"Ümitvar olunuz, şu istikbal inkılâbı içinde en yüksek gür sada İslâm'ın sadası olacaktır."

Piyasalar

Tekke ve dergâhlara yardıma ihtimam göstermiştir

Orhan DİNDAR
04 Temmuz 2015, Cumartesi
Sultan Abdülhamid, kadim bir devlet an’anesi olan tekkelere ve dergâhlara maddî yardım ve ihsanlarda bulunulmasına da ihtimam göstermiştir.

Padişah’ın üst düzey ilmiye sınıfı ve büyük şehirlerdeki tarikatlarla arasının iyi olmadığını yazan İsmail Kara, Padişah’ın ulemâya nisbetle halka daha yakın olan ve halk üzerinde ciddî bir nüfûz sahibi olan şeyhlerden tedirgin olduğunu söylüyor. Sultan’ın yanında Arap şeyhlerin varlığına mukabil İstanbul veya Anadolu ve Rumeli meşâyihinden bir topluluğun bulunmamasına dikkat çeken Kara eserinde nefyedilen birçok şeyhin ismini vermektedir. Ayrıca Meşrûtiyetin ilânından sonra tasavvuf çevreleri tarafından neşredilen “Muhibban” ve “Tasavvuf” gibi dergilerde yer alan İstibdad ve Abdülhamid muhâlifi yazılardan da muhtelif örnekler vermektedir. 

Bediüzzaman’ın, Abdülhamid’in yanında Yıldız’da dâima mânevî üstadı kabul ettiği bir şeyhi olduğunu söylediğini nakletmiştik. Sultan Abdülhamid’in gençliğinde Şazelî tarikatına intisab ettiğini söyleyen kızı Ayşe Osmanoğlu da hâtıralarında babasının ayrıca Kadirî tarikatına da intisab etmiş olduğunu anlatmaktadır. Diğer taraftan Sultan Abdülhamid, kadim bir devlet an’anesi olan tekkelere ve dergâhlara maddî yardım ve ihsanlarda bulunulmasına da ihtimam göstermiştir. Bu bilgiler ile İsmail Kara’nın değerlendirmeleri arasında ilk nazarda bir tenakuz olduğu hatıra gelmektedir. Ancak her iki hususun da hakikati, Abdülhamid’in İttihad-ı İslâm siyâseti ile Kürt ve Arap vilâyetlerine münhasır olan tatbikatıyla birlikte tahlil edildiğinde tebârüz edecektir. Doğrudan konumuza dâhil olmadığından bu hususu burada bırakıp çalışmamızla olan münasebeti sebebiyle üç mühim şeyhe kısaca temas etmek istiyoruz.   

Ziyaüddin Gümüşhânevî, İbn-i Mevlân Siracüddin ve Abdülhakim Arvâsi 

Kemal Karpat eserinde Abdülhamid’in gayet müsbet münasebetler kurduğu Ahmed Ziyaeddin Gümüşhânevi Hazretlerine özel bir yer ayırmıştır. Padişah, sağlığında görüş ve düşüncelerinden istifâde ettiği Gümüşhânevi Hazretlerine verdiği ehemmiyeti, şeyhin vefatından sonra Kanunî’nin Süleymaniye Camii’ndeki türbesinin girişine defnedilmesini emrederek göstermiştir. Muhtelif kaynaklarda II. Abdülhamid ile ciddî bir yakınlıklarının bulunduğu, hususî istişare ve toplantılar yaptıkları kaydedilen Gümüşhânevi Hazretlerinin yüzlerce halifesi, Kazan’dan Komor Adaları’na, Mısır’dan Medine’ye Çin’den Afrika’ya kadar olan geniş bir saha içerisinde irşad faaliyetleri ve hizmetlerde bulunmuşlardır. Bu suretle Abdülhamid’in İttihad-ı İslâm siyâsetine ciddî bir katkı sağladıkları da muhakkaktır.

Selâhaddin İbn-i Mevlânâ Siracüddin de Sultan Abdülhamid’in hususî teveccüh gösterdiği diğer bir mühim şeyh olup Özbek asıllıdır. Osmanlı’nın son dönemlerinde sık sık İstanbul’a gelmiş ve Abdülhamid tarafından sarayda misafir edilmiştir. Süleyman Hilmi Tunahan’ın müntesibleri tarafından şeyhin mânen vazifeli olarak bilhassa Süleyman Efendi’yi yetiştirmek maksadıyla İstanbul’a geldiği kabul edilir. Aynı çevrelere göre bizzat Abdülhamid Han da Selâhaddin Efendi’nin müridlerindendir. 

Bir diğer Nakşibendi şeyhi de Adbülhamid devrinde Van-Başkale’deki medresesinde otuz yıl müddetle talebe yetiştirmiş olan Abdülhakîm Arvâsîdir. Bu müddet içerisinde İstanbul’dan getirttiği ders kitablarının bir kısmının bizzat Abdülhamid tarafından gönderildiği ve mezun ettiği talebelerden bazılarının da bölgede müftü olarak tavzif edildiği anlatılır. Abdülhakîm Arvasi Şeyh Fehim’in halifesidir. Şeyh Fehim Hazretleri de, hacca giderken İstanbul’a uğramış ve iki hafta müddetle Sultan Abdülhamid tarafından sarayda misafir edilmiştir. Padişahın iltifat ve ihsanına mazhar olan Şeyh Fehim’in vasiyetinde “İslâm, Abdülhamid Han’la kàimdir. ” dediği rivâyet edilir. Bediüzzaman da Şeyh Fehim için, “Benim silsile-i ilimde en mühim üstadım” ifâdesini kullanmıştır. Şeyh Fehim’in halifesi olan Abdülhakim Arvasî, 1919 yılında İstanbul’a gelmiş ve kendisine Sultan Vahdeddin tarafından Eyüp Sultan’daki Kaşgarî Dergâhı postnişinliği tevdi edilmiştir. Mezkûr üç şeyhin konumuzla olan münasebeti daha sonra kısaca izah edilecektir.

Okunma Sayısı: 2908
YASAL UYARI: Sitemizde yayınlanan haber ve yazıların tüm hakları Yeni Asya Gazetesi'ne aittir. Hiçbir haber veya yazının tamamı, kaynak gösterilse dahi özel izin alınmadan kullanılamaz. Ancak alıntılanan haber veya yazının bir bölümü, alıntılanan haber veya yazıya aktif link verilerek kullanılabilir.

Yorumlar

(*)

(*)

(*)

Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış, Türkçe karakter kullanılmayan ve tamamı büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır. İstendiğinde yasal kurumlara verilebilmesi için IP adresiniz kaydedilmektedir.
    (*)

    Namaz Vakitleri

    • İmsak

    • Güneş

    • Öğle

    • İkindi

    • Akşam

    • Yatsı