Fransa’nın dünyaca meşhur otomotiv firması “Renault”nun (Türkçede “Reno” diye telâffuz edilmekte) amblemini bilirsiniz: Sırt sırta vermiş ters üçgenler… (“Baklava” şekli de örnek verilebilir ya, neyse.)

Kabul edilir ya da edilmez, iddiamız şu ki herhangi bir neşir organında tüm müellifler toplamda aynı vasıflarda değildir. “Kalite”leri, birikimleri ve bunları ifade ediş gücü (yorum) ile doğru orantılıdır. Bu cihetten yazarlar—tıpkı “Reno” ambleminde olduğu üzere—“alt-orta-üst düzey” şeklinde sıralanabilirler. 

[Elbette bu husus kişilerin anlayış (algı) seviye ve kapasitesi ile zevklerine göre değişir. Hattâ “kategorilendirme”nin kendisi ve/ya herhangi bir sıralamaya dâhil edilecek isimler farklılık arz edebilir. Fakat “umumî kanaat” aşağı-yukarı buna yakındır her hâlde!] 

ALT-ORTA-ÜST TASNİFİ 

Şimdi de dilimizin döndüğü kadarıyla “alt-orta-üst düzey”le ne kastettiğimizi anlatalım… 

Alt düzey: Yazarlık mesleğine yeni başlayanlar ya da daha basit bir ifadeyle “acemiler.” Bunlar her zaman azdırlar. 

Ta’bir caizse bir sporcunun müsabakaya hazırlanması esnasında “ısınma hareketleri” yapması gibi, yazar adayları da ilk yazılarında bu “hava”dadırlar. Heyecanlıdırlar; nasıl bir performans göstereceklerinin, hattâ bu performanslarının alâka görüp görmeyeceğinin merakındadırlar… 

Fakat “İşe başlamak, o işin yarısıdır” sırrınca , “başlamak” mühimdir. Gerisi (devamlılık) azim ve gayretle peşi sıra gelecektir. 

Orta düzey: Yazarlıkta “başlama” denilen en önemli eşiği geçenler; ki en geniş grubu bunlar (“ustalar”) teşkil ederler. 

Artık “kompozisyon” problemi çözülmüş, takır takır yazılar döşenmektedir. “Bilinirlilik” artmıştır… 

Üst düzey: Meslekte “zirve” noktası... Hakikaten “başarı”ya ulaşanlar bu gruptur (“duâyenler”); fakat “alt düzey”dekiler gibi azdırlar! 

Yazılar “haberciliğin” meşhur “5N+1K” kaidesine (“Ne, nerede, ne zaman, nasıl, neden + Kim?”) uygun olarak kaleme alınmaktadır. “Dil bilgisi” (imlâ) problemi dahi yoktur. Direkt veya endirekt mesajlar muhakkak “alıcı”sını bulmaktadır!

Deyim yerindeyse bu tür yazarlar “yeri doldurulamaz”dır… 

“5N+1K” KAİDESİ MÜHİM! 

“Yazıda başarı”nın yolu olan “5N+1K” kaidesinin açılımı ise her hâlde “Ne yazmalıyım, ne zaman yazmalıyım, nasıl yazmalıyım, neden yazmalıyım? + Kim/e yazmalıyım?”dır. 

Sözü medya grubumuza getirecek olursak, yazarlarımız genel itibarıyla “orta düzey”de (vasat) olup, “alt düzey” ve “üst düzey” yazarların sayısı azdır. (Bunların kimler olduklarını belirtmek nezaket sınırlarını aşar, üstelik hemen her okuyucu da onları az-çok bilir…) 

Belki çok çalışarak “üst düzey” yazar olunabilir; fakat kabul edelim ki “Allah vergisi” denen, “ikram” nev’inde bir kabiliyet devrede olup böyle talih her yazara nasip olmuyor...

Ha, iyimser bir nazar ve “her yazarın kendi ilgi alanında ayrı bir kabiliyet” olduğu fikri ile, her bir yazarın bir “değer” ifade ettiği, dolayısıyla bütün olarak “Yeni Asya yazar ailesi”nin bu anlamda fevkalâde başarılı bir şahs-ı manevî teşkil ettiği düşünülebilir (nitekim şahsen biz de bir cihetten böyle düşünmekteyiz); bu ise ayrı mes’ele…