"Ümitvar olunuz, şu istikbal inkılâbı içinde en yüksek gür sada İslâm'ın sadası olacaktır."

Piyasalar

Nur dairesinde kalmak, istikameti muhafaza edebilmek

Nejat EREN
06 Kasım 2015, Cuma
21. asra insanlık büyük belâ ve sarsıntılarla girdi. Dileyelim ki, bu dehşetli asrın ortası ve sonu hayırlara vesile olsun.

“Saldırı”, haksızların dehşetli bir silâhı! Bediüzzaman’a sağlığında devleti idare edenler başta olmak üzere devamlı bir saldırı ve haksızlık furyası var, garaz var. Fakat bütün bu olumsuzluklara karşı Üstad kendi işine bakıyor, menfîliklerle ilgilenmiyor, kendi hizmetine bakıyor ve mesaisini dâvâsına harcıyor.

Dünyanın en büyük hazinesi olan “iman ilmini” okuyup ilk önce kendi nefislerimizde yaşayarak, lezzetini alıp diğer insanlarla bu saadeti paylaşma azim ve gayretlerimizi de Rabbim son nefeslerimize kadar devam ettirsin inşaallah. (Âmin)

Bugünkü yazımda, son on beş sene içerisinde yurt içi ve dışı seyahatlerimde çok değerli hizmet erbabı ağabeyler ve Üstadın hizmetkârlarının da bulunduğu ders ve sohbetlerden, kendi müşahedelerimle tesbit ettiğim bazı hususları sizinle paylaşmak istedim. İstifadeli olması dileğiyle.

Manisa ilinin bir ilçesinin köyünde bir genç bayan kardeşimiz, 1998 Eylül ayında bir karar vermiş. Kendisine aylık 1000 (bin) sayfa kitap okumayı hedef koymuş. Bunu da hiç kesintisiz o tarihten beri devam ettiriyor. Gazetemizi de takip ediyor. O çevreye, yazar veya hizmet erbabı ağabeyler gelince de babası vasıtasıyla eve davet ettiriyor. Evinde hazır tuttuğu “özel imza defterini” gelen bu misafirlere imzalattırıyor. Açık lise okuyor. Günlük “kitap sayfa okuma listesi” var. Okuyamadığı günleri boş çiziyor. Ayrıca haftada dört veya beş gün de köyde hanımlara ders ve Kur’ân okuyor. Bu müdakkik ve gayretli kardeşimizi tebrik ediyor, gayretlerinin ve emsallerinin artarak devam etmesini diliyoruz.

Mustafa Sungur (Kahire, 6.2.2009): “Risale-i Nur’da azim bir hassasiyet var. Risale-i Nur’un okunduğu yerde Üstadımız hazırdır. Vasıtaya ihtiyaç yok. Bu Allah’ın Üstada bir ihsanı ve ikramıdır. Risale-i Nur’un bir yaprağını bir yerden bir yere götürmenin büyük bir cihad olduğu, geçmişte on kâfiri öldürmek kadar önemli olduğu bilinmelidir. (Gayri münteşir lâhikalardan, Sungur, Zübeyir, Ziya’nın Antalyalı hanımlara mektubundaki mevzu)”

Ali İhsan Tola (Senirkent, 14.8.2003): “Kâinatta minimum iktisatla, maksimum netice alınıyor. Yeryüzünde ne kadar cemâdât ve canlı varsa, aynısı nuraniyet kesbetmiş haliyle semada var. Yiyecekleri tüketerek onların nizamını bozuyorsun. Ama yeni mükemmel bir nizam tanzim ediyor.”

Mehmet Kutlular (Barla, 6.2.2005): “Üstad devamlı çalışır, hiç durmazmış.” “Üstad, her bir konuda ‘Unuttum’ diyenlere, ‘Kardeşim unutmak ehemmiyet vermemekten ileri gelir’ diye ikaz edermiş.” Zübeyir Ağabey “‘Münafık ve kâfir’ kelimelerini öyle ulu orta kullanmayın, onların yerine, ‘riyakâr’ deyin” dermiş.

Ekim 2004 Sempozyum Notları:

- “Bediüzzaman yaraları sarmış. Güzel yollar açmış. Çaresizlikte çözüm üretenler büyüktür.” (Cezayirli Prof. M. AbdulMenne)

- “Risale-i Nur Talebelerinden çok şeyler öğrendim. İnsanların hayatlarını akıl ve kalpleriyle tanıdım.” (ABD’li Dekan Dean)

- “Şu cemaat dünyadaki en temiz cemaat.” (Suudlu Seyyid)

- “Üstad kalbini Kur’ân’a açmış. Kur’ân da ona hazinelerini açmış. Kur’ân ona, kendisi için çile çekmesini, dünya nimetleri ve menfaatleri ile kavga etmesini istedi. O da bunu yaptı. İman ağacı henüz olgunlaşmadı, devam ediyor.” (Prof. Dr. Eddabag)

- “Endülüs düştü, Allah Osmanlıyı irade buyurdu. Türkler, İslâmı yaymakla görevlendirildi. Şimdi de Risale-i Nur’la yine Türklere bu görev tevdi edilmiş durumda.” (Dr. Mustafa Dessuki, Mısır)

- “Biz Arapçadan tercümeler yaparak geldik. Ama şimdi durum değişti. Şimdi ise İslâm âlemine dinî konularda fikir ihraç eder duruma geldik. Kişinin kendisi ile diyaloğu önemli. Kendisi ile barışık insana ihtiyaç var. Üstad manevî cihadda kendi nefsini öncelemiştir. Egoizmi değil. Üstad kendisini kontrol edip Allah’a yakın olmayı başarabilmiştir. Üstad, kendisiyle, çevresindeki insanlarla ve kâinattaki bütün varlıklarla ve de Kur’ân’la barışık... O inkârcıları dışlamamış, diyalog kurabilmiş, deliller sunmuştur. Said Nursî, nimetlerle barışıktır, daima şükürdedir. Hayata ibretle bakmıştır. Metot olarak; soru sorarak hayatı anlamaya çalışmıştır. Yaptığı bir ‘gönül felsefesi’dir.” (Doç. Dr. İlyas Uluer) Ne kadar hoş ve isabetli bir tesbit!

Ahmed Feyzi Ağabey Hakkında Ayrancılı Musa Ağabey’den nakil (Çamlık / Ortaklar, 1.6.2008): “‘Risale-i Nurları anlayamıyorum!’ diyen birisine Ahmed Feyzi Ağabey şöyle demişti: ‘Çok oku profesör ol desem, profesörler de Risaleleri anlayamıyor! Benim sana diyeceğim şudur: ‘Risale-i Nur’u çok oku! Haram yeme! Haram yersen kulağın duymaz, gözün görmez, aklın ermez… vb.’” Hakikî ihlas, sadakat ve gayrete şahane bir örnek!

Mehmet Güvenç (Barla, 12.5.2007): “Üstadın sağlığında, burada biliyorsunuz ezan Türkçe okunması için zorbalık yapılıyordu. Bir sabah namazı için bu mescide giden babam ezanı Arapça aslından okuyor. Fakat gizlice gece oraya pusu kuran resmi bekçi ve iki şahitle bunu tesbit ediyorlar. Jandarmalar babamın azık almasına bile müsaade etmeden derdest edip Mus Mescidinden Eğirdir’e mahkemeye götürüyor ve tutukluyorlar. Anneannem de o sırada Eğirdir’de oturuyor. Mahkemeye girecek hâkimin hanımıyla da iyi tanışıyorlarmış. Samimiyeti varmış. Anneannem o hâkimin eşine: “Beyine söyle, benim damadı mahkûm etmesin!” demiş. Bunun üzerine hâkim de Mustafa Çavuş’a haber gönderir. ‘Mahkeme anında ben ona: ‘Sen ezanı Arapça okumadın değil mi, deyince sükût etsin’ der. Babam da mahkemede aynen hâkimin dediği gibi yapar. Böylece mahkûm olmaktan kurtulur.

“Barla’ya dönünce bu hadiseyi babam Üstada anlatır. Üstad, bunu duyunca hiddetlenir ve babama: ‘Keçeli! Ezanı aslına uygun okuduğunu söyleyip, ezanın hakkını müdafaa etmeliydin. Doğru yapmamışsın!’ der.” İşte iman dâvâsında dik durmaya güzel bir örnek!

İstikametli ve ihlâslı çizgide son nefese kadar gidebilmek dilek ve temennisiyle…

Okunma Sayısı: 2088
YASAL UYARI: Sitemizde yayınlanan haber ve yazıların tüm hakları Yeni Asya Gazetesi'ne aittir. Hiçbir haber veya yazının tamamı, kaynak gösterilse dahi özel izin alınmadan kullanılamaz. Ancak alıntılanan haber veya yazının bir bölümü, alıntılanan haber veya yazıya aktif link verilerek kullanılabilir.

Yorumlar

(*)

(*)

(*)

Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış, Türkçe karakter kullanılmayan ve tamamı büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır. İstendiğinde yasal kurumlara verilebilmesi için IP adresiniz kaydedilmektedir.
  • Garib Doğu

    6.11.2015 10:33:57

    İman hizmeti her hizmetin önündedir.Bu tartışılmaz.Bu iman hizmetinin ihlasla yapılması için iç ve dış ihtilaflardan da mutlaka ama mutlaka kurtulmamız gerekiyor.Geriye dönüp baktığımızda bu dahili ve harici ihtilafların,çekişmelerin ne kadar zamanımızı aldığını,ne kadar enerjimizi harcadığını dehşetle görüyoruz.Bütün bu zaman ve enerjinin iman hizmetine sarf edilmesi gerekirken ihtilaf denilen şedit düşman,bu zaman ve enerjiyi siyah delikler gibi alıp yutmuştur. Yani zaman ve enerji heba olup gitmiştir.Onun için 2500-3000 sahifelik içtima-i ve idari meseleler günün şartları da nazara alınarak fikir kalb ve his dünyamızda hazmedilmeli,hayata doğru olarak uyarlanmalıdır.İhtilafın çıktığı ve ittihadı bozan noktaların iyi teşhis ve tespit edilmesi,birlik ve ittihadın sağlanması için,bu lahika mektuplarındaki temel prensip,ölçü ve mizanların esas alınması ve bunlarla hal cihetine gidilmesi gerekiyor diye düşünüyorum sevgili hocam...

  • İsmail OKUR

    6.11.2015 07:44:31

    Nur dairesinde ve istikamette kalmanın bu zamandaki en önemli yolu meşverete tabi olmak ve alınan kararlara sadık kalabilmektir

(*)

Namaz Vakitleri

  • İmsak

  • Güneş

  • Öğle

  • İkindi

  • Akşam

  • Yatsı