Kaderin garip bir cilvesi ki; bazı insanlar vardır taliiyle doğar, yıldızı yüksek, işi rast gider, kimisi de yıldızı düşük, neye elini atsa elinde kalır, bahtsız, kara talihlidir.
Mustafa İsmet İnönü
Org. Genelkurmay Başkanı, Başbakan, CB, İstiklâl Madalyası sahibi, M. Kemal’in silâh arkadaşı, Lozan’ın mimarlarından, devlet ve siyaset adamı; “Millî şef”.
1. Reisin bütün icraatlarını, devrimlerini hayata geçiren, zulüm ve istibdadın tatbikatçısı, dindarlara kan kusturan, ancak talihi yaver gitmediğinden olsa gerek 28 Senelik istibdadın icracısı olduğu halde, asıl mimarı zannedildiğinden bütün taşlar ona atılır. 1. Reisin talihindendir ki (özellikle siyasal İslâmcılar) ona lâf gelmemesi için kasden, İsmet İnönü nazara verilir.
Mustafa Fevzi Çakmak
Millî Savunma Bakanı, Genelkurmay Başkanı, Kurtuluş Savaşı ve Millî Mücadele kahramanı, TBMM Başkanı ve CB gibi teklifleri “ordu siyasete karışmasın” diyerek reddeden, orgeneral olduğu halde bütün öncelikleri reise veren, dindar kimliğine rağmen yapılan bütün din dışı icraatlara da ses çıkarmayan, bu sebeple icracı olmamakla beraber yapılanların vebalinde olan Mareşal Fevzi Çakmak..
“Gayet muktedir ve dâhî ve faal ve gösterişi istemeyen ve şahsî olan şan ve şerefe ehemmiyet vermeyen bir sadrazam ve gayet cesur ve iktidarlı ve metin ve cevval ve şöhretperestliğe tenezzül etmeyen bir serasker bulur..” 1
Adnan Menderes
Dörtlü Takrir’le CHP’den ayrılıp Celâl Bayar ve arkadaşlarıyla Demokrat Partiyi kuran, “Yeter söz milletindir” diyerek eşedd-i zulüm altında inleyen Anadolu’ya bir Hızır (as) gibi yetişip, “İnşaallah bir sebep çıkar (Demokrat çıktı)” 2 diye Bediüzzaman’ın duâsı olan Menderes.
Vatan ve İslâmiyet kahramanı, 18 sene ezansız kalan Müslüman bir memlekette aslına çevirdiği ve Risale-i Nur’un serbestisine çalışıp Üstada dost olduğu biliniyor. Onun zamanında meydana gelen Ticanî hâdisesiyle 5816 sayılı kanunu çıkartmaya mecbur bırakılmış, çeşitli bahanelerle 27 Mayıs gibi dehşetli bir darbe yemiş ve iki demokrasi şehidiyle idam edilmiş, milletin sevgisini kazanmasına ve hâlâ hatırlandıkça ciğerler yakan talihsiz bir başbakan.
Süleyman Demirel
1960 darbesi ve idamları içine sindiremeyen millet, DP’in devamı “demirkırat” diyerek Süleyman Demirel’li AP’yi iktidara getirdiler.
Demirel, 1965-71 arası kalkınma yüzde 7-8 enflasyon yüzde 5-6 büyüme ile Türkiye’ye level atlattırdı. Barajlar, yollar, köprüler, hidro-elektrik santralleri, demir-çelik ve binlerce fabrikayla Türkiye’yi sanayi ülkesi haline getirmişti. Tarımda köylünün yüzü gülmüş, sulama projeleriyle toprak suya hasretini dindirmiş ve birileri bundan rahatsız olmuştu. Önce MNP’yi ve MHP’yi kurdurarak parti zayıflatılmış, 68 kuşağıyla, sağdan soldan vurmalarla 12 Mart’a getirmişlerdi memleketi.
Arap-İsrail savaşında Arap kardeşlerimizin yanında yer almış, ABD üslerini kapatmış, Ruslar’la anlaşarak İskenderun Demir-Çelik Fabrikası’nı açmış olması gibi gerekçelerle anarşi ve terör bahane edilerek 12 Eylül’ü yaptılar. Sonrasında AP’yi kapatırken, yeniden siyasî parti faaliyetlerine izin verildiğinde sevdası olan Büyük Türkiye Partisi kapatılmış, sonrasında kurulan DYP’nin ise seçime girmesine izin verilmedi.
Siyasî yasaklarla ömrünü tamamlatmak isteyen cuntacılara rağmen, gayretiyle tekrar siyaset sahnesine çıkıp, başbakan ve cumhurbaşkanı oldu. DYP iktidarda ve kendisi CB iken 28 Şubat post-modern darbesi yapıldı.
Kısaca memleketin en az kırk senesine damgasını vuran, altı kere gitti, yedi kere geldi tezyifine rağmen Anadolu’yu karış karış gezen, neredeyse her köyden insanı ismiyle hafızasına alan bu vatansever Anadolu evlâdına, hem soldan, hem sağdan ihanet ettiler.
İçinde bulunduğumuz şartlarda onu ne kadar aradığımızı, ona vefasızlık edenler de anlayacak bir gün. O, talihini de, kendini de feda etti.
“Konuşan Türkiye” için..
Dipnotlar:
1. Şuâlar. 2. Emirdağ Lâhikası.