Her zaman güler yüzü, lâtif duygularla insanlara pozitif bir enerji verirdi Hacı Hüseyin Görmenoğlu Ağabeyimiz. Onun hayatı her daim hizmeti Kur’ânîye yolunda karınca kararınca da olsa bir şeyler yapabilmekle geçti.
Bir yaprak daha düştü ulu çınarın ulu gövdesinden.
Her zaman güler yüzü, lâtif duygularla insanlara pozitif bir enerji verirdi Hacı Hüseyin Görmenoğlu Ağabeyimiz. Onun hayatı her daim hizmeti Kur’ânîye yolunda karınca kararınca da olsa bir şeyler yapabilmekle geçti. Onu tanıyanlar, onunla muhabbet edenler, yanından onun sıcak duygularını hissedecek bir hatırayla ayrılırdı.
Gittiği her yerde, kaldığı her mekânda kendisine has bir iz bırakırdı. Dışardan gelen birisi onun oradan geçtiğini hissederdi. Çünkü o hep gül kokardı. Neyle meşgul olursan onun izini taşırsın derler ya, bu hal Görmenoğlu Ağabeyin üze- rine oturan fevkalâde güzel bir gömlek gibiydi. Gönlü muhabbetle dolu olduğu için, etrafındakileri de hep o gözle görmekte, ona göre değerlendirmekteydi. Güzel kokuların her çeşidini bulundurur, rast geldiği her dostuna ikram etmekten geri durmazdı.
Onun bu güzel adeti; Peygamber Efendimiz’in (asm) ‘’Bana üç şey sevdirildi, bunlardan biri de ‘güzel koku’” dediği sünnetine harfiyyen uymasıydı…
Gençliğinin baharında tanıştığı Yeni Asya ve Risale-i Nurlar’la bir ömür boyu et ve tırnak gibi oldu. Onun dünyasında dâvâsından başka hiçbir şey yoktu. Yeri geldiğinde dâvâsı için hapishanelerin rutubet kokan ufunetli odalarına zerrece çekinmeden girmiş bir yiğitti. Maddî yönden bazı sıkıntılara düçar olsa da, o hiçbir zaman dâvâsına yardımda bulunmaktan tereddüt etmedi, elinde avu- cunda ne varsa vermekten geri durmazdı.
Çektiği bazı sıkıntılar onu derinden yaralamış, bir hayli üzüntüye sevk etmişti. O buna rağmen, elinde bastonu, kolunda lokman he- kim çantası, kendi dertlerine çareler ararken, başkalarının da dertlerine çare olduğunun bilinciyle, her yeri dolaşmaktan geri durmadı. Şehir içi şehir dışı her programda bulunur, münasip bir köşeye tezgâhını açar, eline gazetesini alır hem okur, hem de tezgâhına gelenlere gazeteyi, Risale-i Nurlar’ı tanıtırdı. O da biliyordu ki yapmış olduğu bu hareket de bir nevi tebliğdi…
Hacı Hüseyin Görmenoğlu Ağabey, artık, bu güzel adetini bir kenara bırakıp, sessiz ve sakince ebedî istirahatgâhına çekildi. Şimdi bize düşen vazife, onu en güzel bir şekilde yad etmek , çünkü o maddeten ölse de manen dâvâ arkadaşlarının arasında, hayatiyetlerini de- vam ettiriyor. Üstad Bediüzzaman diyor ya, “Birimiz şarkta, birimiz garpta, birimiz şimalde birimiz cenupta, birimiz ahirette birimiz dünyada da olsak biz yine beraberiz.’’
Hacı Hüseyin Görmenoğlu Ağabeyimizin ruhuna binler Fatihalar gön- dererek, bütün yakınlarına ve dâvâ arkadaşlarına taziyetlerimi sunuyorum…