Nureddin Tokdemir Ağabey hakikî bir dâvâ adamıydı. Kudsî Risale-i Nur hizmetlerinin öncü isimlerindendi. İman-Kur’ân dâvâsının sarsılmaz yolcusuydu.
Büyük dâvâlar büyük adamlarla yükselir derler. Büyük adam olmak büyük yüreklilerin işidir. Büyüklük ne güçte ne de şan ve şöhrettedir. Büyük dâvâ adamları savundukları dâvâya sadakatte belli eder kendini. Şu kısacık fani dünyayı başıboş zannedenler, bu dünyayı bir eğlenceden ibaret sayanlar gelir geçerler, nisyana mahkûm olurlar. Tarih ömrünü bir dâvâya adayanları, dâvâsı uğrunda çırpınanları yazar.
Nureddin Tokdemir Ağabey hakikî bir dâvâ adamıydı. Kudsî Risale-i Nur hizmetlerinin öncü isimlerindendi. İman-Kur’ân dâvâsının sarsılmaz yolcusuydu. Çilekeşti, Nur dâvâsının çilekeşiydi. Canavarlaşmış bir siyasetin içinde hak, hukuk, sıdk gibi esasları şiar edinen bir dâvânın müdavimi olarak kalabilmek, hakkaniyetten taviz vermemek, Risale-i Nur prensiplerinin sesi olabilmek, öyle kalabilmek ve öylece Cennet-i cinana uçmak, rahmet-i Rahmana kavuşmak her yiğidin harcı değildi; Nureddin Ağabey öyle bir yiğitti.
Benim dünyamda kutup yıldızıydı. Bir güzel insan, bir güzel mü’min, güzel bir Nur Talebesi… İstikamette olmak, istikametten ayrılmamak, Yeni Asyacı olmak, Yeni Asyacı kalmak… Herkesin savrulduğu dönemlerde istikametten ayrılmamak. İstikametini kaybedenlere kutup yıldızı gibi yol göstermek… Nureddin Ağabeyi tarif eden hasletlerden sadece bir kaçıdır.
Meslek, meşrep, istikamet ve sadakat dersini Üstadımızdan öğrenen Zübeyir Ağabeyimizle birlikte bu dâvânın sadakat abidesi Mehmet Kutlular Ağabeyimize yol arkadaşlığı yapmış, onlarla birlikte sadık Nur Talebelerinin sarsılmaz bir dâvâ arkadaşı olmuş bahtiyarlardandı.
Zor zamanlara dayanan uzun bir tanışıklıktı bizimki. İnanç hürriyetinin kısıtlandığı, darbe yönetimlerinin ceberrutlaştığı 70’li yılların başında tanışma bahtiyarlığına erişmiştik bu dâvâ adamıyla. Nefes aldığımız, dâvâ aşkıyla yanıp tutuştuğumuz Medrese-i Nuriyelerimizde halef / selef, abi kardeş ilişkisiyle devam etti kardeşliğimiz. O yıllardaki dâvâ aşkı ömrünün son anlarında dahi bir nebze olsun azalmamıştı. Yollara düşmek gerekir, derdi. Anadolu’yu karış karış dolaşmak, şahs-ı maneviyi bir arada tutmak, Nur dâvâsını her yere ulaştırmak, meşveret, adalet, hürriyet rüzgârlarını bu topraklarda estirmek… Bunun için sözleşmiş, bunun için anlaşmıştık; ama olmadı. Nureddin Ağabey, kudsî Risale-i Nur dâvâsıyla ilgili vazifelerini hakkıyla yerine getirerek aramızdan ayrıldı. Üstadına, Zübeyir Ağabeyine, kendisi gibi bu dâvânın sadık erlerine kavuşmak üzere gitti.
Nureddin Ağabey 19. Dönem DYP Hatay milletvekiliydi. Demokrat büyük Türkiye’nin sevdalısıydı. Vicdana, ahlâka ve hakkaniyete dayanan demokratlığın dersini Risale-i Nur’dan almıştı. Bu dersini hiç terk etmedi, hiç unutmadı. Hakkın güce boğdurulduğu son dönemlerde hiç çekinmeden Nur Talebesine yakışır şekilde hakkın yanında yer almaya devam etti. Son yıllarda Risale-i Nur’un basılmasını bu topraklarda 666 gün geciktiren meş’um hadise karşısında bütün benliğiyle dâvâsının yanında yer aldı. Oynanan oyunu en iyi görenlerdendi. Risale-i Nur’un bandrol engeliyle başlatılan tekelleştirme sürecinde Ankara’yı ayağa kaldıran adamdı Nureddin Ağabey. Siyasî tecrübesi, zekâsı ve nezaketiyle kapalı kapıları aralamayı başararak bu dâvâda yer alan ekibe büyük katkı sağladı. Allah ondan razı olsun.
Risale-i Nur’un çilekeş dâvâsı kıyamete kadar devam edecek. Bu kudsî dâvâ için ömrünü harcayanlara, bu dâvâ içinde son nefesini verenlere ne mutlu! Risale-i Nur hakikatlerinin sesi olan Yeni Asya bayrağını birlikte taşımaktan gurur duyduğum kıymetli ağabeyim, büyük dâvâ arkadaşım! Ruhun şad olsun. Cenâb-ı Hak rahmet ve mağfiretiyle muamele etsin. Amin...