GENÇYORUM

l (...)Matematik bize diyor ki: “Kendini O’nunla (cc) kıyaslama; zira sen, O’na (cc) kıyas edilemeyecek derecede bir hiçsin. O’nu (cc) kendinle de kıyaslama; zira O (cc), sana kıyas edilemeyecek derecededir, yani sonsuzdur.” Kâinatta tek bir Sonsuz vardır; ikinci bir sonsuz, işlemin sonucunu ancak “tanımsız” hâle getirir.                 

(Âkif Arslan)

l (...)Ulu camiler, bünyesinde en az üç “en”i toplar: En büyük, en eski ve en san’atlı... Hemen bir sağlama yapabilirsiniz: Bir yerde ulu cami varsa o şehirde daha büyük, daha san’atlı ve daha eski tarihli cami yok demektir. (...) Ulu camiler ta’bir yerindeyse “şehirlerin kalbi”ne konumlanmıştır; [dolayısıyla] herhangi bir şehirde ulu camiyi bulduysanız o şehrin merkezini de bulmuşsunuz demektir!                                                       

(Cenk Çalık)

l [Arapçada] harflerin sayısal değer ifade etmesi ilk bakışta tuhaf gelse de o kadar şaşırmamak lâzım. Hani “Romen rakamları” var ya,—okulda öğrenmişsinizdir mutlaka—onlar da aslında sayısal değer ifade eden harfler. Meselâ “V” harfi 5 rakamını, “X” harfi 10 sayısını temsil ediyor...

(Emine Sultan Çakır)

l (...)Biz insanlar zaman zaman, hattâ çoğu zaman anlam yükleyemediğimiz için yakınıp duruyoruz, “Keşke şöyle olsaydı, keşke böyle olsaydı!” diye kendi kısır aklımızla çözüm yolları bulduğumuzu sanıyoruz. Ama “kader” diye bir şey var: Cüz-î ihtiyarîmizi hayırdan yana kullandığımız sürece endişelenip yakınacak bir şey yok, her şey icap ettiği gibi oluyor...                     

(Feyzanur Elif Mutlu)

l (...)“Matematiksel düşünce”de unutulmaması gereken önemli bir husus, “sebeplerin matematiksel olarak her zaman aynı sonuçları vermeyebileceği”dir. Siz matematiksel olarak yapılması gerekeni en iyi şekilde yapmış olabilirsiniz; ama bu, “beklediğiniz sonucu kesin olarak elde edeceğiniz” anlamı[nı] taşımaz. “Eşyaya ‘belli bir matematik, ölçü ve düzen’ koyanın, dilediğinde o kuralları kaldırabileceği” gerçeğini de hatırda tutmak gerekiyor!                                 

(M. İsmail Tezer)

*

BİZİM AİLE 

l Bilmeliyiz ki konuşulan kelâmlar emanettir, duyan kişide. O zaman gereği, korumaktır o kelâmları. Bu bir ahlâktır; kaybetmemeliyiz...

(Ayşenur Yaşar)

l Çocukların oynadıkları oyunlar genellikle hareketli oyunlardır ve bu oyunları oynarken birçok şey öğrenirler. Bir yandan fizikî olarak gelişirler, bir yandan sosyal etkileşimde bulunurlar, bir yandan da bilişsel olarak yeni şeyler öğrenirler... (...)Yeterince hareket edebilen çocuklar mutlu çocuklardır. Bu olumlu hisler de sosyal ilişkilerimizi kuvvetlendirir.                                                                 

(Banu Arslan)

l Çeşme suyunun işlenmiş hâlini katbekat fazla para ödeyerek satın alabiliyorsak, “Evde basit arıtma teknikleriyle kendi suyunu kendin arıt.” önerisi veriyorum: (...)Suyunuzu kaynatıp veya dondurup tekrar kullanmayı deneyerek, içine çok az miktarda karbonat koymayı deneyerek, yaklaşık 20 litre suya bir çay kaşığı olacak şekilde çamaşır suyu ekleyerek (evet, yanlış okumuyorsunuz) suyunuzu bir miktar arıtmış olabiliyorsunuz.                           

(Handenur Yaşar)

l “Farklılıklardaki tamamlayıcılığı keşfetmek” insanın mânevî gelişimi için mükemmel bir adımdır.                                                                       

(Yasemin Güleçyüz)

l Buzdolabı düzenli aralıklarla dezenfekte edilmeli; (...) tıka basa doldurulmamalı, hava dolaşımı engellenmemeli...                               

(Yeşim Akkaya)

***

Not: Yukarıdaki tesbitler, dergilerin Temmuz 2020 tarihli sayılarından derlenmiştir.