İlk yazımıza gelen yorumlar şevke medâr olurken, mes’uliyeti de beraberinde getirdi.
Zira, Yeni Asya’da yazmak-yazabilmek hakikaten mes’uliyetli bir iştir.
Dünyada sahibi okuyucusu olan belki tek gazete Yeni Asya’dır.
Buna bir misal olarak, takriben yirmibeş sene evvel gazetede tefrika olan bir resimli romanda; mevzu icabı “menhus ruh’un” silueti duvarda temessül etti diye, çokça şikâyet edildiği bilinir.
Hâl böyle olunca, kullandığınız dil, uslûp, edep ve Risale-i Nur kültürü okuyucu tarafından dikkatle takip edilip varsa bir yanlış hemen ikaz edilir.
Okuyucunun, Nur’lara olan vukûfiyeti ve Yeni Asya kültürü sizi ciddî teyakkuza sevk eder.
Kâinat kitabını ve onun tefsiri olan “Sözler’i” okuyanlar, hadiseleri bu zaviyeden görürler.
Gündemi meşgul etsin-etmesin, bir “sarı çiçek” nazarına iliştiği vakit, oradan tepeciğe, sahra ve ovalara, oradan dünya ve kâinata bir mektub-u samedanî olarak bakar ve okurlar... (Mana-yı harfi)
Bir tâvus kuşuna onbeş dakika nazarla belki yirmi Esma-i Hüsna’yı okurlar; Maşallah, Barekallah, Fetebarekallah diyerek kâinatın tesbihatına iştirak ederler.
Keza, siyasî-içtimaî bir hadiseyi, siyaset hesabına değil, belki İslâmiyet hesabına, dine ve imana gele(bile)cek kâr-zarar noktayı nazârından bakarlar. Siyasetin, dinsizliğe ve dinin siyasete alet edilmesine asla müsamâhaları yoktur.
Bu sebepledir ki, iki cenah da bu mübârek okur-yazar camiaya en azından uzaktırlar.
Yeri gelmişken ifade edelim: Yapılan istatistiklere göre Risale-i Nur, dünyada Kur’ân-ı Kerîm’den sonra en çok okunan kitaplar arasındadır.
Yine kitap okumak sıralamasında Türkiye, dünyanın gerisindeyken Nur Talebeleri, günde en az on sahife okuyarak bu sıralamayı yukarılara çekmiş ve Türkiye’nin de en çok okuyan kesimi olduğunu ehl-i dikkate göstermiştir .
İlâve olarak; bu mümtaz cemaatin gazetesini böyle müdakkikane okuması, okur-yazar oranının aşağı seviyelerde olduğu bir memlekette ne kadar kıymettar olduğu da takdire şâyandır.
Cenâb-ı Hak bizi nurlardan ve okumaktan (okuduğuyla amel etmekten) ayırmasın. Amin.