* “İngiliz Müstemlek[ât] (Sömürgeler) Bakanı Gladston, meşhur konuşmasında, ‘Kur’ân ellerinde, Kâbe Mekke’de ve Ezher Mısır’da bulunduğu müddetçe Müslümanları yok edemeyiz!’ demiştir.”
Ahmet Cemil Çökren
* “Bir okulu olmayan entellektüel ve medeniyet tasavvuru düşünülemez. (…) Bediüzzaman’ın koyduğu medeniyet tasavvurunun okulu ‘Medresetüzzehra’dır.”
Caner Kutlu
* “(…)Ancak geleceği okuyan ve yakalayan, bu zamanın eğitilebilen gençlerini yüz yıl sonrasına göre eğitebilen bir üniversite etkin ve başarılı olabilir. Bediüzzaman işte bunun çabası içindeydi. Onun projesi [Medresetüzzehra] maalesef gerçekleşmediği için bugün İslâm dünyasının ve Orta Doğu’nun durumu içler acısıdır!”
M. Ali Kaya
* “Müslüman Türk bilim adamları Arapçayı ‘bilim dili’ olarak kabul ettiklerinden asırlarca medreselerde temel eserleri Arapça olarak okutmuşlardır. Bu bağlamda Türkçe belâgat kitapları yazmak yerine, yazılmış olan Arapça eserleri okutmayı tercih etmiş, bu kitaplara yine bu dilde şerhler ve haşiyeler kaleme almışlardır.”
Mahmut Kaplan
* “(…)Said Nursî, Türk uleması içerisinden Risale-i Nurlar’a gelen—ve kimisi çok sert olan—tenkitlere karşı son derece anlayışlı yaklaşmıştır. (…)Ta’biri caizse, ‘içeriden’ gelen tenkitleri ‘niyet ve maksatlarının istikametli oluşu’na binaen medar-ı münakaşa etmeyerek bir ‘müsbet hareket’ örneği sergilemiştir.”
Mehmet Âkif Yazıcı
* “[Bediüzzaman,] ‘birinci Avrupa’yı İslâm’a dost yapmanın gereğine inanır, Avrupa medeniyetinin İslâmî değerlerle tam mânâsıyla barışması gerektiğini savunur…”
Metin Şencan
* “(…)Nursî’nin 1909 ve 1910’larda gündeme getirdiği ‘herkesin kendi lisanını konuşabilmesi hürriyeti’ ancak AB üyelik sürecinde çıkartılan VI. Uyum Paketi olan 19 Haziran 2003 tarihli (…) ve VII. Uyum Paketi [olan] 30 Temmuz 2003 tarihli yasalarla kanunlaşmıştır!”
Muhammet Örtlek
* “Asıl yoksulluk ‘insanî yoksulluk’tur; çünkü bütün yoksulluk çeşitlerinin baş müsebbibidir! Unutulmamalıdır ki insanî yoksulluk, kişilerin haksızlığa ve hürriyetsizliğe mahkûm edilmesidir…”
Murat Arslan
* “(…)Bilim, ‘marifetullahın alt dalları’ mahiyetindedir ve bir yönüyle esma ta’limidir.”
Mustafa Usta
* “(…)2001’den hemen sonra, 2002’den ve bilhassa 2010’dan itibaren yaşanan siyasî süreç sebebiyle maalesef Anayasanın başlangıç kısmı tam olarak demokratikleştirilemediği gibi bazı yanlış politikalar sonucu hem Anayasanın başlangıcının değiştirilemez maddelerle bağı daha da güçlendirilmiş ve hem de ideolojiden uzak anayasa arayışları rafa kaldırılmıştır!”
Nuri Çakır
* “Müslüman bir toplumda inançlı eğitimciler, pek çoğu inançsız Batılı bilim adamlarının eğitim dilinde kullandıkları, inançsızlığı çağrıştıran bir eğitim dili kullanmaktadırlar. Eğitimimiz üzerindeki en büyük yıkım ve tahrifat bu bakış açısıyla bilimleri ele almak ve yorumlamak olmuştur. (…) [Dolayısıyla] eğitimimizin önce inançlı bir bilim diline ihtiyacı vardır…”
Sebahattin Yaşar
* “(…) Esasen [Batılı] filozoflar, İslâm dininin hükümlerini değil, ‘Kilise’nin aklı tatmin etmeyen hâllerini hedef alıyorlardı, (…) esasta Hıristiyan pratiğindeki din yorumunu reddetmekteydi[ler]…”
Süleyman Yılmaz
***
Not: Yukarıdaki tesbitler, derginin “Bir eğitim ideali: Medresetüzzehra” konulu Kış 2018 tarihli sayısından derlenmiştir.