"Ümitvar olunuz, şu istikbal inkılâbı içinde en yüksek gür sada İslâm'ın sadası olacaktır."

Piyasalar

Paratoner olabilmek!

Ali Rıza AYDIN
01 Eylül 2016, Perşembe
Cenâb-ı Hak, halk ettiği hemen bütün mahlûkatı şefkat ve merhamet duygusuyla donatmış.

Kendi şefkat ve merhametinin bir tezahürü olan bu hâl, hayat içinde, gerek hayatın gerekse harekâtın muhafazası açısından son derece önemli. Yaratılmışların birini, diğerine, âdeta paratoner eylemiş.

Rabbimiz, yarattığı mahlûkâta şefkat ettiği; mahlûkât içinde analar, yavrularına; yavrular da, yavrularına kol kanat gerdiği gibi; insaf ve vicdan sahibi her insan, istisnasız, diğer hemcinslerinin zararını, fenalığını istemez, mümkün olduğunca ona kol kanat gerer.

Evde, bu konuyu tasavvur ederken çocuklarımın annesine; “Paratoner nedir” diye sordum. Cevabı, “Koruyucu kalkan” oldu.

“Evet” dedim, “netice itibariyle öyle”.

Bilirsiniz, paratoner, havadaki elektrik yükünü toprağa aktarmaya yarayan; kendisine gelen yıldırımı etkisiz hâle getiren bir iletken.  

Allahü Teâlânın kâinat vüsatindeki koruması neyse, maksat olarak, Habibinin (asm) ümmeti üzerine titremesi de odur. Resûlullah’ın (asm) ümmetine şefkati neyse, ümmetin de diğer mü’min kardeşine karşı taşıdığı merhamet duygusu da o olmalı.

Zira her seven, sevdiğine paratoner olmaktadır müteselsilen.

İnsan, ruhunun derinliklerinden gelen sevgi seliyle, değer verdiği bir kimsenin ayağına diken batmasını istemediği gibi, Cehennemde yanmasına da gönlü razı olmaz. Bilâkis, Cennet iskemlelerinde karşılıklı oturup, dünya hayatlarına dair hatıraları hoşça yâd etmek varken; Cehenneme idhal edecek duygu, düşünce ve davranışlarla sevgisini, sevdiğini; dolayısıyla kendisini, zararlı zayi eder mi?

Risale-i Nur’da ifade edildiği üzere; korkak bir tavuğun bile, İlâhî Kudretin ruhuna nakşettiği küçük bir şefkat duygusuyla, yavrusunu korumak uğruna itin üzerine atlaması,1 yavrusuna paratoner olma arzusu değil midir?

Hz. Ebu Bekir’in (ra), “Cehennemde vücudum büyüsün ki, ehli imana yer kalmasın”2 diye niyaz edişi; “Gözümde ne Cennet sevdâsı var, ne Cehennem korkusu”3 diyen Bediüzzaman’ın, “Birkaç adamın imânını kurtarmak için Cehenneme girmeye hazırım”4 feveranı, fedâkârlığın şâhikasına yükselmek ve diğergamlık değilse nedir? Dünya vüsatinde bir feragat örneği değilse nedir? Ümmete paratoner olmak değilse nedir?

Birbirimizi ateşe atmamak, nar-ı cahîmde yakmamak için korunmak; korunmak için de, korumak gerekiyor birbirimizi.

Bir dost bilirim, cânâ; tir tir titrer kıymet verdiğinin üstüne; aykırılığına, kabiliğine, mücrimliğine rağmen…

Öyle ya insan, insandır; melâike olmadığına göre kusurdan, kabahatten, yanlıştan hâlî olmuyor. Dostluk o ki, hemdem olmak o ki, kanat germek o ki; “omzumdaki akrebi” gösterip bana istikamet göstersin; paratoner olsun dostluğun hukuku, Hakk’ın hatırı için…

Dipnotlar:

1- Said Nursî, Mektubat, 45. 2- Şemseddin Sivsi, Cihar-ı Yar-ı Güzin, s. 25. 3- Said Nursî, Tarihçe-i Hayat, 544. 4- Sözler, 711.

Okunma Sayısı: 3026
YASAL UYARI: Sitemizde yayınlanan haber ve yazıların tüm hakları Yeni Asya Gazetesi'ne aittir. Hiçbir haber veya yazının tamamı, kaynak gösterilse dahi özel izin alınmadan kullanılamaz. Ancak alıntılanan haber veya yazının bir bölümü, alıntılanan haber veya yazıya aktif link verilerek kullanılabilir.

Yorumlar

(*)

(*)

(*)

Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış, Türkçe karakter kullanılmayan ve tamamı büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır. İstendiğinde yasal kurumlara verilebilmesi için IP adresiniz kaydedilmektedir.
    (*)

    Namaz Vakitleri

    • İmsak

    • Güneş

    • Öğle

    • İkindi

    • Akşam

    • Yatsı