"Ümitvar olunuz, şu istikbal inkılâbı içinde en yüksek gür sada İslâm'ın sadası olacaktır."

Piyasalar

Destan “yazan”lar

Ömer Faruk ÖZAYDIN
18 Eylül 2016, Pazar
Hatırlayanlarımız vardır belki. Haberleşmenin çok sınırlı olduğu çocukluk zamanlarımızda; boyunlarında teyp, çarşı-pazar, köy-kasaba dolaşan destan satıcıları vardı.

Bir depremde ölenlerin ardında bıraktıkları yetimleri, evsiz barksız kalan insanların dramlarını ya da suda boğulan bir gelinin hikâyesini yetimane hüzünlerle, hem o hikâyeyi banttan dinletir, hem de beyitler halinde saman kâğıtlara basılı olarak satarlardı. Millet de etraflarına toplanır, o hikâyeyi yaşarcasına dinlerdi.

15 Temmuz’dan sonra kuru gürültülere rağmen bir hüzün sessizliği var.

Darbe kalkışmasının üzerinden iki ay geçti, ortada aklı işhad edecek bir şey yok. Her darbe gibi bu da meçhullerde. Sadece yüzbinler mağdurların ağıtları içlerine gömülmüş, kaderin adaleti teslimiyetindeler.

Sessiz feryatlar duyulmazdan, belki de Arşa ulaşan vakur gözyaşları görülmezden, nasırlaşan yüreklerin dumuruyla sağırlaşan, belki de duymak istenilmeyen vicdanların sesi siyasete kurban edilmiş, artarak giden zulümlerin kasveti var gerilerde kalan.

TOPLAMA KAMPLARI

28 Şubat’ta başörtü yasağına ve dindarlara yapılan baskılara karşı bir direnç vardı. Medya ikiye bölünmüş, her zaman olduğu gibi darbe şakşakçısı bir kısım medya başörtüsü zulmünü derinleştiriyor, Yeni Asya gibi birkaç demokrat gazete de hukuksuzlukla mücadele ediyordu korkusuzca. 

Şimdinin mağdurları sanki vatanı satmış, güya bir utanç varmış gibi kanlı gözyaşlarını içlerine akıtıyorlar. Daha iddianame hazır değilken iki aydır kapalı spor salonlarında tutulan onbinlerce memur-öğretmen-bürokrat.

İşin kötüsü CB’nın ifadesiyle at izi it izine karışmış, çok AKP’li yöneticinin de aralarında bulunduğu, jurnallerin ve korkuların devam ettiği bu travmaları bir zaman sonra daha net görebileceğiz. 

250 bin kıyımdan söz ediliyor. Suçlu mu masum mu, akıbetleri nedir, kimse bilmiyor. Elbette ki devlet suçluyu yargılayıp cezasını hakkıyla vermeli. Ancak OHAL çerçevesinde ve KHK düzenlemesinde su-i istimallerin olduğu hükümet yetkililerince de dile getiriliyor. 

Dileriz, bir an evvel suçlular yakalanır, suça iştirak etmemişlerin hakları geri verilir ve hükümet de bu ithamlardan kurtulmuş olur.

Göz gözü görmeyen bu toz-duman içinde işinden, aşından, yurdundan olan, dağılmış ailelerin ileride yaşanacak facialarına şahit olmayız inşaallah. 

Çernobil faciasında seneler sonra sakat ve hastaların ortaya çıkması gibi, bu depremlerin artçı sarsıntıları bir müddet sonra ortaya çıkacaktır. 

Bir görüşü müdafaa etmek başka bir şey, eski hatalardan dolayı yapılan zulümlere oh olsun demek başka bir şey. Haksızlığa karşı çıkmak, illa ucu bize değince mi?

Eski zaman olsaydı böyle acı hikâyeleri yazan destan satıcıları ortaya çıkar, bizler de dramlarını mı okurduk acaba?

Okunma Sayısı: 2204
YASAL UYARI: Sitemizde yayınlanan haber ve yazıların tüm hakları Yeni Asya Gazetesi'ne aittir. Hiçbir haber veya yazının tamamı, kaynak gösterilse dahi özel izin alınmadan kullanılamaz. Ancak alıntılanan haber veya yazının bir bölümü, alıntılanan haber veya yazıya aktif link verilerek kullanılabilir.

Yorumlar

(*)

(*)

(*)

Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış, Türkçe karakter kullanılmayan ve tamamı büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır. İstendiğinde yasal kurumlara verilebilmesi için IP adresiniz kaydedilmektedir.
    (*)

    Namaz Vakitleri

    • İmsak

    • Güneş

    • Öğle

    • İkindi

    • Akşam

    • Yatsı