"Ümitvar olunuz, şu istikbal inkılâbı içinde en yüksek gür sada İslâm'ın sadası olacaktır."

Piyasalar

Musîbete karşı duâ ve sabır

Nejat EREN
04 Kasım 2016, Cuma
Ülkedeki mevcut anormal durumdan dolayı gazetemizin yazar kadrosunun birçoğuna gelen mağdur mailleri var.

Şahsımda buna dâhil. Bu maillere dikkatli ve temkinli yaklaşmakla birlikte, telefon konuşmaları ve gönderilen maillerden çok masum insanların mağdur olduğu gerçeğinin de farkındayız.

Milyonları etkileyen malûm meşum hadisenin, gerek oluşumu, gerekse de hadiseden sonraki gelişmelerde “derin mahfillerin” plan ve tuzaklarının olduğu kesin! Bundan dolayı çok dikkatli olmalıyız.  Her şeye rağmen bizim Yeni Asya cemaati olarak duruşumuz belli ve net; devlet otoritesinden; adaleti, hukuku, hakkı, doğruyu ve saydamlığı bekliyor, savunuyor, talep ediyor, gerçek suçluları ve bu hainliğe kalkışanları -perde arkasını da- aydınlatıp ortaya çıkararak ibretlik cezalar vermesini bekliyoruz. 

Mağdurların da; sabırlı olmalarını, işin hikmet cihetine bakıp kaderin hükmünü gözden uzak tutmadan başa gelen bu musîbet ve belânın; kusur, kabahat ve günahlarımızın neticesi olduğunu görüp kaderî teslimiyetle yaklaşmalarını paylaşıyoruz. Risale-i Nur’da izah edilmiş bir hakikattir ki; bazan isnat edilen; kusur, kabahat, günahlar işlenmemiş başka davranışlar şeklinde kendini gösterebilirler, mâsumken cezaya çarptırılır. Allah çeşitli musîbetler verir, adalet eder. Ama, dünyevî noktada hâkimler, amirler, otoriteler ceza verir, zulmeder. Bu işin kaderî noktasını görüp sabırla davranmak gerekir. (Divan-ı Harbi Örfi, s. 41)

Zamanın dehşeti, mekânlardaki vahşet, bazı medyanın; fitne, fesâd, iftira ve yalan haberlerle ortalığı karıştırması. Fikir karmaşası, kalblerin hazinliği, vicdanların teessüratı, ümitsizlik haksızlıkların, zulüm ve baskı yapmaları karşısında mazlûm ve masumların vicdanları kendilerini rahatsız etmiyorsa, gerisi teferruattır. Bütün bunları kudsî dâvâsı uğruna yarım asra yakın bizzat yaşayan Bediüzzaman Said Nursî Hazretleri; “Musîbetlerin tenevvüü, musıkînin nağmelerinin tenevvüü gibi bana gelir.” diye ifade etmiş ve şu hakikati tesbit etmiştir; “Musîbet zamanının uzunluğundan, uzun dersler gördüm. Dünyanın ruhanî lezzeti olan hüzn-ü mâsumâne ve mazlumâneden, zayıfa şefkat, ve gadre şiddet-i nefret dersini aldım” diyerek masum ve mağdurlara büyük bir ibret ve sabır dersi vermektedir. (age)

İnsanın başına gelen musîbetlerde; onu inciten hâricî ve dahilî düşmanlara karşı en büyük dayanak noktası yalnız ve yalnız Allah’a ve âhirete inanıp tasdik etmek ve kadere teslim olmaktır. 

Burada devlet sorumlularına ve adalet mekanizmasına düşen; herkese karşı eşit, adaletli ve müşfik davranmaktır. Adaleti kendi haline bırakmaktır. Millet ve mağdurlara düşen de; sisteme, adalete güvenmek, itaatle ve asayişe yardımcı olup menfiliğe sapmamaktır. Dinin de hukukun da emri ve özü budur. Çünkü kanun, sistem ve “ulülemir’e” itaat şarttır. Fakat “ulülemir” için de, olmazsa olmaz şart da: “Dinin ve hukukun emirlerine göre hareket ve itaat etme” mecburiyetinin olmasıdır. 

Musîbet her zaman mutlak şer değildir. Bazan saadette felâket, felâkette saadet vardır. Âlem-i İslâm’ın bin yıldır sancaktarlığını yapan bu milletin başına gelen felâketlerin neticesinin, İslâm âleminin istikbal saadetine dönüşeceğini ümitle bekliyoruz. Bu  mevcut musîbetin de çok kusur ve kirlerimizi temizleyerek mayamız olan İslâm kardeşliğini daha da kuvvetlendirmesini rahmet-i İlâhiyeden bekliyoruz! 

Evet, ümitvarız! İstikbal çalkantıları içinde, İslâm’ın hakikatleri ve sesi yükselecektir inşallah! İnanıyoruz ki; musîbet, cinayetin neticesi, mükâfatın başlangıcıdır. Umumî musîbet çoğunluğun hatasından oluşur. Bu tür musîbetler; yanlış yapanlara bir nefis muhasebesi yapma ve ders alma neticesini vermelidir. Musîbete uğrayanlara en büyük teselli; Allah’ı tanıyan ve itaat edenin, zindanda da olsa bahtiyar, O’nu unutanın, saraylarda da olsa zindanda ve bedbaht olacağı gerçeğidir. Kadere imanın gamlardan kurtulmaya, musîbetleri hafifleştirmeye; tersi olan imansızlığın ise dünya ve ahirette bedbahtlığa götürdüğünün bilinmesidir.  

Kâinatın mayasında zıtlıklar konulmuştur. Hayır-şer, lezzet-elem, ışık-karanlık, sıcak-soğuk, güzellik-çirkinlik, hidayet-dalâlet kavramları bilemediğimiz bir hikmetle birbirine karşı gelip iç içe girdirilmiştir. Çünkü şer olmazsa hayır bilinmez. Elem olmazsa lezzet anlaşılmaz. Karanlıksız ışığın değeri bilinmez. Soğukla, sıcağın dereceleri ortaya çıkar. Çirkinlikle, güzelliğin tek bir hakikati, bin hakikat ve binler çeşit güzellik mertebeleri vücut bulur. Cehennemsiz, Cennetin pek çok lezzetleri gizli kalır. Dolayısıyla her şey, bir cihette zıddıyla bilinebilir.  (11. Şuâ)

Zaten musîbetler, dergâh-ı İlâhîye sevk etmek için birer kader kamçısıdır. Şuur sahiplerini resmî ve ruhsuz duâ ve münacaattan kurtarıp Sahâbelerdeki tesbih ve zikri bütün mânâsıyla şuurlu söyleme atmosferine götürür. Evet, “Cennet ucuz olmadığı gibi, Cehennem de lüzumsuz değil.” 

Âyette olan “Öyle musîbetten kaçınız ki, geldiği vakit zalimlere mahsus kalmaz, masumlar ve mazlûmlar da içinde yanar.” hakikatine inanıyoruz. Ama genel musîbetten masumlar harika bir şekilde kurtulsalar dinin hikmeti bozulur. Çünkü din bir imtihan, bir tecrübedir. Ebu Cehil ruhlu imansızların, Ebu Bekr-i Sıddık Radıyallahu Anh ruhlu iman kahramanlarıyla aynı kefede olmaları mümkün mü? Onun için, umumî musîbetten masumlar da belâ çekerler. Sabredecekler. Çünkü kesin hadisle sabit olan bir gerçek vardır. “Böyle musîbetlerde, ehl-i imanın zayi olan malları tam sadâka hükmündedir.” Özellikle böyle bir zamanda, yüz sadâka kadar fani malların, baki ve daha çok ebedî mallara dönüşeceği kesindir. Onun için, sabır içinde şükretmek gerektir. İnşaallah bu sabrın neticesinde hem dünyada, hem de ahirette; “keffaretü z-zünub” olarak gidenlerin yerine Erhamürrahimin ihsan edecektir. 

Zulüm yapmaktan ve zulme uğramaktan Allah’a sığınalım. Zalimlerin gaddarlıklarını; deşmek, bakmak, düşünmek, meşgul olmak yerine müsbet manada manevî hizmetlere duâ ve niyaza yönelelim. Çünkü zulüm yapanların cezalarını ve mazlûmların mükâfatını verecek Allah’tır (cc). Manasız meselelerle meşguliyet, musîbeti daha da çoğaltır hizmet ve sağlığımıza zarar verir. 

Bazı vakitlerde kazanç bire yüzdür. Böyle zamanlarda duâlarımızla birbirimize yardıma çok ihtiyacımız var. Böyle fırtınalarda sarsmayıp, çelik gibi metanetimizi kırmayalım. Halin dehşeti malûm, böyle zamanlarda, en birinci vazife ve en yüksek hedef iman hizmetini ön planda tutmak olmalıdır.

“Risale-i Nur mesleğinin esası olan şefkat itibarıyla, bir masuma zarar gelmemek için, zulmedenlere, canilere ilişmeyen, hatta bedduâ etmeyen, hatta, en şiddetli garazla kendisine zulmeden fasık, belki dinsiz zalimlere hiddet ettiği halde, değil maddî, belki bedduâ ile de mukabeleden onu men, o zalim gaddarların, ya peder ve valideleri gibi ihtiyar biçareler veya evlâdı gibi masumlara maddî ve manevî darbe gelmemek için, o masumların hatırına binaen, o zalim gaddara ilişmeyen, bazan helâl eden” Bediüzzaman’ın bu sabır, şefkat ve tavrına dikkat etmek gerek.  

Bunun için şuur sahibi insaf ehline düşen; “idare ve asayişe ilişmemek, bütün dostlarımıza da bunu tavsiye etmek, “Nur Talebelerinin manevî bir zabıta, idare ve asayişi muhafaza etmeye çalışan fedailer olduğunu” unutmamak gerek.

Böyle zamanlarda şuur sahibi kimselerin tam ihlâs, hakikî sadâkat, sarsılmaz tesanüd vesilesiyle, başına gelen bütün musîbetlerin, iman hizmeti noktasında büyük nimetlere çevrilmiş ve perde altında hatır ve hayale gelmeyen Nurun fütuhatları olacağının idrakiyle hareket etmek gerektir.  

Okunma Sayısı: 3614
YASAL UYARI: Sitemizde yayınlanan haber ve yazıların tüm hakları Yeni Asya Gazetesi'ne aittir. Hiçbir haber veya yazının tamamı, kaynak gösterilse dahi özel izin alınmadan kullanılamaz. Ancak alıntılanan haber veya yazının bir bölümü, alıntılanan haber veya yazıya aktif link verilerek kullanılabilir.

Yorumlar

(*)

(*)

(*)

Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış, Türkçe karakter kullanılmayan ve tamamı büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır. İstendiğinde yasal kurumlara verilebilmesi için IP adresiniz kaydedilmektedir.
    (*)

    Namaz Vakitleri

    • İmsak

    • Güneş

    • Öğle

    • İkindi

    • Akşam

    • Yatsı