olarak şunu bilmelidirler ki; kâinatın en büyük dâvâsı ve konusu olan “İmanı” yüzde doksanına kazandıran Risale-i Nur’dur. Bize düşen Risale-i Nur’un çelik kalesine girip sığınmak ve onu hakikî avukatlığında kendimizi savunmaktır. 

Musîbetzedeler ve herkes için; “O’nu tanıyan ve itaat eden, zindanda dahi olsa bahtiyardır. O’nu unutan, saraylarda da olsa zindandadır, bedbahttır. Kadere iman eden gamlardan kurtulur” düsturuyla yaşayıp hareket etmektir.

Bu elîm musîbetler ve hadiseleri, Cenâb-ı Hak inâyet ve rahmetiyle başka surete çevirmeyi netice verecek tarzlara yönelelim. “Cennet ucuz olmadığı gibi, Cehennem de lüzumsuz değil.” Böyle hadiselerin bize karşıki rahmet yönlerinin olduğunu da görelim.

Zalimlerin gaddarlıklarını değil deşmek, bakmak, belki düşünmek de meşrebimize gelmiyor. Bizim hakkımızda menfi düşünenlere itham edip iftira atanlara prim vermeyelim. Kalplerimize intikam duygusu ekmeyelim. Bütün menfiliklere ve olaylara karşı; Risale-i Nur’a sadâkat ve sebatla çalışmalarımızı sıklaştıralım.

Bazı mübarek vakitlerde kazanç bire yüzdür. Böyle mübarek anlarda, belâ ve musîbetlerin defi için; ailece, bayan, erkek, yaşlı genç ve masumlar duâlarımızla birbirimize yardım etmeye pek çok ihtiyacımız var. İnşaallah hiçbir fırtına bizleri sarsmayacak, çelik gibi metanetiniz kırılmayacak.

Umumî musîbetin kalkması için zalim gaddarla bile ilişmeden onları Kâinatın malikine havale edip kendi manevî hizmetlerimize bakmamızı Risale-i Nur ve Üstadımız emrediyor. Nur şakirtleri daima manevî bir zabıtadır, idare ve asayişi muhafaza ederler.

Risale-i Nur’un bir mensubu olmanın bahtiyarlığını bizim için kâinatın en büyük hadisesi olduğunu bilerek sonsuz şükür ve “elhamdülillâh” diyerek musîbetlere karşı Cenâb-ı Hakk’a istinad ederek, müsterih olmalıyız.

Geçmişte, Üstadımızın riyasetinde; saffı evvel ağabeylerimizin teşekkül ettirdiği; “Şahs-ı Manevî”deki tam ihlâs, hakikî sadâkat, sarsılmaz tesanüd vesilelerine tam sarılmalıyız. Tarihte onların başına gelen bütün musîbetler, hizmet-i imaniye noktasında büyük nimetlere çevrilmiş ve perde altında hatır ve hayale gelmeyen Nurun fütuhatları olmuştur. 

Bu zamanda da ve istikbalde de bu aynı hal devam edecektir inşaallah.

Okunma Sayısı: 6565
YASAL UYARI: Sitemizde yayınlanan haber ve yazıların tüm hakları Yeni Asya Gazetesi'ne aittir. Hiçbir haber veya yazının tamamı, kaynak gösterilse dahi özel izin alınmadan kullanılamaz. Ancak alıntılanan haber veya yazının bir bölümü, alıntılanan haber veya yazıya aktif link verilerek kullanılabilir.

Yorumlar

(*)

(*)

(*)

Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış, Türkçe karakter kullanılmayan ve tamamı büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır. İstendiğinde yasal kurumlara verilebilmesi için IP adresiniz kaydedilmektedir.
    (*)

    Namaz Vakitleri

    • İmsak

    • Güneş

    • Öğle

    • İkindi

    • Akşam

    • Yatsı