"Ümitvar olunuz, şu istikbal inkılâbı içinde en yüksek gür sada İslâm'ın sadası olacaktır."

Piyasalar

Mehdi’yi (a.s) beklemek!

Ömer Faruk ÖZAYDIN
06 Ekim 2015, Salı
“Hem üç mes’ele var: Biri hayat, biri şeriat, biri imandır.” Hadisçe geleceği mujdelenen o hidayet ediciyi her asır aramış, ümmetin fesada düştüğü hengamlarda kurtarıcı beklemek, zamanımıza kadar varolagelmiştir.

Bilhassa âhirzamanda bu intizar, ızdırar derecesine yükselince de, neredeyse her cemaat kendi şeyhini ya da kanaat önderini mehdi ilan etmiştir.

Esasen âhir zaman hadisatına dair rivayetler, ya yanlış mânâ verilerek hurefevâri, âdeta muhal bir tarzda hayali bir kahramana dönmüş, ya da siyaset âleminde zannedilerek kendinden olan her siyasetçiye o mânânın elbisesi giydirilmiştir.

Sözün tam burasında “Zamanın Sesi’ne” kulak verirsek, “Hem üç mes’ele var: Biri hayat, biri şeriat, biri imandır. Hakikat noktasında en mühimmi ve en a’zamı, iman mes’elesidir. Fakat şimdiki umumun nazarında ve hal-i âlem ilcaatında en mühim mes’ele, hayat ve şeriat göründüğünden o zât şimdi olsa da, üç mes’eleyi birden umum rûy-i zeminde vaziyetlerini değiştirmek nev’-i beşerdeki cari olan âdetullaha muvafık gelmediğinden, her halde en a’zam mes’eleyi esas yapıp, öteki mes’eleleri esas yapmayacak” bu cümleden olarak;

Hayat ve şeriat umumun nazarında en evvel kabul görüldüğünden beklentiler de bu minvalde olmuştur. Bu bakışın yansımaları neticesinde, zirveden tabana anlayışı siyasal İslam’dan medet beklentisini doğurmuştur.

Bolşevizm ve kemailzmin bu asırda bir taun olarak intişar bulmasıyla, dini dünyadan tefrik ile sekülerizmin önü açılmış. Dinsiz bir rejimde siyasetin dinsizliğe âlet edilmesi, din’in siyasete âlet edilmesini netice verir. Kemâlizm-siyasal islam, Abdünnasir-Seyyid kutup ve ihvan-ı müslimin hareketini, İran mollalar devrimi gibi misalleri verebiliriz. Burdan hareketle, (her ne kadar radikalizmden beslenip paravan bile olsa)Hizbullah, Taliban, el kaide, bako -haram, ışid gibi örgütlerin bu anlayıştan nem’alanarak intişar ettiğini söyleyebiliriz. 

Öyle ki, bu paradigmadan ferdler ve cemaatler, yekdigerini İslam dışına atarak “fırka-ı Naciye’yi” kendilerine mal etmiş oldular.

Hâl böyle olunca islam adına kıyım, tekfir, münafıklık ve ötekileştirici ihtilaflara baktığımızda, günâhkarı öne çıkaran anlayışımız için, Hz. İsa’nın (a.s) recm edilmek üzere hakaret edilen bir kadına “günahsız olan ilk taşı atsın” hakikatı tokat gibi yüzümüzde patlamalı. 

Zira günahkâra değil günâha bakmak icab etmiyor muydu?

İmân olmadan şeriat hayata nasıl geçirilir, kim kime Hz.İsa (a.s) gibi, hangi selbet ve masumiyetle taş atabilir ki?..

Kaldı ki , “Umum ehl-i imanın bin seneden beri terâküm etmiş dalâletlerin hücumuna karşı imanları muhafaza” edilmediğinden “en a’zam mes’eleyi esas yapmak ötekileri esas yapmamak”, Bir başka deyişle iman hakikatlerini en evvel muhtaçlara ulaştırmak, delâlet-i mutlakadan kurtarmak, hayata geçirmeye zemin hazırlamak varken; siyaset âleminde mehdi beklemek, günü kurtarmak adına dünyevileşme arzusundan ileri gelmiş olmuyor mu?

Elhasıl: İman hakikatlarını aklın kabulünden, kalbin tasdikinden ve vicdanın tatbikinden geçirmeden, İslam’ın hayata geçmesini beklemek, temelsiz bir binaya çatı yapmaktan daha ma’kul değildir.

Okunma Sayısı: 2371
YASAL UYARI: Sitemizde yayınlanan haber ve yazıların tüm hakları Yeni Asya Gazetesi'ne aittir. Hiçbir haber veya yazının tamamı, kaynak gösterilse dahi özel izin alınmadan kullanılamaz. Ancak alıntılanan haber veya yazının bir bölümü, alıntılanan haber veya yazıya aktif link verilerek kullanılabilir.

Yorumlar

(*)

(*)

(*)

Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış, Türkçe karakter kullanılmayan ve tamamı büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır. İstendiğinde yasal kurumlara verilebilmesi için IP adresiniz kaydedilmektedir.
  • özgür

    6.10.2015 15:58:17

    siyaset canibinde böyle bir şahsın beklenmesinin Risale i Nur gibi hakikatlerden haberi olmayan insanlarda olması belki normal karşılanabilir ama yıllarca bu hakikatleri okumuş insanların şahıslardan meded umar hale gelmesi çok acip...

(*)

Namaz Vakitleri

  • İmsak

  • Güneş

  • Öğle

  • İkindi

  • Akşam

  • Yatsı