"Ümitvar olunuz, şu istikbal inkılâbı içinde en yüksek gür sada İslâm'ın sadası olacaktır."

Piyasalar

Hukuk devleti yara aldı

Nimet DEMİR
19 Şubat 2014, Çarşamba
Yüzyıllık yasaları oldubittiye getirmek öldürücü bir günahtır. (Nikos Kazancakis)

17 Aralık’ta gerçekleştirilen operasyon sonrası ülkenin içine girdiği kavga ortamı malûm. Hükümet, yargı eliyle başlatılan soruşturmalar dolayısıyla, yargıyı gerçek bir tehdit olarak algılamaya başlamış ve yargıya dizayn verecek bir dizi kanunî değişiklikler gerçekleştirmiş bulunmaktadır. Soruşturmalarda vali ve emniyet müdürüne yetki tanıyan düzenlemeden sonra, en son Hâkimler ve Savcılar Yüksek Kurulunu Adalet Bakanlığının güdümüne sokan bir düzenlemeyle karşı karşıyayız. Bu şekildeki düzenlemeler yüzyılların tecrübesiyle oluşmuş en temel kuramlardan olan kuvvetler ayrılığı ve hukuk devleti ilkelerine açıkça aykırılık teşkil etmektedir.

HUKUK DEVLETİ
Esasen kuvvetler ayrılığı ve hukuk devleti birbirini tamamlayan, iç içe girmiş kavramlardır. G. Köbler, hukuk devletinin şekli ve maddî unsurlarının olduğunu belirtir. G. Köbler’e göre hukuk devletinin şekli unsurları, devletin hukuk ve kanuna bağlanıp, sınırlandırılmasının yanı sıra, devlet tasarruflarının bağımsız mahkemelerce denetleniyor olmasıdır, maddî unsuru ise, kamu gücünün “adaleti” icra etme yükümlülüğü altında bulunmasıdır.

DÜZENLEMELER HUKUK DEVLETİNE AYKIRIDIR
Bu yaklaşım bize hukuk devletinin şeklî unsurlarının iki noktada toplandığını göstermektedir. Birincisi; devletin hukuk ile sınırlanması, ikincisi; bağımsız mahkemelerce denetlenmesidir. Bağımsız mahkeme ancak kuvvetler ayrılığıyla, yani yargının yasama ve yürütmeden ayrı olmasıyla mümkündür. Hükümet, yargının eli ve ayağı konumunda olan adlî kolluğu, soruşturma işlevinde, vali ve emniyet müdürüne hesap verir konuma getirmekle, keza HSYK’yı Adalet Bakanının güdümüne sokmakla, kuvvetler ayrılığı prensibine, dolayısıyla yargı bağımsızlığına büyük bir darbe vurmuştur. Dikkat edilirse hukuk devletinin aslî unsuru olan adaletten hiç bahsetmedik bile. Bugün itibariyle söz konusu düzenlemeler dolayısıyla hukuk devletinden şeklî unsurları ile dahi bahsedilemez hale gelinmiştir. 

BİRAZ DAHA YANLIŞA DEVAM
Esasen yapılanın yanlış olduğu, hukuk devleti ve kuvvetler ayrılığı ilkesine aykırı bulunduğu, düzenlemeyi yapan ve pek çok hukukçusu olan hükümetçe bilinmiyor mu? Elbette biliniyor. Ancak ülkemizde iktidar olan her kesimce, iktidarın nimetlerinden faydalanmak için yaygın olan bir yaklaşım var. Bu “doğru olanı yapmadan önce, biraz daha yanlış yapmaya devam edelim” şeklindeki anlayıştır. Maalesef bu yaklaşım gerçek mânâda demokrasiyi gerçekleştirmenin engeli olarak uzun bir süredir karşımıza çıkmaktadır.

HÜLÂSA
HSYK’nın yapısı ve adlî kollukta yapılan değişikliklerin hukuk devleti ve kuvvetler ayrılığı ilkeleriyle bağdaşmadığı aşikârdır. Bunu hukuk felsefesi açısından tartışmak bile abesle iştigal olur. Dileğim HSYK ile ilgili Meclisten geçen değişikliğin Sayın Cumhurbaşkanınca geri çevrilmesidir.

 
Nimet Demir
 
[email protected]
Okunma Sayısı: 4038
YASAL UYARI: Sitemizde yayınlanan haber ve yazıların tüm hakları Yeni Asya Gazetesi'ne aittir. Hiçbir haber veya yazının tamamı, kaynak gösterilse dahi özel izin alınmadan kullanılamaz. Ancak alıntılanan haber veya yazının bir bölümü, alıntılanan haber veya yazıya aktif link verilerek kullanılabilir.

Yorumlar

(*)

(*)

(*)

Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış, Türkçe karakter kullanılmayan ve tamamı büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır. İstendiğinde yasal kurumlara verilebilmesi için IP adresiniz kaydedilmektedir.
  • mnuri

    19.2.2014 12:13:00

    yazara katılmıyorum mazide 60 anayasasının en büyük riski diye gösterilen kuvvetler ayrılığı savunulamaz

  • seyfeddin kamil d.

    19.2.2014 12:05:00

    Bu hançeri kim sapladı hukukun kalbine? Dindar siyasetçiler değil mi? Neden yapıldı bu iş? Çünkü RTE’nın dediğine göre TÜRGEV üzerinden benim üzerime gelecekler korkusundan. İşte böyle bir buz dağı gelir hiç batmaz zannettiğin titaniği okyanusun dibine boylatır geçer gider. Uyanıklar kendini kurtarır, boğulanlar, ’yolsuzluk var ama oyumu yine de akp’ye vereceğim’ diyenler olur.

(*)

Namaz Vakitleri

  • İmsak

  • Güneş

  • Öğle

  • İkindi

  • Akşam

  • Yatsı