"Ümitvar olunuz, şu istikbal inkılâbı içinde en yüksek gür sada İslâm'ın sadası olacaktır."

Piyasalar

Bu siyasetin kıblesi yok

Ömer Faruk ÖZAYDIN
11 Haziran 2017, Pazar
Kırmızı çizgisi olmayan, omurgasız ve duraksız bir siyasetin renk değiştirmesiyle, seçmenini de şaşı etmiş ve hiçbir şey olmamış gibi her algıyı onaylayan, ilkesiz bir tünelden geçiyoruz.

Devlette devamlılık esastır. Hükûmetler gelip geçici olup; aslolan milletin bekası ve Devlet olabilmenin nizamı içinde komşuları ile barış, diğer devletlerle de uyum içinde çalışabilmektir. 

Hükûmetlere düşen Devlet geleneklerine ve vakarına halel getirmeden, ülke menfaatlerini ve mazlûm milletler hukukunu kollayan bir siyaset yapmaktır. 

Yoksa Napolyon, ittihatçılar veya neo-osmanlıcılar gibi maceraperest liderlerin memleketi sıkıntıya ve belâlara sürükleyecek siyasetleri gütmek, Devlet adamlığına ve geleneklerine sığışmaz. 

İslâm birliği teşkilâtı eski genel sekreteri Ekmeleddin ihsanoğlu, Rahmetli Süleyman Demirel’in bir anekdotunu aktarmıştı; “iki Arap devleti arasında birine taraf olursanız ikisinide kaybedersiniz.”

İşte Devlet adamlığı ve dış politika basireti..

DÜN DÜNDÜR 

Yine, Rahmetli Demirel’in bir hikmete binaen söylediği bu söze, bu gün rahmet okutacak derecede ve memleketin kaderiyle oynanan ve düzenini alt üst eden, her gün farklı bir siyasetle bırakın taşları, Süleyman Şah Türbesi gibi mezarlar bile yerinden oynatıldı. . 

DOSYA KABARIK

Sadece bir kaçı..

l 30 Kasım 2002’de 8 ilde uygulanan;  “OHAL kalktı, baskılar bitti artık köyümde özgürce dolaşıyorum. Onlar konuşur Akp yapar” seçim reklâmıyla övündükleri OHAL; 15 Temmuz sonrası (her seferinde tekrar darbe geliyor) bahaneleriyle uzatıldıkça uzayan bir diziye döndü. 

l 2004’te başta Abdullah Gül olmak üzere Avrupa’ya çıkartma yapan Akp, müzakere sürecinin başlatılmasına kadar ileri seviyeye giden ve geçmişten o güne bir çok uyum yasaları çıkmasına rağmen AB macerası; hocalarının ve eski gömleklerinin gereği “AB Hıristiyan kulübüdür” diye ağırdan alınarak, 50 senelik emeklerin berheva edilmesiyle Avrupa’yı haçlı gösterip “aman bizi almasınlar” zemini hazırlandı ve kabadayılık yapmakla “istemüzük” sesleri yükseltildi. 

Yırtınıp durduğumuz -bu oy devşirmedir- dememizden henüz bir ay geçmeden referandum sonrası; 

“Seçimler geride kaldı, AB ile yeni bir takvimde anlaştık” deniliverdi.

l Suriye ile kardeş ilişkilerde olup sonradan muhaliflere silâh gönderme iddialarında; ”yapmayın, kardeşi kardeşe vurdurmayın” dememize rağmen (haftaya Şam’da Cum’a namazı kılacağız hayalinden seneler geçti) yakılan, yıkılan şehirler, 9 milyon mürteci ve ölen, yüzbinlerce yetim, dul ve öksüz Müslüman..

Şimdi de Shangay Beşlisi adı altında Suriye ile aynı Pakt’a bulunmak ve çeşitli entrikalar ve örgütleri kimin beslediği satranç oyunlarına, Mehmetçiğin o batakta olması da cabası..

l Bir camiayi baş tacı edip, onun kanaat önderinden icazet almaya, el etek öpmelere kadar yüceltip bir karede görünme yarışı içinde, oraya gönül vermiş insanlarla beraber yürüyüp, sonradan..

“Aldatıldık” denilerek bir camiayı terörist ilân etmek ve mensuplarını esnaf-manav, doktor-polis, lohusa-hamile, bebek-yaşlı demeden OHAL ve KHK’larla zindanlarda tutmak. .

l Mavi Marmara çıkartmasında “kime danışıldı” diyenlere yapmadıklarını bırakmayıp ajan, Yahudi söylemleri ve ‘Önümüzdeki ay Gazze’deyim’ beyanı üzerinden beş yıl geçince bu defa “Giderken bana mı sordunuz?” diyerek, mağdurlar ortada bırakılırken, boşa ölen onca insan, söz verilen diyet ve meçhul olan Özrün akıbeti. 

Bu gün ise mağdurlar, hakkını bile arayamayacak noktaya geldi ki, ölen kesesinden gitti.

l Rus uçağının sınırlarımız ihlâl edildiği gerekçesiyle düşürülmesinden sonra yapılan kabadayılık ve akabinde özür dilemeler ve ödenen bedel.. Bu gün ise aynı Pakt’ta. 

l 15 Temmuz’un suç delili sayılan Bylock yüzünden onbinlerce insan içerde tutulurken, bazı mahkemelerin; “Bylock tek başına suç delili olamaz” diyen hâkimlerin sürülmesi..

l Oslo görüşmeleri, Dolmabahçe mutabakatı, dağdan inenleri halayla karşılama ve İmralı ile resmî görüşmeler..

“Çözüm süreci başladı anaların gözyaşı dindi. Onlar konuşur Akp yapar.” reklâmından (7 Haziran seçiminden) sonra masanın devrilmesi sonucu akan göz yaşlarının sel olması ve yüzlerce şehit.

Şimdi ise “o” partiye oy verenler  terörist ilân edildi ki, yarının ne olacağını kestirmek kehanet ister..  

..demiştik ki, Qatar krizi..

Şimdilik pusula oraya döndü.

Sahi Kıble ne yana usta..

Okunma Sayısı: 4113
YASAL UYARI: Sitemizde yayınlanan haber ve yazıların tüm hakları Yeni Asya Gazetesi'ne aittir. Hiçbir haber veya yazının tamamı, kaynak gösterilse dahi özel izin alınmadan kullanılamaz. Ancak alıntılanan haber veya yazının bir bölümü, alıntılanan haber veya yazıya aktif link verilerek kullanılabilir.

Yorumlar

(*)

(*)

(*)

Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış, Türkçe karakter kullanılmayan ve tamamı büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır. İstendiğinde yasal kurumlara verilebilmesi için IP adresiniz kaydedilmektedir.
  • Ömer faruk ÖZAYDIN

    11.6.2017 22:24:06

    Allah razı olsun.Abdurrahman bey dediğiniz gibi bir kısmına ancak zemin bulabildik. Kemal bey'in sorusu ise başlıbaşına bir yazı mevzuyu. Elbetteki siyaseti biz yönetmiyoruz. Müteharrik-i bizzât değiliz

  • Abdurrahman KOÇAK

    11.6.2017 19:30:25

    Teşekkürler sayın Ömer Faruk Özaydın...Merhum Demirel bir siyasi deha idi.Rahmetle anıyorum...Allah Rahmet eylesin... Sadece azıcık bir kısmını özetlemişsiniz...Daha bunlar gibi neler neler var....Komşularla sıfır sorun gibi...Değerli yanlızlık gibi..Hayırlı Ramazanlar..

  • Bilgin Alpay

    11.6.2017 15:57:20

    Ustam Pusula Dibi gosteriyor

  • kemal

    11.6.2017 15:20:34

    vahim halimizi ifade eden en güzel yazılardan biri olmuş elinize sağlık.Tek soru: Yaşadıklarımız hayatın doğal akışı mı yoksa büyük bir senaryo mu? Bu soruya cevap vermeden içinden çıkmak imkansız

(*)

Namaz Vakitleri

  • İmsak

  • Güneş

  • Öğle

  • İkindi

  • Akşam

  • Yatsı