"Ümitvar olunuz, şu istikbal inkılâbı içinde en yüksek gür sada İslâm'ın sadası olacaktır."

Piyasalar

Sultan Murad’ın varlığı Abdülhamid’i endişelendiriyordu

Orhan DİNDAR
08 Temmuz 2015, Çarşamba
Abdülhamid’in dâima vehmini körükleyen en mühim madde, Sultan Murad’ın mevcudiyetiydi. Murad’ın annesiyle birlikte “fitne ibka” edeceğine dair ihbarlar vesvesesini çileden çıkacak kadar arttırmıştır.

Sultan Hamid bu hâdiselerin tesirini bütün iktidarı müddetince üzerinden atamayacaktır. “Ali Suavi pür mesâvi istibdâdın ve casus istihdamının en mühim sebeplerindendir.” diyen İbnülemin bu hususla ilgili olarak şu değerlendirmeyi yapmıştır: “Ali Suavi nâmındaki mecnunun harekâtı ve buna mümâsil diğer vakayii mefsedetkârane, Padişahı vehmi mücessem haline koydu. Bir ferde, hattâ evlâdına emniyeti kalmadı. Dâima vehmini körükleyen en mühim madde, Sultan Murad’ın mevcudiyetiydi. Devlet ve millet hainleri için en büyük sermaye-i melânet olan Murad’ın vâlidesi ile mensublarının fitne ika’ edeceklerine dâir Padişah’a şifâhen ve tahriren vâki olan ihbârat, aklü şuuru mükemmel ve vehmü vesveseden muarra olanları bile çileden çıkaracak bir mertebede idi.” 

O. Koloğlu ise mezkûr hâdiselerin hârici veçhesini nazara vererek meselenin görünenden daha girift olduğunu ortaya koymuştur. Koloğlu, Abdülhamid’in tahta geçişinin henüz birinci ayı dolmadan Avrupa basınında Murat’ın hasta olmadığı, yakında iyileşip tekrar tahta dönebileceği kampanyasının başlamış olduğunu ve bu propagandayı bilhassa masonların kışkırttığını yazıyor. Ve o da şu tesbitte bulunuyor. “Murat psikozu 1905’teki ölümüne kadar Abdülhamid’in kafasına yerleşmiş ve Avrupa basını tarafından zaman zaman kullanılmıştır.”

1878 yılı, Sultan’ın şahsî idaresini kurmasını haklı kılan sebeplerle doludur diyen Yılmaz Öztuna, “Hiç olmazsa hükümdarın şahsî idaresi imparatorluğun anarşiye gitmesinden hayırlıydı.” şeklinde yorum yapar ancak şu kanaatını da ilâve eder: “Bu şahsî idarenin istibdadı zamanla liberalleşeceğine aksi oldu, gittikçe koyulaştı.” 

İlber Ortaylı da, Milliyet Gazetesi’ndeki -daha önce bahsettiğimiz- makalesinde aynı konuya temas ederek benzer tahliller yapmıştır: “Amcası Abdülaziz Han’ın hal’i, ardından tahta çıkan ağabeyi Sultan V. Murad’ın ancak üç ay tahtta kalabilmesi ona saltanatın yolunu açtı (…) Bir yıl içerisinde darbeler geleneği yine başlamıştı. Sultan Hamid’i iktidarı boyunca sert tedbirler almaya yönelten olaylar bunlardır. Osmanlı-Rus Savaşı’nı takiben Ali Suavi’nin İstanbul’daki perişan halde yaşayan Rumeli göçmenleri ve mollalarla Çırağan Sarayı’nı basıp tahttan indirilmiş olan V. Murad’ı yeniden tahta geçirme isteği onu daha da otoriter yönetim biçimine ve polis rejimine sürükledi (…) Uzun saltanatı sansür ve hafiyelik gibi hatalarla doludur. Ne var ki bunları izah edecek olaylar da onun zamanında oluştu.”

Ortaylı’nın tâbiriyle, Padişah’ın sansür ve hafiyelik gibi hatalarını “izah edecek” olaylar bu kadarla kalmadı. İttihat Terakki Cemiyeti, 1896 Ağustos’unda hayata geçirilmek üzere bir darbe hazırlığı içerisine girmişti. Üstelik bu defa İstanbul’daki 1. Tümenin kumandanı Kâzım Paşa’nın yardımı da sağlanmıştı. Mevlevî  Şeyhi Nâili Efendi, Kürt rüesâsının önde gelenlerinden Seyyid Abdülkadir gibi mühim zatlar da bu teşebbüse dâhil olmuşlardı. Abdülhamid hal’ edilecek yerine daha önce tahttan indirilmiş olan V. Murat ya da -eğer V. Murat bu mesuliyeti taşıyamayacak durumdaysa- Abdülhamid’in kardeşi Şehzâde Reşad (Sultan) getirilecekti. Daha önce de bahsettiğimiz bu teşebbüs son anda keşfedilmişti. Komplocuların hepsi bir vapura bindirilerek sürgün edildikleri yerlere teker teker bırakılmışlardı.

Ve nihâyet 1905 Ağustos’unda bir Cuma günü Padişah câmiden Saray’a avdet edeceği sırada müthiş bir infilâk ile bir bomba patlamış ve yirmi üç kişi vefat etmiş, elli sekiz kişi de yaralanmıştı. Sultan Hamid’i öldürmek maksadıyla yapılan bu suikasd Ermeni ihtilâlcileri tarafından tertiplenmişti. Sultan o gün câmiden çıkarken hilâfı adet olarak Şeyhülislâm Cemaleddin Efendi ile ayaküstü kısa bir süre konuşmuş ve bu kısa tehir hayatının kurtulmasına vesile olmuştu.

Okunma Sayısı: 1633
YASAL UYARI: Sitemizde yayınlanan haber ve yazıların tüm hakları Yeni Asya Gazetesi'ne aittir. Hiçbir haber veya yazının tamamı, kaynak gösterilse dahi özel izin alınmadan kullanılamaz. Ancak alıntılanan haber veya yazının bir bölümü, alıntılanan haber veya yazıya aktif link verilerek kullanılabilir.

Yorumlar

(*)

(*)

(*)

Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış, Türkçe karakter kullanılmayan ve tamamı büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır. İstendiğinde yasal kurumlara verilebilmesi için IP adresiniz kaydedilmektedir.
    (*)

    Namaz Vakitleri

    • İmsak

    • Güneş

    • Öğle

    • İkindi

    • Akşam

    • Yatsı