18 HAZİRAN 2018 PAZARTESİ 

* “Malûm cemaatin düştüğü/düşürüldüğü ibret verici durumdan ders almayıp onların yaptıkları hataların aynısını veya benzerini yapmaya devam eden cemaatlere ne demeli? Aslî vazifeleri dine hizmet olan bazı cemaatlerin zamanla siyaset (...) veya ticaretle iştigal etmeleri ne ile izah edilebilir?..” (Hüseyin Gültekin)

19 HAZİRAN 2018 SALI 

* “Diyanet [kimi] Risaleleri(...) bastı. (...) Görmez’in başkanlığı döneminde yapılan bu basımların ondan sonra devam etmediği ve basılıp mevcudu tükenenlerin de yeniden basılmadığı anlaşılıyor. Demek ki yetki Diyanet’te kalsaydı risale basımı hepten akamete uğratılabilecekti! Bu durum, ‘Yeni Asya’nın o süreçte tek başına verdiği mücadelenin ne kadar haklı olduğunu açık şekilde gözler önüne seriyor...” (Kâzım Güleçyüz)

20 HAZİRAN 2018 ÇARŞAMBA

* “Siyasîlerin ‘namaz, cami, ibadet’ gibi konularda birbirini sorgulaması doğru mu? (...) Gören duyan da zannedecek ki millete hizmet edecek ‘siyasî yönetici’ seçmiyoruz da ‘şeyhülislâm seçiyoruz’ hâşâ!..” (M. Lâtif Salihoğlu)

* “Dindarlık uzun bir dönem itilip kakıldığından milletin umudu olarak görülen ‘siyasal İslâm’ miadını doldurdu, zirveden hızla yere çakılıyor!” (Ömer Faruk Özaydın)

21 HAZİRAN 2018 PERŞEMBE 

* “On altı yıllık [menfî siyaset tarzı ve icraatlar,] siyasal dincilerin ‘emanete lâyık’ olmadıklarını göstermedi mi?..” (Ali Ferşadoğlu)

* “(...)Zübeyir Gündüzalp ‘Şeyhülislâm seçmiyoruz ki takvasına bakalım, siyasetçi seçiyoruz!’ demiş ve yaşadığı dönem Müslümanlığı daha önde görünen partilere oy vermemiş, aksine ‘demokrat parti’ye oyunu vermiştir.” (Mustafa Özbek)

22 HAZİRAN 2018 CUMA 

* “Maalesef günümüzde îman ve ahlâk buhranının had safhada olması, toplum nezdinde din hizmetlerinin pek te’sirli olamadığını göster[iyo]r. Bunun mühim bir sebebi, bu hizmetleri yapan yapıların çoğunun siyaset ve ticaret tuzaklarına düşmeleri, hizmetlerinde ihlâs ve samimiyetin zayıflamasıdır.” (İbrahim Ersoylu)

* “İnsaniyet âleminde semavî ve İlâhî emirlerden uzaklaşmanın, İslâm âleminde ise îman ve İslâmiyet’e lâkayt kalmanın neticesidir ki, hakikî hürriyet ve demokrasiye bir türlü kavuşamıyoruz!..” (Mikail Yaprak)

23 HAZİRAN 2018 CUMARTESİ

* “(...)Osmanlı Devleti yıkıldı, doğru; ama ‘veli ve fakat müstebit’ padişah Abdülhamid tahttan düştüğü için değil, uleması ve siyasetçisi küme düştüğü için ve en çok da demokrasisi çaptan düştüğü için yıkıldı…” (Ahmet Battal)

* “(...)Türkiye’yi idare edenler yarın bir gün (…) OHAL’in ismini değiştirip OHAL’i aratan anlayış ve uygulamalara imza atabilirler!” (Faruk Çakır)

* “İstibdat heveslileri (...) hürriyeti kendi amaçlarına basamak yapıyorlar ve bir de çıkıp ‘Din de demokrasi de araçtır’ söylemiyle kendi yanlış düşüncelerini felsefî bir fikir gibi halka yutturmaya çalışıyorlar!” (M. Ali Kaya)

* “Toplumda zulme ve keyfî uygulamalara karşı adalete dayanan muhalefet ve duruşu bastırmaya hizmet eden (…) kült bugünlerde (…) seküler kimlikli tek adamlıktan muhafazakâr kimlikli tek adam kültüne dönüşmüş bulun[uyo]r!” (Yasemin Yaşar)

24 HAZİRAN 2018 PAZAR

* “Meşrutiyette [demokrasi] ‘devlet gücünün kötüye kullanılması’ engelleniyor; tek şahıs idaresinde ise ‘gücü kötü kullanma’nın yolları açıktır…” (Muhammed Yusuf Akbaş)

Not: Yukarıdaki tespitler, gazetemizin (yılın 25. haftasına tekabül eden) 18-24 Haziran 2018 tarihli nüshalarından derlenmiştir.