Ülkem, aziz vatanım, Türkiye’m maalesef çok büyük kan kaybediyor. Ecdadımın mezarında kemikleri sızlıyor.
Dâvâ kardeşlerimin yürekleri sızlıyor, rahat değiller. İnsanımız şaşkın ve toplum ikiye bölünmüş durumda. “Dindar” kimliğiyle birbirine karşı duran iki büyük kesim var. Bunu kim ister? Elbette zındıka ve fesat şebekesinin dışında hiç kimse! Ama oldu! Yaşıyoruz. İçimiz acıyor. Çare bulmak zorundayız. İnsanlar bizim insanımız, bu toplumun bir parçasıyız.
Bu ülke bizim vatanımız, ata ocağımız, canımız, tarihimiz. Her şeyimiz.
Son yıllarda ülkenin harîm-i ismetine dahleden hain bir el her şeyi yerinden oynattı. Kardeşi kardeşe çok acımasız bir şekilde saldırttırıyor. Bir tarafta kendini ülkeye ve dünyaya “dindar” diye lanse eden bir iktidar, diğer tarafta kendisini “hizmet” diye dünyaya lanse eden bir “cemaat” ve topluluk vardı. Bayram şenliğinde şaşaa ile dünyaya takdim edilen on iki yıllık “iktidar-cemaat” ittifakı, acımasız bir kavga ve bedduâya dönüştü! Neden? Nasıl? Niçin? Ama maalesef ülke bir akıl tutulması girdabına girdi. Bunların çok iyi tahlil edilmesi gerekir.
On yılı aşan bu sarmaş dolaş samimiyet şimdi nasıl “düşman-kardeş!” oluverdi. Çok manidar ve ibret verici değil mi? 5 N bir K formülü gibi: Ne, Neden, Nasıl, Nerede, Ne zaman, Kim?
“Ateş bacada kalmadı!” Her yere sıçradı. Mahalleyi, köyü, kasabayı, şehri ve bütün ülkeyi sardı. Sağ-sol, Alevî-Sünnî, doğulu-batılı, lâik-anti laik, Türk-Kürt kavgası ve belâsından sonra yeni bir canlı bombayla karşı karşıya getirildik. Yeni bir fitne versiyonu ortaya çıktı! Hayır! Çıkmadı. Çıkarıldı! İşin püf noktası burası. Burayı kavrayamazsak daha çok bağrımızı döver, yürek yarasıyla yaşarız. “İktidar-Cemaat” savaşı mıdır, kavgası mıdır, oyunu mudur, tuzağı mıdır? Ülke ve dünya şaşkınlıkla bu garabeti seyrediyor. Bu hale sebep olan “gizli elin” farkına varamazsak yazık olur!
Sadece akıllar değil, hukuk, adalet, ahlâk, gelenek, sabır, hoşgörü, mantık, muhakeme ve daha nice değerler zemin kaybetti, tepe taklak oldu. Her şey çığırından çıkmış gibi.
“Tarafgirlik” hastalığı ve “intikam hırsı” kalpleri kararttı sanki! Yazık! Çok yazık!
Bu manasız, neticesiz, dehşetli halin bir an önce sulh ve sükûn ile halledilmesine hep birlikte kuvvetli bir şekilde lütfen duâ edelim. Çünkü bu hâl; bütün Müslümanları, cemaatleri, dinin özünü ve toplumu ilgilendiren, gün geçtikçe de artarak ve genişleyerek devam ettirileceği intibaını veren dehşetli bir tezgâh ve oyunun neticesi. Bunun içerisine dolaylı bir şekilde, Yeni Asya camiası ve gazetesi de dâhil edilmeye çalışılıyor. Daha da ileriye gidilerek suçlanmaya ve hırpalanmaya çalışılıyor.
Gün Yeni Asya dâvâsına, misyonuna, hedefine yeniden tam sahip çıkmak, katkıda bulunmak ve destek vermek günüdür. Yeni Asya 45 yıldır bu topraklarda şerefli ve manevî bir mücadelenin içerisinde yerini almıştır. Geçmişi temiz, dâvâsı âlî, yüce ve pak, ümidin ağacı, hep ileriye bakan, çizgisi istikametli, fikirleri ufuk açıcıdır. Bu hakkı teslim ederek bu yangını söndürmek için sorumluluk üstlenme günündeyiz.
YENİ ASYA 45 YILDIR KİMİN VE NEYİN YANINDA YER ALMIŞ VE NASIL BİR DURUŞ SERGİLEMİŞTİR?
Yeni Asya 45 yıldır; doğruların ve haklının yanında yer almıştır.
Yeni Asya 45 yıldır, adaletin, hukukun, kanun hâkimiyetinin yanında yer almıştır.
Yeni Asya 45 yıldır; meşrûiyetin ve müsbetin yanında yer almıştır.
Yeni Asya 45 yıldır, mağdurun, suçsuzun ve maznunun yanında yer almıştır.
Yeni Asya 45 yıldır; maneviyatın, semavîliğin yanında yer almıştır.
Yeni Asya 45 yıldır; dengenin, ölçünün, mihengin, makuliyetin yanında yer almıştır.
Yeni Asya 45 yıldır; hakkın ve halkın yanında yer almıştır.
Yeni Asya 45 yıldır; kanun hâkimiyetinin, nizamın yanında yer almıştır.
Yeni Asya 45 yıldır; samimiyetin ve hasbiliğin yanında yer almıştır.
Yeni Asya 45 yıldır; İlâhiliğin, ahkâmın, şeâirin, ezanın, başörtüsünün yanında yer almıştır.
Yeni Asya 45 yıldır; meşveretin, şûrânın ve paylaşmanın yanında yer almıştır.
Yeni Asya 45 yıldır; haysiyetin, şerefin, onurun ve insanca yaşamanın yanında yer almıştır.
Yeni Asya 45 yıldır; güzel ahlâkın, hayânın, ar ve namusun yanında yer almıştır.
Yeni Asya 45 yıldır; vefanın, dostluğun ve güzelliğin yanında yer almıştır.
Yeni Asya 45 yıldır; nezaketin, medeniyetin, zarafetin yanında yer almıştır.
Yeni Asya 45 yıldır; barışın, kardeşliğin, hoşgörünün yanında yer almıştır.
Yeni Asya 45 yıldır; tamirin, yardımın, helâlin yanında yer almıştır.
Yeni Asya 45 yıldır; duânın, sabrın, tevekkülün yanında yer almıştır.
Yeni Asya şu anda ne “iktidarcı”dır, ne de yakıştırılan şablonuyla “paralelci!”dir; Yeni Asya, bu kavganın bitirilmesinden yanadır. Hakperesttir, adaletin, hukukun meşrûiyet içerisinde tecellisinin ve doğruluğun yanındadır. Kur’ân ve Sünnete dayanan bir “çözüm sürecinden” yanadır.
YENİ ASYA 45 YILDIR NELERİN VE KİMLERİN YANINDA YER ALMAMIŞ, KARŞISINDA OLMUŞTUR?
Yeni Asya 45 yıldır; yanlışlığın, yıkıcılığın, tahribatın, haramın ve haksızlığın yanında yer almamıştır.
Yeni Asya 45 yıldır; adaletsizliğin, hukuksuzluğun yanında yer almamıştır.
Yeni Asya 45 yıldır; ihtilâlcilerin ve cuntacıların, zalimlerin, diktacıların yanında yer almamıştır.
Yeni Asya 45 yıldır; kanunsuzluğun, nizamsızlığın, terör ve kargaşanın yanında yer almamıştır.
Yeni Asya 45 yıldır; din istismarcılarının, dini bir alan kazanma olarak kullananların, onu âlet edenlerin ve Siyasal İslâmcıların yanında yer almamıştır.
Yeni Asya 45 yıldır; menfaatçilerin, devleti ele geçirmeye çalışanların yanında yer almamıştır.
Yeni Asya 45 yıldır; yalancıların, takiyyecilerin yanında yer almamıştır.
Yeni Asya 45 yıldır; rüşvetin, adam kayırmanın, menfaat tarafgirliğinin yanında yer almamıştır.
Yeni Asya 45 yıldır; eyyamcıların, günübirlikçi düşünen ve yaşayanların yanında yer almamıştır.
Yeni Asya 45 yıldır; ayrımcılığın, ırkçılığın yanında yer almamıştır.
Yeni Asya 45 yıldır; ferdiyetçiliğin, vesayetin yanında yer almamıştır.
Yeni Asya 45 yıldır; iftiranın, garazın, bedduânın, kabalığın, densizliğin yanında yer almamıştır.
Söyleyecek çok söz ve şey var. Yazımızı iki ay önce bir ilimizdeki akademisyenlerin sohbetinde Hukuk Fakültesi dekanı, sahasında iyi bir uzman olan bir arkadaşımızın çok önemli bir tesbiti ile bitirelim.
“Şu anda seyrettiğimiz TV’ler, gazeteler konuları maalesef çok çarpıtıyorlar. Ben olaylara ve yazılanlara hukukçu kimliğimle bakıyorum. Yeni Asya’nın kırk beş yıllık tarihinde gerçek dışı ve yalan hiçbir haber görmedim. Bu, gazetemizin hukuk açısından yüz akıdır. Bu güzel gazeteye sahip çıkmak için sadece bu yeterlidir.” (Dekan)
Nurlu, berrak ve kardeşçe birlikte yaşamanın tadını çıkaracak günleri vermesini Rabbimizden niyaz ediyoruz.