"Ümitvar olunuz, şu istikbal inkılâbı içinde en yüksek gür sada İslâm'ın sadası olacaktır."

Piyasalar

Bir acip zaman, ahirzaman

Ömer Alan
03 Kasım 2018, Cumartesi 01:02
Risale-i Nur’da ahirzaman için “bu acib zaman, bu acib asır” gibi ifadeler sıkça kullanılır. Oysa ahirzaman bilindiği üzere zaten fitneli, dehşetli, çekinilen bir zaman değil midir? Acayip olan şey nedir?

Bediüzzaman “onlar seve seve dünya hayatını ahirete tercih ederler” âyetini tefsir ederken âyetin ifade ettiği mana karşısında “ben bundan çok hayret ediyordum” diyerek hayretini gizleyememiştir.

Esasen ifade şaşılmayacak gibi değildir çünkü “seve seve“ yani isteye isteye, bile bile, göz göre göre insan;

Elması elmas bildiği halde camı ona nasıl tercih eder?

Masumu mazlûmu bildiği halde zalimi ona nasıl tercih eder?

Hakkı hakikati bildiği halde batılı ona nasıl tercih eder?

Ahireti bildiği halde dünyayı ona nasıl tercih eder?

Üstad insanı hayrette bırakan bu duruma şöyle bir izah getirmiş: “Bu asırda hayatı insaniye, hususan hayat-ı içtimaiyesi öyle dehşetli, fakat cazibeli ve elim, meraklı bir vaziyet almış ki, insanın ulvî lâtifelerini ve kalp ve aklını, nefsi emaresinin arkasına düşürüp pervane gibi o fitne ateşlerine düşürttürüyor.”1

Hakikaten herkes her şeyle alâkadar bu zamanda. Herkes siyasetten anlar, herkes eğitimden anlar, herkes herşeyden anlar, hatta enaniyeti öyle okşar ki insanı bazende narsistce davranır ve kendisini dünyanın merkezine koyar. Hemen herkes bir “izm”li cereyana kapılır veya kaptırır kendini. Sefahat ile de ibadetsiz susturamadığı çığlığa kulak tıkar.

Ne yazık ki insan bu zamanda cazibedar sefih zevklere, hislerini ve ulvî lâtifelerini; cazibedar “izm”lere ise aklını feda eder. Bu durumda artık her türlü yozlaşma mümkündür. Zalimi de destekler, zulme de rıza gösterir, camı da elmasa tercih eder.

Madem bu acip zaman ahirzaman, madem dehşetli fitnelere “seve seve” gidebiliyor insan, o halde zamanı iyi okuyan, müceddid-i ahirzaman, Bediüzzaman’a kulak vermeli insan:

“Bu acip asrın ,bu acib hastalığına ve dehşetli marazına karşı Kur’ân-ı Mu’cizül-Beyan’ın tiryakmisal ilâçlarının naşiri olan Risale-i Nur dayanabilir; ve onun metin, sarsılmaz, sebatkâr, halis, sadık, fedakâr şakirdleri mukavemet edebilir. Öyle ise, her şeyden evvel onun dairesine girilmeli. Sadâkatle, tam metanetle ve ciddî ihlâs ve tam itimadla ona yapışmak lâzım ki; o acib hastalığın tesirinden kurtulsun”1

Dipnot:

1- Kastomonu Lahikası, s. 137,

Okunma Sayısı: 3611
YASAL UYARI: Sitemizde yayınlanan haber ve yazıların tüm hakları Yeni Asya Gazetesi'ne aittir. Hiçbir haber veya yazının tamamı, kaynak gösterilse dahi özel izin alınmadan kullanılamaz. Ancak alıntılanan haber veya yazının bir bölümü, alıntılanan haber veya yazıya aktif link verilerek kullanılabilir.

Yorumlar

(*)

(*)

(*)

Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış, Türkçe karakter kullanılmayan ve tamamı büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır. İstendiğinde yasal kurumlara verilebilmesi için IP adresiniz kaydedilmektedir.
    (*)

    Namaz Vakitleri

    • İmsak

    • Güneş

    • Öğle

    • İkindi

    • Akşam

    • Yatsı