Yeni Asya; bir markadır. Kaynağı Kur’ân’ın mu’cizevî tefsiri Risale-i Nur’dur.
Yeni Asya; bir sevdadır. Rehberi ve hâmîsi Hz. Peygamber (asm) varisi, Bediüzzaman’dır.
Yeni Asya; bir çizgidir. Fikir babası, banisi, serdarı Bediüzzaman’ın “Kâinata değişmem” dediği talebesi Zübeyir Gündüzalp’tır.
Yeni Asya; bir imzadır. 45 yıllık basın hayatı, mert ve kararlı duruşuyla ilkeli bir yayın organıdır.
Yeni Asya demek; Risale-i Nur’un ve Bediüzzaman’ın medyadaki dili demektir.
Yeni Asya; bir semboldür. Bediüzzaman’ın ehemmiyetle üzerinde durduğu Ahrar ve Demokrat çizginin fikrî takipçisi olan şerefli bir müessese ve camianın adıdır.
Yeni Asya demek; mukaddes değerleri Allah’ın rızasından başka hiçbir şeye alet etmemektir.
Yeni Asya demek; gerçek demokrasinin, hukukun, adaletin, hürriyetin var olması ve savunulması için emek ve gayret sarf etmektir.
Yeni Asya demek; Hakkın hatırını âlî tutmak, hakka taraftar olmak, hakkı savunmak, milletin değerlerine sahip çıkmak, şahsî menfaatlere asla pirim vermemektir.
Yeni Asya demek; ihlas, samimiyet, saydamlık, berraklığı müdafaa, manevîyatı tercih demektir.
Yeni Asya demek; fikir, ispat, delil, kardeşlik, barış ve anlayıştır. Kavga, gerilim, kötülük değildir.
Yeni Asya demek; kanun, usul, sistem, düstur, prensip ve ahkâma uymak demektir.
Yeni Asya demek; medeni cesaret, nezaket, dik duruş ve şahsiyetli yayın demektir.
Yeni Asya demek; “kutsal devlet” kavramını değil; “aziz millet” kavramını, hak, adalet ve hukuku öncelemek ve her türlü ayırımcılığa karşı durmak demektir.
Bu hak ve hukuk mücadelesine tarihi iki örnek:
Birincisi: Yeni Asya’nın 4, 5, 6 Mart 1994 tarihli ve 8556, 8557, 8558 sayılı nüshalarındaki başlıklar aynen şöyle: “Meclise gölge düştü”, “DGM darbesi!”, “İki yüzlü SHP!”
O zamanki konu neydi? Dokunulmazlığı kaldırılan iki DEP milletvekilinin polis tarafından gözaltına alınmasıydı. Yeni Asya bütün bu olanları sürmanşetten verdi. Çünkü konu PKK’yı ve yandaşlarını savunmak değildi, hak ve hukuku savunmaktı. Bugün de hak ve hukuku savunma noktasında; kim olursa olsun aynı noktadadır Yeni Asya.
İkincisi: Selamet Partisi ve AKP’nin kapatılma tehdidiyle AYM’ye sevk edilmesinde de Yeni Asya aynı dik ve haklı duruşu sergilemişti. Partilerin “Mahkeme kararlarıyla değil, milletçe kapatılması” yönünde başlık atmıştık. Yazı ve yorumlar da bu meyanda yoğunlaşmıştı. Bu duruş bize has bir özellik.
Bizi herkes bu duruşumuza göre değerlendirmeli. Biz hiçbir zaman ve şu anda herhangi bir grubun, partinin alternatifi, düşmanı ve hasmı olmadık ve değiliz. Cemaatimizin ve onun sesi olan gazetemizin hak ve adaletin savunulmasında İslâmî hükümlerin ve gerçek demokrasinin çizgisinde olan bir duruşu vardır. Haksızlıklara karşı sesimizi çıkarmaya devam ediyoruz, Allah’a şükür olsun!
Demokrasinin olmazsa olmaz şartı olan “meşru ve samimi muhalefet etmek” ile tarafgirlik ve husumet karıştırılmasın. “Net” ve “berrak” olmak ile “dikleşmek”, “zıtlaşmak” veya “meydan okumak” karıştırılmasın. Biz netiz, şeffafız ve açığız ve bu beyanlar sadece bunların işareti.
3 Haziran 2015 Çarşamba günkü gazetemizde kamuoyuna yapılan “7 Haziran seçimlerindeki tavrımızla” ilgili açıklama, Gazetemiz Yönetim Kurulunun tam destek, tasvip ve tensibiyle yapılmıştır. Bu bizim demokrasiye ve demokrat misyona olan bağlılığımızın açıkça bir beyanıdır. İstismarcılara fırsat vermemektir. Dik duruşun ifadesidir. İnatlaşma, tarafgirlik, restleşme değildir. Demokratik bir tercih ve kararlı bir iradenin beyanıdır. Provokatif ve iftira kampanya özlemcilerine karşı net bir cevaptır.
Bu arada şunu da net ve açıklıkla ifade edelim: Yeni Asya’ya yukarıdaki ifade etmeye çalıştığımız anlayış ve mantalitede bakalım lütfen. Gazeteye “abone olma”nın yanı sıra, gazeteyi yayınlayan ve arkasında olan “şahs-ı maneviyle” birlikte hareket etmek, ona ve kararlarına sahip çıkıp benimsemek, fikirlerini ve düşüncelerini savunmak, hazmetmek ve başka insanlara ulaştırma gayreti ve himmetinde bulunmak da çok önemli.
“Şahs-ı manevinin” her alanda olduğu gibi içtimai-siyasi konularda aldığı kararlara da tam sahip çıkmak, meşru zeminler ve heyetler dışında bunları asla tenkit etmemek, benimsemek, uygulamak ve yaşamaktır. Yayınlarımıza maddi-manevî destek olmaktır.
Sistemli ve ilkeli yaşamanın gereği, faydası ve yolu budur. Şahsilik, enaniyet, tarafgir kafa yapısı ve düşüncesiyle bir yere varmak mümkün değildir. “Eneleri” kırıp “nahnüleri”, yani “ben” değil, “bizi” öne çıkararak Hakkın rızasını talep etmektir.
7 Haziran 2015 Pazar günkü seçimdeki tercihimiz; “şahs-ı manevîmizin” en üst heyetinin daha önce almış olduğu kararın gereği olan irade ve tercihimiz; DP, Demokrat Parti’dir. Meşru irade beyanımız budur.
Bizim dâvâmız “hakta” sebattır, “şahs-ı manevîyle” birlikte hareket etmektir. Dünyevî mahfillerin menfi propagandaları ve bizleri yanıltmaya yönelik olan “netice almak, kemiyet, sayı, oran hesap etmek” asla değildir. Kafa fenerimizle hareket etmek bizi yanıltır. Neticenin hayırlara vesile olması temennisiyle…