"Ümitvar olunuz, şu istikbal inkılâbı içinde en yüksek gür sada İslâm'ın sadası olacaktır."

Piyasalar

Kurban ve insan

Ömer Faruk ÖZAYDIN
11 Eylül 2016, Pazar
İnsanlık tarihi boyunca Allah’a yaklaşmak adına kurban kesmek, adamak hep varolagelmiştir.

124 bin peygamberin rehberliğinde; ilim, irfan, san’at ve marifet insanlık tarihine hediye edildiğinden, bu gün bâtıl dinlerde bile var olan güzel hasletler; peygamberlerden tevarüs edildiği mülâhâzasıyla bozulan dinlerin bile tortuları, oradan kaldığı müşahede edilmiştir.

Demek ki kurban; maldan ve candan geçme ile Yaratıcıya yaklaşma meylinin bir göstergesi olarak kabul edilmiştir ki, ilk kurbanın da Habil’in olduğu rivayet edilmektedir.

Habil ile Kabil’in bir meselede, anlaşamamasından dolayı Hz. Âdem’in hakemliğine müracaatları neticesinde; herkes sevdiği bir şeyi, Allah’a kurban olarak bir dağa bırakmaları istendi. Kabil ziraatçiydi. Allah’ın yemeğe ihtiyacı yok diye çürük mallardan, Habil de hayvancılık ile uğraştığından en güzel Koç’u bir dağa bıraktılar. Habil’in kurbanı kabul gördü ve göğe çekildi. Çürük yiyecekler ise yerinde duruyordu.

İşte tam burada Kevser Sûresi ki, kurban ve ebter kelâmını tedâyi ettirdi.

“Muhakkak ki Biz, sana Kevser’i verdik. O halde Rabbin için namaz kıl ve kurban kes. Muhakkak ki sana (nesli kesik diye) buğzeden, o kendisi ebterdir (soyu kesiktir).

Malûmunuz çocuğu olmayan Hz. İbrahim, Rabbine niyazda bulunur ve bir evlâd ister. Vermesi mukabilinde onu kurban edeceğini vadeder. 

Vaad unutulunca Cenâb-ı Hak hatırlatır. Büyük imtihan günü gelmiştir. Netice-i kelâm: Hz. İbrahim, hem Hz. İsmail, hem Hâcer validemiz melekler nezdinde, Hz. Cibril’in “Allahü Ekber Allahü Ekber,” Hz İbrahim’in “La İlahe İllallahu Vallahu Ekber,” Hz. İsmail’in “Allahu Ekber Velillahil Hamd” mukabelesiyle o büyük imtihanı kazanırlar.

O gelen koç, ilk kurban olarak göğe çekilen Habil’in Koç’u olduğu rivayet edilir.

Cenâb-ı erhamürrahimin Hz. İsmail’i Hz. İbrahim’e ve bütün insanlığa bağışlamıştır ki, kâinatın efendisi (asm) bu mübarek nesildendir.

Bu vesileyle Kurban Bayramı bütün mü’minlere hedaya-yı Rahmânîdir.

Keza Muhammedî Arabî (asm) erkek çocuklarının bir hikmete binaen yaşamaması, müşriklerin ebter (soyu kesik) demesine sebep olmuştu. Halbuki onların soyu kesikti ve Ehl-i Beyt, Hz. Fatıma’nın soyundan geliyordu. İşin ilginç yanı âhir zamanda yine bu “ebter” meselesi gündeme gelecek ve Bediüzzaman bunu “sırr-ı inna a’tayna” da işaretlerle izah edecekti.

Yine Şefkat Peygamberinin (asm) çocuk dünyaya geldiğinde akika kurbanı kesilmesini tavsiye etmesi beden ve kurban arasındaki münasebeti akla getiriyor.

Kurban, Allah’a yaklaşmak demektir ki akrebiyetten ileri gelir. Kesmek ise “zebh” kelimesinin karşılığıdır. Lûgat manası itibariyle değil, Istılâh manasıyla bakmak gerektir. Belki fedâ etmek, mülkten geçmek manalarını iktiza eder. Yoksa Ehad ve Samed olan Rabbimizin (haşa)

hiçbir şeye ihtiyacı yoktur ve her şey O’na muhtaçtır.

KURBAN, HAC, ARAFAT

Bayram denilince bütün memleket, hatta dünya bir köyün sıcaklığında şehrâyine dönüyor.

Kurbanın illetine baktığımızda en mühimi, İslâm’da ki muavenet vechesidir. Sosyal dayanışmanın en kesif yaşandığı günlerden biridir. Şimdi artık memleket sınırlarını aşmış, ta Afrika derinliklerine kadar mü’minlerin imdadına koşuluyor. Tâ Avrupa’dan ABD’den dünyanın her yerinden evvelâ o kardeşlerimiz nazara alınıyor, böylelikle ittihad-ı İslâm bir cihetle hayata geçiyor. 

Bu gün de Arefe Günü olması hasebiyle:

“Hac Arafattır” Hadîsi mucibince dünyanın her yerinden gelen mü’minler; mahşerin bir provası olarak bir dağın (Arafat) etrafında toplanıyor ki, orda bütün esbaptan sıyrılmış, eller semada hep bir ağızdan, Mevlâ’ya yakarışlarda “Lebbeyk Allahümme Lebbeyk” diyor.. Ve bir nevi Müslümanların kongresi hükmündeki ‘Hac’cı idrak ederken orada bütün hacılar, Hatem-ül Enbiya’nın (asm) Veda Hutbesi’ndeki dâvetine sadakte ve bil hakkî natakte diyor. Evet doğru söyledin ve Hak’ söyledin.

Şahiden ve mübeşşira. Bu vesileyle bizde “Allahü Ekber, Allahü Ekber...” tekbirleri eşliğinde Kurban Bayramı’nızı tebrik ediyoruz.

Okunma Sayısı: 3763
YASAL UYARI: Sitemizde yayınlanan haber ve yazıların tüm hakları Yeni Asya Gazetesi'ne aittir. Hiçbir haber veya yazının tamamı, kaynak gösterilse dahi özel izin alınmadan kullanılamaz. Ancak alıntılanan haber veya yazının bir bölümü, alıntılanan haber veya yazıya aktif link verilerek kullanılabilir.

Yorumlar

(*)

(*)

(*)

Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış, Türkçe karakter kullanılmayan ve tamamı büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır. İstendiğinde yasal kurumlara verilebilmesi için IP adresiniz kaydedilmektedir.
    (*)

    Namaz Vakitleri

    • İmsak

    • Güneş

    • Öğle

    • İkindi

    • Akşam

    • Yatsı