"Ümitvar olunuz, şu istikbal inkılâbı içinde en yüksek gür sada İslâm'ın sadası olacaktır."

Piyasalar

“20 Temmuz süreci”nin sebep olduğu (!) “köşe”ler...

Orhan GÜLER
14 Eylül 2017, Perşembe
Farkındasınızdır elbet, ama yine de kaydedelim: Son beş-altı aydır gazetemiz “Yeni Asya”nın zannımızca “en çok okunan” köşelerinden bazıları her hâlde “Risale-i Nur’dan Cezaevi Mektupları” ve “Mağdur Kürsüsü” olsa gerek!

Bunlardan ilkinin yayımı 19 Mart’ta (2017) başlamıştı ve hâlen devam ediyor. İkincisinin neşri de ilkinden hemen hemen bir ay sonra (11 Nisan) başladı ve o da sürmekte. Her iki köşenin yayımlarının ne vakte kadar süreceği ise konjonktüre (aktüel vaziyet ve şartlar) bağlı görünüyor! 

Epey zamandır içinde bulunduğumuz ve fevkalâde bir insanî krize evrilen “siyaset” kaynaklı gerilim ve kaosun akisleri olan bu köşelerle “Yeni Asya” “içeride”kilere Üstad Bediüzzaman Said Nursî Hazretleri’nin (ra) kaleminden teselli ve muştular takdim ederken, “içeride”kilerin veya yakınlarının kalemlerinden akseden mektuplar vasıtasıyla da onların dramatik (hattâ trajik) bir nevi “esir” hayatlarını kamuoyuyla paylaşıyor. Hemen belirtelim ki gazetemizin bu hizmetlerinin kıymeti zaman geçtikçe daha bir anlaşılmakta. 

“Her kışın bir baharı, her gecenin bir neharı vardır.” (BSN, Tarihçe-i Hayat, s.126.) sırrı mucibince zulümatlı “20 Temmuz süreci” inşallah her halükârda sonlanacaktır. Rabb’imiz, ıslahı kabil zalimleri ıslah etsin, mâsumlara da yardım eylesin! Âmin…

“RİSALE-İ NUR’DAN CEZAEVİ MEKTUPLARI”

“Risale-i Nur’dan Cezaevi Mektupları” köşesinde şimdiye kadar sırasıyla Risale-i Nur Külliyatı’ndan “Şuâlar,” “Sözler” ve “Lem’alar” kitaplarından iktibaslar yapıldı ki bunların bir kısmı hapishane ortamında kaleme alınmış risaleler. 

İşte, detaylar (köşedeki neşir sırasıyla):

* On Birinci Şuâ (1943-44): Nam-ı diğer “Meyve Risalesi.”  “Denizli hapsinin bir meyvesi” ve hatırası. 

* On Üçüncü Şuâ (1943-44): Üstad’dan “Denizli hapsi” mektupları. 

* On Dördüncü Şuâ (1948-49): Üstad’dan “Afyon hapsi ve muhakemesi”ne dair mektup ve müdafaalar. 

* On Üçüncü Söz (1927-34): Üstad’dan “mahpuslara teselli” mektupları.

* Birinci Lem’a (1932): Hz. Yunus’un (as) münacat-ı meşhuresi hakkında yorum. 

* İkinci Lem’a (1932): Hz. Eyyûb’un (as) meşhur münacatına dair tefsir. 

* Yirmi Beşinci Lem’a (1934): Diğer adıyla “Hastalar Risalesi.” 

* Yirmi Altıncı Lem’a (1934): Yani “İhtiyarlar Risalesi.” 

* Yirmi Sekizinci Lem’a (1935): Üstad’dan “Eskişehir hapsi” mektupları.

* Otuzuncu Lem’a (1935-36): “Eskişehir hapsinin bir meyvesi…”

12 Eylül tarihi itibarıyla “Risale-i Nur’dan Cezaevi Mektupları,” roman boy 250 sayfalık bir kitabı dolduracak (TNR 12 puntodan 87 adet A4 sayfa) hacme ulaşmış bulunuyor. 

Üstad’ın mahpus iken mahkemelerde yaptığı müdafaaların yanı sıra talebeleriyle olan muhaverelerini gösteren mektuplarda, Risale-i Nurlar’ın tamamında görülen irşat ve tenvir usûlü aynen devam ediyor. “Çağın İmamı,” kendisiyle birlikte hapsedilen şakirtlerini mânen diri tutabilmek adına, iman hakikatlerini ders vermek suretiyle “sabır ve taat, sükûnet ve ihtiyat” tavsiyeleriyle tesellide bulunmakta. 

“MAĞDUR KÜRSÜSÜ” 

Gazetemizin evvelden beri yayımı devam eden “Millet Kürsüsü” köşesinde bu yılın ilk günlerinde aynı kişi hakkında fasılalarla iki adet “açık mektup” kaleme alınmıştı. (O zat hakkındaki açık mektupların üçüncüsü, “Mağdur Kürsüsü” neşre başladıktan sonra yine “Millet Kürsüsü” köşesinde çıktı.) Konu, “cadı avı”yla önce nezarete alınan, bilâhare mevkuf edilen bir şahsın başına gelenlerdi. Zannederiz ki bu köşede dile getirilen mevzuubahis mağduriyet, birkaç ay sonra “Mağdur Kürsüsü”nün tevellüdünü netice verdi… 

(Tahmin edileceği üzere, “Millet Kürsüsü”ndeki “açık mektup”lar imzalı, “Mağdur Kürsüsü”ndekiler “gazete idaresinde mahfuz kalmak” kaydıyla imzasız neşredilmekte.) 

Orada da yine 12 Eylül itibarıyla—“Risale-i Nur’dan Cezaevi Mektupları”na nazaran—iki misli hacimde “mağdur mektubu” birikmiş bulunuyor. 

“Mağdur Kürsüsü”nde de gerek “içeride”kilerin gerekse dışarıdaki yakınlarının yaşadıkları öyle elîm hadiseler aktarılıyor ki bunlara bigâne kalmak “vicdan” sahipleri için kolay değil. Ancak çığlıklara karşı “duvar” kesilen, bilhassa siyasal İslâmcı iktidar ile etkisi altındaki yargı müessesesini bu saatten sonra ne ve nasıl uya(ndı)rır, doğrusu meraka değer!

Biz söz konusu iki köşenin kitaplaş(tırıl)abileceğini düşünüyoruz. Ya siz?..

Okunma Sayısı: 4011
YASAL UYARI: Sitemizde yayınlanan haber ve yazıların tüm hakları Yeni Asya Gazetesi'ne aittir. Hiçbir haber veya yazının tamamı, kaynak gösterilse dahi özel izin alınmadan kullanılamaz. Ancak alıntılanan haber veya yazının bir bölümü, alıntılanan haber veya yazıya aktif link verilerek kullanılabilir.

Yorumlar

(*)

(*)

(*)

Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış, Türkçe karakter kullanılmayan ve tamamı büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır. İstendiğinde yasal kurumlara verilebilmesi için IP adresiniz kaydedilmektedir.
  • Özkan tuncay

    14.9.2017 01:01:58

    inşallah kitaplaştırılır mağdur kürsüsü risalei nurlardan cezaevi mektupları

(*)

Namaz Vakitleri

  • İmsak

  • Güneş

  • Öğle

  • İkindi

  • Akşam

  • Yatsı