"Ümitvar olunuz, şu istikbal inkılâbı içinde en yüksek gür sada İslâm'ın sadası olacaktır."

Piyasalar

“Bedelli” üzerine...

Orhan Ali YILMAZ
08 Aralık 2014, Pazartesi
Yok; çıktıydı, çıkmayacaktı, çıkacaktı, çıkmalıydı.. derken, yeni bir Bedelli Askerlik Uygulaması daha gündemimize oturdu sonunda..

Yaklaşık 700 bin kişi, bu imkândan, bu fırsattan faydalanabilecekmiş T. C. Nüfus Kâğıdı İstatistiklerine  göre.. 
31 Aralık 2014 itibariyle, 27 yaşını “doldurabilmiş” herkese ne mutlu! Çünkü bu imkân onlara tanınacakmış..  
Bedeli ise, sadece 18.000 TL.. 
Kısacası; “Yaş 28; Bedel 18..” deniyor. 
Yetkililere göre, “Taksitlendirme ise, şu an için düşünülmüyormuş..” 
Yaşasın bankalarımız! Gelsin krediler, ödensin faizler; bankalarımız çok “fakir” çünkü; böyle bir zamanda,  hem de böyle bir “desteğe” gerçekten ihtiyaçları vardı…
İşin, ekonomiyle, “cari açıkla ilgili kısmı”nı ben, bu konunun “uzmanlarına” havale ediyorum.. Yalnız, basit bir çarpma işlemiyle, 700.000’i 18.000’le çarparsanız, yaklaşık 13 milyar gibi bir para yapıyor yeni hesapla; bu da, hâlihazırda 46 milyar lira olduğu belirtilen cari açığımızın ¼’üne tekabül ediyormuş… 

***

Askerlik, biz Türk Milleti için, elbette ki “vazgeçilmez” bir ideal kavramdır. Çünkü yaklaşık 5.000 yıldır, biz “asker” bir millet olarak yetiştirilmişiz. Tarihte, Hunlar’dan başlayarak, tarih sahnesinde pek çok, büyük ve de “güçlü” devletler kurmamızda, güçlü bir ordunun, dolayısıyla askerlerin ve de “askerliğin” payı hiç de küçümsenemez ve de göz ardı edilemez bir durumdur. Hâtıralarımız ise, hep askerlikle, savaş kahramanlığı ile ilgili hikâyelerle doludur. “Annem, beni yetiştirdi, bu hizmete yolladı..” belki de, dilimizden hiç düşmeyen ninnidir; ta kendimizi fark ettiğimiz ve de bildiğimizden bu yana tekrarladığımız.. 
Eee.. “Bunun neresi kötü!” diyeceksiniz/ ya da dediğinizi duyar gibiyim.. Elbette ki, hiç kötü değil!.. Çünkü, “Güçlü” bir Devlet’in, olmazsa olmaz üç ayağından birisidir o.. Hatta Hadîs’te, Peygamberimiz de (asm) , “Devlet, kılıç ile kalem üzerine kuruludur..” (Eddevletu alesseyfi velkalem) buyuruyor.   
Benim, asıl gelmek istediğim nokta, elbette ki “Bedelli Askerlik” konusu olsa gerektir; askerliğini “Bedelli” yapmış birisi olaraktan.. 
Bence, önce şunu sormak lâzımdır diye tahmin ederim: Askerlik bir “görev” mi, yoksa bir “meslek” midir; ya da öyle mi olmalıdır?.. 
Eğer ikincisi ise, akla şu soru gelmektedir: Her insan iyi bir asker olabilir mi; yani “iyi bir asker” olabilmenin özellikleri/şartları nelerdir; veya neler olmalıdır?.. 
Başka bir soru da, akla şöyle gelmektedir: Bedelli Askerlik, Zorunlu Askerlik’ten Profesyonel Askerliğe geçişin “yumuşak karnını”mı temsil etmektedir, yani bu bir geçiş süreci midir; yoksa parası ve imkânı olanların “askerlikten muâfiyetinin” diğer bir adı mıdır?.. Ve, Zorunlu Askerlik, sadece, “fakir ve imkânı olmayan” T. C. Vatandaşlarına mahsus bir görev midir?.. 

***

“Kâinatta değişmeyen tek şey, ‘değişme’dir” diyor filozofun bi tanesi. Üstâd Hazretleri de Muhâkemât kitabında, Unsuru’l-Hakikat’in, İkinci Mukaddeme’sinde: “Âlemde meylü’l-istikmâl vardır. Onunla, hilkat-i âlem, kânûn-u tekâmüle tâbidir. İnsan ise, âlemin semerât ve eczâsından olduğundan, onda dahi meylü’l-istikmâlden bir meylü’t-terakkî mevcuttur. Bu meyil ise, telâhuk-u efkârdan istimdat ile neşv ü nemâ bulur. Telâhuk-u efkâr ise, tekemmül-ü mebâdiyle inbisat eder. Tekemmül-ü mebâdi ise, fünûn-u ekvânın tohumlarını sulb-ü hilkatten zamanın terbiyegerdesi bir zemine ilkâ ile telkîh eder. O tohumlar ise, tedricî tecrübelerle büyür ve neşv ü nemâ bulur.”
Demek istediğim o ki: Bunca bin yıllık tecrübelerimizin bizi getirdiği nokta, “Bedelli” mi, yoksa “Profesyonel” Askerlik mi olmalıdır T. C. olarak?.. 

***

Ben, 2000 yılında, şartlarımı sonuna kadar zorlayarak da olsa 15.000 “mark”lık ağır bir “Bedel” ödemiştim. Pek çok dâvâ arkadaşımızla birlikte.. Ve, Savunma Bakanlığımızda muhatap bulamadığım için -çünkü 1111 Sayılı Askerlik Kanunu’na eklenen, Genelkurmay Başkanlığı’nca hazırlanan, “geçici” 37. Madde, hiçbir değişikliğe, düzeltmeye uğramadan, harfi harfine aynen, Meclis’ten ve de o günkü hükûmetten geçmişti- Genelkurmay Başkanlığımıza şu soruyu yazılı olarak sormak zorunda kalmıştım: Neden “milliyetçilik ve de millîlik vurgusu” Bedelli için para tahsil edilirken unutulur, akla hiç gelmez; T. C. lirasına ne olmuş ki “mark” üzerinden tahsilat yapılıyor!?.. Tabiî ki tahmin edersiniz; cevap gelmemişti. Çünkü cevabı yoktu… 

***

Kendisi de rütbeli bir askerken, mağdur olmuş/edilmiş bir büyüğümüz bi tarihte, gazetemiz Yeni Asya’da çok güzel bir makale yazmıştı bu Profesyonel Askerlik’le ilgili. Özeti ise şöyleydi hatırlayabildiğim kadarıyla, “Rütbelilerle birlikte 850.000 askerimiz mevcut hâlihazırda. Halbuki, son derece “hantal” bir yapısı var bu ordunun.. Eğer Profesyonel Askerlik gelse, olsa, bu sayı 250.000 düşer, hem de Savunma ve de Askerî Harcamalarımız çok çok asgariye iner, azalır.. Son derece etkin, dinamik ve de sahasında “uzman”lardan oluşan güçlü, Profesyonel bir ordu..” diyordu.
Bence, Türkiye’nin tek çıkış yolu bu eşikte; tıpkı pek çok AB ülkesinde olduğu gibi…
Bi de merak ettiğim konu ise şu: Açılması düşünülen onca AB “Müzâkere Başlıklarımız” arasında böyle önemli bir “fasıl” da sanki var mıydı!?...

Okunma Sayısı: 1381
YASAL UYARI: Sitemizde yayınlanan haber ve yazıların tüm hakları Yeni Asya Gazetesi'ne aittir. Hiçbir haber veya yazının tamamı, kaynak gösterilse dahi özel izin alınmadan kullanılamaz. Ancak alıntılanan haber veya yazının bir bölümü, alıntılanan haber veya yazıya aktif link verilerek kullanılabilir.

Yorumlar

(*)

(*)

(*)

Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış, Türkçe karakter kullanılmayan ve tamamı büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır. İstendiğinde yasal kurumlara verilebilmesi için IP adresiniz kaydedilmektedir.
  • Hamza Tekin

    8.12.2014 12:37:55

    Zengin için "Para ver, canın sağolsun" Fakir için "Şehit ol, vatan sağolsun"

(*)

Namaz Vakitleri

  • İmsak

  • Güneş

  • Öğle

  • İkindi

  • Akşam

  • Yatsı