"Ümitvar olunuz, şu istikbal inkılâbı içinde en yüksek gür sada İslâm'ın sadası olacaktır."

Piyasalar

Var olmaya açılan perde

Numan Asaf
22 Mart 2018, Perşembe
Her nefis ölümü tadıcıdır’ fehvasınca her canlı ölüme mahkûm.

Daha ötesinde ölüm hayattan daha gerçek bir olgu. Zira hayat hayat anlamının vuku bulmasından önce yoktu, olmayabilirdi de. Ama hayat varsa ölüm kesin olacaktır. Bu yönüyle ölümü ve hayatı yaratan O’dur, (Mülk, 2) ibaresinde ölüm kelimesi hayatın önüne mukaddem. Evet, ölüm, Efendimizin (asm) diliyle ölene kadar uyku halindeki insanların uykudan uyanışları. Mudakkik bir nazarla bakıldığında yeryüzünde meydana gelen ölümlerin yeni hayatların husûle gelmesine vesile olduğu kesin olarak görülecek. Meselâ kışın gelmesiyle yapraklarını döken boynunu büken ağaçların baharın gelmesiyle daha taze yapraklarıyla yeni hayatlara doğması gibi. Toprağa atılan bir tohumun şeklen çürümüş görünse de yeni sünbüllere başlangıç olması, meyve ve nebatatın tüketilmesi ile meydana gelen ölümleri yeni vücutlara sebep olması gibi. Diğer bir ifadeyle ölüm, yaygın anlayışa göre yok olma değil, sadece bir hal değişikliği. Öyle korkulacak ve kâbus haline getirilecek bir şey olmaktan ziyade özetle yeni bir yolculuk, eski dost ve ahbablarına kavuşma vesîlesi, dünya sıkıntılarından azâd olma, geçici dünya hayatından kalıcı aslî vatana dönüş ve imtihan karşılığı alacağı ücret mahalline varış. Ve bu yaklaşımlarıyla sevilesi, arzu edilesi, beklenesi bir gerçek. 

Bediüzzaman’ın ifadesiyle: ‘ ..sureten göründüğü gibi dehşetli değil. Ehl-i iman için ölüm, vazife-i hayat külfetinden bir terhistir; hem dünya meydanındaki imtihanda, talim ve talimat olan ubudiyetten bir paydostur; hem öteki âleme gitmiş yüzde doksandokuz ahbab ve akrabasına kavuşmak için bir vesiledir; hem hakikî vatanına ve ebedî makam-ı saadetine girmeye bir vasıtadır; hem zindan-ı dünyadan bostan-ı cinana bir dâvettir; hem Hâlık-ı Rahîminin fazlından, kendi hizmetine mukabil ahz-ı ücret etmeye bir nöbettir. Madem ölümün mahiyeti hakikat noktasında budur; ona dehşetli bakmak değil, bilâkis rahmet ve saadetin bir mukaddemesi nazarıyla bakmak gerektir. Hem ehlullahın bir kısmının ölümden korkmaları, ölümün dehşetinden değildir. Belki daha fazla hayır kazanacağım diye, vazife-i hayatın idamesinden kazanacakları hayrat içindir. Evet ehl-i iman için ölüm, rahmet kapısıdır. Ehl-i dalâlet için, zulümat-ı ebediye kuyusudur.

Okunma Sayısı: 2604
YASAL UYARI: Sitemizde yayınlanan haber ve yazıların tüm hakları Yeni Asya Gazetesi'ne aittir. Hiçbir haber veya yazının tamamı, kaynak gösterilse dahi özel izin alınmadan kullanılamaz. Ancak alıntılanan haber veya yazının bir bölümü, alıntılanan haber veya yazıya aktif link verilerek kullanılabilir.

Yorumlar

(*)

(*)

(*)

Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış, Türkçe karakter kullanılmayan ve tamamı büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır. İstendiğinde yasal kurumlara verilebilmesi için IP adresiniz kaydedilmektedir.
    (*)

    Namaz Vakitleri

    • İmsak

    • Güneş

    • Öğle

    • İkindi

    • Akşam

    • Yatsı