"Ümitvar olunuz, şu istikbal inkılâbı içinde en yüksek gür sada İslâm'ın sadası olacaktır."

Piyasalar

“Yüzde bir” değil “milyonda bir” olsak da bu dâvâ sönmeyecek inşaallah!

Nejat EREN
22 Ağustos 2014, Cuma
Remziye Hanım her gün firesiz olarak iki-üç cüz Kur’ân ve Yeni Asya gazetesi okuduğunu söylüyor. “Neden Yeni Asya’yı okuyorsunuz? Neyi hoşunuza gidiyor?” diye sorduğumuzda ise “Bir defa Üstadı kaçırmak istemiyorum. Lâhika sayfasını hiç kaçırmıyorum. Çünkü o sahifede Üstadımı görüyorum” diyor.
Remziye Demirtaş Hanımefendi...

Altmış üç yaşında. Üç çocuk annesi. Yirmi beş seneden beri hasta. Hastalığı da, Allah kimselere vermesin diyeceğimiz asrın hastalıklarından tıbbın birçok noktada aciz kaldığı MS hastalığı. Son on dört seneden beri boyun kısmından aşağısında hiçbir direnç kalmamış. Kas ve sinir fonksiyonları tamamen devre dışı. Çok kısık bir sesle sadece konuşması normal. Birçok doktora gidilip gerekenler yapılmış. Ama sonuç bu! Eşi Hamza Ağabey, kızları Remziye ve Güzide de beraberler.

Milyonda bir çıkan “Remziyeler”, çekirdek olarak Yeni Asya misyonunun, Risale-i Nur ve Hz. Bediüzzaman’ın meslek ve meşrebini devam ettirmeye yeter.
17.8.2014 Pazar günü Kocaeli Geleneksel Mezunlar toplantısındayız. Sapanca Gölü’nün kıyısındaki Seka Dinlenme Tesislerinin güzel mekânında, ağırlığını Kocaeli il ve ilçelerindeki sebatkâr, istikametli, cesaretli, mert Yeni Asya okuyucularının teşkil ettiği, Marmara bölgesinin büyük bir bölümünden gelen Nur Talebeleriyle birlikteyiz.
Bu mükemmel organizasyona Yeni Asya AŞ. Yönetim Kurulu Başkan Yardımcısı İsmail Özdemir ve Yönetim Kurulu Üyesi Ali Yılmazcan, Yeni Asya eski Sorumlu Yazıişleri Müdürlerinden Sabahaddin Aksakal Ağabeyler de iştirak ettiler.
Bayanların da bir o kadar iştiyakla iştirak ettiği bu güzide organizasyonda birlik ve beraberliğimizi, kardeşliğimizi ve Cenâb-ı Hakk’a karşı kulluğumuzun nimetlerini paylaşma mutluluğunu yaşadık. Ceberut devrinde aziz ve muhterem Üstadımız Bediüzzaman Hazretleri ve mümtaz talebelerine yapılan zulümlerle zindan ve hapishanelerde yapılan mecburi toplantılardan bu tür “heyecanlı toplantılara” nasıl gelindiğinin şerefli ve tarihe mal olan serencamından kısaca bahsettik. Gönül dünyalarımızın manevî atmosferini, bu güzel mevsimde, yeşilliklerle kaplı bu güzel mekânda kalabalık bir toplulukla paylaşma fırsatımız oldu.
On beş sene önce 17 Ağustos Depreminde manevî şehitlik mertebesine eren bu bölgedeki Kur’ân Hadimlerini de unutmayarak onları Hatimle, Yasin-i Şerifle, duâlarla yâd ederek, ruhlarına manevî gıdalarını tevdi ettik.
Dünya ve toplum hayatında var olan her türlü menfiliğe rağmen Nur Talebelerinin bütün mekânları, şartları, imkânları müsbete, güzelliğe, sadakate, sıdka giden bir yolda, ümmet ve milletin değerlerine uygun olarak kullanıp değerlendirmeye çabaladıklarını dillendirme gayretinde olduk. Toplumda bir ayrışma meydana getirmemeye dikkat etmemiz gerektiğini savunduk, savunuyoruz.
Bu dehşetli asırda İslâm, Kur’ân, Sünnet yolu ile Batının materyalist ve maddeci akımının arasında derin bir uçurum olduğuna, Risale-i Nur ve Bediüzzaman Hazretlerinin her hal ve şartta Hakkın tarafında yer alarak karakterli duruşuyla ‘doğru İslâm anlayışı’nı bu topluma kazandırdığına vurgu yaptık.
Dâvâmıza, gazetemize, yayınlarımıza, cemaatimizin “şahs-ı manevisine” sahip çıkılmasının gereği ve önemine dikkat çektik. İslâm dünyası ve ülkemizdeki Müslümanlarda baş gösteren müthiş  “feraset ve basiret” tutulmasını nazara vermeye çalıştık. Bu basiret ve feraset tutulmasının sirayet alanının genişlemesinin tehlikesine vurgu yaptık ve yapmaya devam edeceğiz. Bunun şimdilik tek ilâcının çok duâ ve manevî cihadı arttırmak olduğuna dikkat çektik.
Ve ümit etmediğimiz olağanüstü bir olaya sebep oldu bu piknik:

REMZİYE DEMİRTAŞ GERÇEĞİ!
“Hayat” ve “insan” kavramı ve manalarının sayılamayacak yönlerini Risale-i Nur satırları arasında bulmak mümkün. Normal insan yaşantısına, aklına, havsalasına sığmayan anormal denebilecek, olağandışı halleri yaşadığımız da bir gerçek. “Kocaeli Mezunlar Pikniğinde” hiç ummadığım bir sürprizle karşılaştım. Yeni Asya’yı “Yeni Asya” yapan ve iç ve dıştaki iflâh olmaz muhaliflere rağmen ayakta tutan ruhun ve damarın çok farklı ve ibretlerle dolu bir nümunesine tevafuk ettim. Çok muhtereme ve eli öpülesi bir Yeni Asya okuyucusu bacımız, ablamızla bu münasebetle tanışmak nasip oldu.
Buna vesile olan da yılların hizmet emektarı Kocaeli cemaatinden çok muhterem Şevki Demirtaş Ağabey oldu. Piknik anında muhterem Şevki Ağabey beni kenara çekip, o nazik ve civanmert lisanıyla kardeşinin eşinin yıllardan beri yatalak hasta olmasına rağmen günde iki-üç cüz Kur’ân okuduğunu, Yeni Asya gazetesini de hiç kaçırmadan her gün okuduğunu, bunun hizmetlerimiz açısından bir nümune-i imtisal olduğunu, gazeteye bir yazı konusu olmasının ibret ve ders almak açısından yerinde olacağını söyledi. O hatırlatma vazifesini yaptı, bize de bu konuyu gazetemiz vasıtasıyla onun fedakâr, sadakatli, istikametli okuyucularıyla paylaşmak düştü. Şevki Ağabeyin kardeşi Hamza Demirtaş’la hemen orada tanıştık ve eşiyle konuşabileceğimiz müsaadesini alarak piknik alanındaki hanımlar bölümünde “sedye” tabir edebileceğimiz bir yatakta uzanmakta olan ablamızın yanına birlikte gidip konuştuk. Aşağıdaki konuşmada sizlerin de hayret ve ibretle okuyacağınız bu mini sohbeti dinledik.
Hanımefendinin adı Remziye Demirtaş. Altmış üç yaşında. Üç çocuk annesi. Yirmi beş seneden beri hasta. Hastalığı da, Allah kimselere vermesin diyeceğimiz asrın hastalıklarından tıbbın birçok noktada aciz kaldığı MS hastalığı. Son on dört seneden beri boyun kısmından aşağısında hiçbir direnç kalmamış. Kas ve sinir fonksiyonları tamamen devre dışı. Çok kısık bir sesle sadece konuşması normal. Birçok doktora gidilip gerekenler yapılmış. Ama sonuç bu! Eşi Hamza Ağabey, kızları Remziye ve Güzide de beraberler.
Her türlü duâ ve takdire lâyık Remziye Hanımefendinin işte kendi dilinden bize aktardıkları: 
Kendisine şu soruları sordum ve şu cevapları aldım:

*İsminiz?
Remziye Demirtaş.

* Kaç yaşındasınız?
Altmış üç.

* Bu hastalık sizde ne zamandan beri var?
Yirmi beş seneden beri hastayım. Son on dört senedir de bu halde sedye gibi bu yatakta uzanarak yatmaktayım.
* Bu halinize rağmen her gün Kur’ân okuduğunuzu söylediler. Günde kaç cüz Kur’ân okuyorsunuz?
En az iki veya üç cüz Kur’ân’ı her gün okuyorum elhamdülillâh.
* Yeni Asya’yı da okuyormuşsunuz, doğru mu?
Evet. Yeni Asya’yı her gün firesiz okuyorum.
* Yeni Asya’nın en çok hangi bölümlerini seviyorsunuz ve okuyorsunuz?
En çok Lâhika sahifesindeki makaleleri okurum.
* Neden Yeni Asya’yı okuyorsunuz? Neyi hoşunuza gidiyor?
Bir defa Üstadı kaçırmak istemiyorum. Lâhika sayfasını hiç kaçırmıyorum. Çünkü o sahifede Üstadımı görüyorum.
* Sağlıklı olan gençlere Yeni Asya hakkında tavsiyeniz nedir?
Çok tavsiyem var, ama şu anda hepsini aklıma getiremiyorum.
* Kaç seneden beri Yeni Asya’yı okuyorsunuz?
Evlendiğim günden beri, kırk yıldır. 1970 yılından beri. Hiç bırakmadan okuyorum.
* Hanımlar, Kocaelili hanımlar da sizin gibi her gün Yeni Asya’yı okuyabiliyorlar mı?
Tahmin etmiyorum. Zannetmiyorum.
* Neden? Vakit mi bulamıyorlar? Beyleri mi müsaade etmiyor? Beyler onlara evde yardım mı etmiyorlar?
Her halde. Fırsat bulamıyorlar zannederim. İşler var, televizyon programları var!
* Ama siz fırsat bulmuşsunuz. Bunu nasıl başardınız?
(Beyi Hamza Beyi işaret ediyor.) Bu benim beyim bana çok şefkatli davranıp beni bu konuda teşvik etti ve devam ettik. Allah ondan ebeden razı olsun.
* Size hizmette eşinizin ve çocuklarınızın bir kusurları var mı?
Hizmette asla kusur yok. Allah hepsinden razı olsun.
* Kaç çocuk, kaç torun var?
Üç çocuk, iki torun var.
* Peki, kızlar evli sizin evinizden ayrı yaşıyorlar. Bu durumda onların size olan hizmetlerinde bir aksama var mı?
Hayır, asla yok.
* Bu duruma damatlar ne diyor? Onlar için de zor olması lâzım. Kızlar devamlı sizinle meşgul?
Damatlarım kızlarımdan daha iyi bu durumda bana ilgi ve alâka gösteriyorlar. Damatlarım iyi olmasa, kızlarım iyi olmazdı. Allah hepsinden razı olsun. Hepsi her şeyi mükemmel şekilde yapıyorlar.
* Eşi olarak sizi de tanıyalım ve duygularınızı alalım.
Ben Hamza Demirtaş. Eşim yirmi beş seneden beri hasta ve son on dört seneden beri konuşmadan başka hiçbir bedeni fonksiyonu olmadan bu halde uzanır bir şekilde devamlı yatakta. Onun bu haline ne onun ne de benim bir itirazımız olmadı Allah’a şükür. Ben inanıyorum ki onun Cennette yeri hazır. Ümidimiz o. İnşaallah eşimin cennette köşkü olacak. Her köşkte bir bekçisi olacak. Bizi de orada Cenâb-ı Hak ona bekçi yapacak. Biz de bekçilik görevimizi yapacağız. (Remziye Hanım gülerek: “Ben de onların paçalarına takılacağım.” diyor.)
* En fazla duâ kime gidiyor?
Gülerek Hamza Ağabeyi işaret ediyor ve “Elbette ki buna” diyor.
«««
Bu arada Remziye Hanımın iki kızı da yanındaydı. Büyük kızı Remziye ve küçüğü Güzide annelerinin ve babalarının bu durumlarından hiç şikâyetçi olmadığını ve böyle fedakâr bir aileye sahip olmakla iftihar ettiklerini ve son derece mutlu olduklarını büyük bir mutlulukla ifade ettiler. Ebeveynlerindeki bu tevekkül ve teslimiyetin onları ahirette Hz. Peygambere (asm) komşu eyleyeceğine inandıklarını söylüyorlar. Bize öyle geliyor ki, onların çok büyük bir hazineleri var. Biz eminiz ikisi de Peygamber Efendimize (asm) komşu olacaklardır inşaallah. Çünkü bu olağanüstü hale rağmen bu hallerden hiçbir zaman şikâyetçi olmadılar. “Babamız on dört seneden beri hiç ‘gıkını’ çıkarmadan annemizin hizmetini görüyor. Böyle bir anne babaya sahip olduğumuz için çok mutlu evlâtlarız biz” diyorlar.
İşte ibretle dolu bir vakıa ve manzara!
Dünya bu! Bir tarafta hayata sadece nefesiyle ve imanıyla tutunup, ailesinin fedakâr yardımlarıyla devam eden, bütün vücudunun fonksiyonlarını kaybettiği halde ümidini kaybetmeyip, dâvâsının naşir-i efkârını hiç bırakmayan ve bırakmayacak olan her türlü takdire lâyık bir hanımefendi ve aile efradı… Diğer tarafta ise, Müslümanlığa da, İslâmiyet’e de, medenî ve ahlâkî ölçülere de sığmayacak sığlıkta, Yeni Asya’da yetişip, yıllarca omuz omuza birlikte olduğu halde şu anda Yeni Asya “şahs-ı manevisinden” kopup giden eski dostlardan çeşitli medya platformlarında üzülerek ve ibretle seyrettiğimiz Yeni Asya ve cemaatine yapılan saldırı ve karalamalar! Biz onların bu hallerine sadece acıyoruz. Risale-i Nurdan ve Üstadımızdan aldığımız terbiye ile onların seviyesine düşmeyerek, saptırma, karartma, husûmet ve kini ne onlara, ne başkalarına beslemiyoruz. Buna tenezzül de etmiyoruz. Gerek de duymuyoruz. Başta bu eski dostlarımız olmak üzere hepimiz herkes bunu böyle görüp bilsin ki, böyle milyonda bir çıkan fedakâr ve bahtiyar Yeni Asya okuyucuları olduğu müddetçe bu bayrak inmeyecek ve bu meşale sönmeyecektir.
Aksine bize bulaştırılmaya çalışılan haksızlık ve kirliklerin hiçbir zaman muhatabı olmadığımız için, dâvâmıza, cemaatimize, gazetemize ve yayınlarımıza sahip olma aşk ve şevki artarak devam edecektir inşaallah. Böyle haksız ve isnatsız saldırı ve insaf dışı planlar Üstadımızın tabiriyle üzerimizdeki “gubarı”, yani tozları silkeleyecek ve bu vesileyle gerçek Yeni Asyacı olanlar saykallanacaktır (cilâlanacaktır).
Berhudar ol Remziye Ablacığım! Ağzına, diline, ruhuna, kalbine, imanına sağlık. Şunu bil ki: Cansız gibi görünen o nazik ve şefkat, ümit, sadakat dolu mübarek bedenin; “Canlıyım, hayattayım!” diyen nice gafil ve nankörden daha sağlam ve zinde. Ahde vefalı ve dürüst, daha saydam ve berrak. Mert, sadakatli, dik ve sarsılmaz duruşun Yeni Asya ruhunu ve aslını takip eden ve sahip çıkanlar başta olmak üzere dost ve muhalif, düşman ve kindar olanlara en büyük cevap ve duruştur. 
Senin bu asaletli duruşun ve tavrın; bir sarsıntıyla, ufak bir esintiyle, ne idiği yıllardan beri belli ve müseccel olan “Siyasal İslâmın” cazibedar, taraftar propaganda ve aldatıcı icraatlarına, boş ve hamaset nutuklarına aldanarak veya rüzgârına kapılarak, dünyevî siyaset ve menfaat için, hislerinin esiri olup gazetesini bırakan, onu terk edenlere ibret ve ders olur inşallah.
Bu “milyonda bir”in milyarlar ve milyonlara değer ibret tablosudur. Bu tür örnek tabloların artarak devam edeceği ümit ve temennisiyle…

Okunma Sayısı: 1262
YASAL UYARI: Sitemizde yayınlanan haber ve yazıların tüm hakları Yeni Asya Gazetesi'ne aittir. Hiçbir haber veya yazının tamamı, kaynak gösterilse dahi özel izin alınmadan kullanılamaz. Ancak alıntılanan haber veya yazının bir bölümü, alıntılanan haber veya yazıya aktif link verilerek kullanılabilir.

Yorumlar

(*)

(*)

(*)

Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış, Türkçe karakter kullanılmayan ve tamamı büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır. İstendiğinde yasal kurumlara verilebilmesi için IP adresiniz kaydedilmektedir.
  • ismail doğruer

    22.8.2014 12:16:00

    Remziye hanıma kapari tavsiye ediyorum. 04.06.2014 tarihli Yeni Asya nın Aile ve Sağlık köşesinde bilgi var. Allah hayırlı şifa versin.

(*)

Namaz Vakitleri

  • İmsak

  • Güneş

  • Öğle

  • İkindi

  • Akşam

  • Yatsı