Bu satırlar aile yuvamıza kavuşmadan İstanbul’da vakfımızda yazıldı. Üç haftalık Amerika Hizmet Turunun netice ve meyvelerini ilgili heyetlerimizde ileriki günlerde değerlendireceğiz inşaallah. Hatıra ve ibret noktalarıyla plan ve projelerimizi de Anadolu’nun sıcak köşelerinde samimi ortamlarda paylaşacağız inşaallah. 

Şimdi “Ben varım!” diyen gerçek Yeni Asya sevdalılarını heyecanlandıran önemli bir hamleye odaklanmamız gerekiyor. Yönetim Kurulundan başlayarak her kademedeki sorumlu kadroların Anadolu’ya aksettirilip heyecan dalgası meydana getiren; “HERKES YENİ ASYA OKUSUN DİYE!” kampanyasına katkıda bulunma zamanı! Biz de konuya katkılarımıza soru cevaplarla başlayalım.

Yeni Asya’nın; gayesi, hedefi, maksadı, planı ve projesi nedir? 

Gücünü ve istikametini nereden almaktadır? 

Neden her zaman muhalifleri olagelmiştir, hakaret ve iftiraya maruz kalmaktadır?  

Hukukî, ahlâkî, siyasî ve içtimâî açıdan aleni, bâriz bir hatası, yanlışı, sapması, iftirası, garazı, kini, inadı olmuş mudur?

“Yeni Asya” fikrinin bânisi, kurucusu, hâmisi, savunucusu kimdir? 

Bu ve benzer soruların cevaplarını da meseleyi gerçek manada bilenler birlikte vermeye çalışalım.

46 yıllık şerefli bir geçmişe sahip YENİ ASYA; ihtisas sahibi otoritelerin tesbitiyle “Türk Medyası”nın “yüz akı”dır.

YENİ ASYA gerçeğine bakarken; başta “manşetleri” olmak üzere, her türlü yayın şekline bakmak gerekir. Aynı zamanda, yetiştirdiği kadroya, yayınlarına, ülke ve insanlığa kazandırdıklarına bakmak gerekir.  Yeni Asya; bir dâvânın nâşir-i efkârıdır; susmayan sesi, susturulamayan nefesidir.  Yeni Asya’nın amacı; maneviyatın neşri, hakkı savunmak, hürriyetlere sahip çıkmak, toplumun ahlâkını muhafaza ve yükseltmek, insanlık haysiyetine katkıda bulunmaktır.

Yeni Asya, gücünü, Kur’ân kaynaklı, Sünnet-i Seniyyeyi rehber edinen Risale-i Nur Külliyatından almaktadır.

Yeni Asya, Bediüzzaman’ın başyazar olduğu, aklı selim ve insanlığın fikir tarlası olan her alandaki ihtisas ehlinin tensibine mazhar olmuş tecrübe ve tatbikatın yüksek bir sesidir.  

Yeni Asya, her zaman şiddetli muhalefete hedef olmuştur. Çünkü tavizsiz çizgi, şaşmaz prensiplere bağlılık, hakperestliği tercih, her türlü menfaate karşı duruş, menfîlikler karşısındaki “makuliyet beyanı”, günübirlik eyyamcılığa taviz vermeyen kararlı irade ve ciddiyetin gereğidir. Hakkı savunmanın daima bir bedeli ve vebali vardır ve ağırdır. 

Yeni Asya’nın Hakka ve halka ters düşen bir duruşu, meyli, düşüncesi asla olmamıştır. Olamaz! 

Yeni Asya, “içtimaî ve siyasî” konular başta olmak üzere okuyucusunu mahcup edecek hiçbir yayına imza atmamıştır. Yeni Asya hukukun üstünlüğünü, adaleti, ahlâkı savunmuş, savunmaya devam etmektedir. Yeni Asya’nın hiçbir kimse ve kuruluşa karşı; kini, garazı, iftirası, ithamı ve zannı olmamıştır. 

Yeni Asya’nın kurucusu; Hz. Bediüzzaman’ın “Kâinata değişmem!” dediği, kahraman dâvâ adamı, yiğit insan Zübeyir Gündüzalp ve onun meydana getirdiği “meşveret ve şûrâ”dır. 

Zübeyir Gündüzalp’ın gerçek kimliğini, Risale-i Nur’a ve Üstadına bağlılığını iyi anlamak için Külliyattan Sözler kitabının sonundaki “Konferans” bahsini çok dikkatli ve defalarca okumak gerekir.

Yeni Asya’nın meslek, meşrep ve tarzını anlamak için Risale-i Nur Külliyatının tamamını, hiçbir kitap ayırımı yapmaksızın okuyup tahlil etmek gerek. Külliyatta geçen her konuya makamına göre gerekli değeri verip “bölüm inhisarcılığı” yapmadan değerlendirmek gerek. Ayrıca, Bediüzzaman’ın asıl gayesini, hayat devreleri ile tatbikatını inceliklerine kadar kavrayıp tahlil etmek gerek.

Bu tarzla; Külliyatın tamamına hâkim olan ruh, Bediüzzaman’ın tarihe damga vuran tahlil, tesbit ve fetvaları, ilham ve ihtarla yönlendirilen o şerefli hayatın insanlığa getirdiği “tecdid” hareketi ancak anlaşılabilir. İşte bütün bu konuların ortak paydası “Yeni Asya” sevdası, farkı, gereği ve ruh hâlidir.

Savrulmaların, sarsıntıların kaynağında Külliyatı bütün olarak ele almama vardır. “Yeni Asya” okumak, ona sahip çıkmak, takip ve takdir etmek ciddî bir ayrıcalık ve farklılıktır. Güzel ve tatlı nimetlerin faturası ve vebali her zaman ağır ve büyük olmuştur. Tarihte hiçbir şerefli dâvâ; ihanetsiz, rakipsiz, garazsız, iftirasız, kinsiz ve düşmansız olmamış ve kazanılmamıştır. “Yeni Asya” da bu konuda payına düşeni almış ve almaya devam ediyor. Ne gam!

Her şeye rağmen; bütün “Yeni Asya” sevdalıları, mensupları, fedakâr ve cefakâr okuyucuları, içinde bulunduğumuz ortamda, her taraftan gelen, İslâm ve ahlâk dışı menfiliklere, karalama ve iftiralara karşı sabırla, metanetle, savrulmadan, sarsılmadan, zedelenmeden ve dâvâmızı zedelemeden istikametli ve kararlı bir şekilde yolumuza devam etmekle sorumlu ve vazifeliyiz! 

Anadolu’nun bağrında nice isimsiz kahramanların duâ, gayret, faaliyet, çalışma ve ayak seslerini işitiyor ve hissediyoruz! “HERKES YENİ ASYA OKUSUN DİYE!” kampanyasının aşk ve şevkle devam etmesini ve cennetmekân Zübeyir Gündüzalp’in idealinin ve meşveret kararının gereği olarak 47 yıl önce yayın hayatına başlayan “YENİ ASYA”NIN seksen binlik tiraj hedefine kilitlenip bunu yakalamayı kuvvetle ümit ve temenni ediyoruz. Bütün dostlara “Haydi kolay gelsin, kudsî cihadınız mübarek olsun” temennilerimizi iletiyoruz.