23 OCAK 2017 PAZARTESİ
* “Risale-i Nur’da siyaset iki kısma ayrılır. Birincisi ‘muktesit meslek’ olarak tavsif edilen müsbet siyasettir. İkincisiyse menfaat üzerine kurulmuş ve masumları belaya sokan menfi siyasettir.” (Abdülbaki Çimiç)
* “Popülist siyasetçiler (…) sloganlarla konuşurlar; toplumda, gerilim, elektriklenme ve kutuplaşma arttıkça prim yaparlar. (…) Popülist siyaset, gerçekleri çarpıtmayı, eğip bükmeyi ve işine geldiği gibi yorumlamayı sever.” (Adnan Nacir)
* “Dâhilde siyaseti ‘topuz’ [olarak] gören ve reddeden Bediüzzaman, âlem-i İslâm nezdinde farz bir vazife saydığı ittihad-ı İslâm için de siyaseti ‘topuz’ [olarak] görüyor.” (Süleyman Kösmene)
24 OCAK 2017 SALI
* “Kötü ve çirkin olan şahıslar değil, onların sıfatları ve davranışlarıdır.” (Abdil Yıldırım)
* “(…)24 Ocak 1980’de Özal müsteşardı. Adalet Partisi iktidardaydı ve başbakan da merhum Demirel’di. Dolayısıyla ‘24 Ocak’ın mimarı siyasetçi Demirel’dir, Özal değil; bürokrat Özal olsa olsa teknisyenidir. Siyasette çalma çırpma çok oluyor da, hatırlatalım dedik!” (Ahmet Battal)
* “Görünen o ki, Türkiye’nin iki yüzyıllık parlamenter sistem deneyimi ve kültürü yok ediliyor…” (Cevher İlhan)
* “[Siyasî tercihte] biz, misyon çizgisine bakıyoruz ve vitrine girip çıkan şahıslardan ziyade prensip olarak o misyona bağlıyız. Bu bağlılıksa bize tevdi edilen ‘nokta-i istinat’ olma vazifesine taalluk ediyor.” (M. Latif Salihoğlu)
25 OCAK 2017 ÇARŞAMBA
* “İnsanların çoğu, tek yanlı yapılan güçlü medya propagandalarına kapılarak, vaki olan zulüm ve yanlışlara ya kavlen (sözlü), ya fiilen ya da iltizamen (sessiz kalarak) destek vermektedirler.” (İbrahim Ersoylu)
* “Hakikatin yükü ağırdır; yolu gözyaşı, çile, sürgün, hapis ve şehitlik ile bezenmiştir.” (Mustafa Oral)
* “İman ve iman kurtarmak dâvâsı, havfı/korkuyu, tembelliği, çekinmeyi, ertelemeyi, gafleti, ötelemeyi, yeisi/ümitsizliği ve karamsarlığı sevmez, istemez ve kaldırmaz…” (Rifat Okyay)
26 OCAK 2017 PERŞEMBE
* “(…)Statların bazılarını gereksiz yere bu kadar yüksek seyirci kapasiteli yapmak doğru mudur? Buralara harcanan para daha iyi ve millete faydalı hizmetlerin yapımına harcanamaz mı?..” (Cemil Çakıroğlu)
* “[Risale-i] Nur eserlerinde günümüz modern fen bilimlerine ait birçok mesele fezlekeler tarzında ele alınmış ve misal yoluyla birçok mühim fennî kanun ve kurallara işaret edilmiştir.” (Halil Akgünler)
* “Ders verilen hakikatlere karşı gösterilen fikrî ve fiilî aykırılıklar o hakikatlerin aksine olarak kişiyi başka mecralara sürüklediği içindir ki kalben birliktelik yeterli gelmiyor, yeterliymiş gibi görülmesi ve gösterilmesi de kabul edilmiyor.” (Hasan Koç)
* “(…) Bizzat Mustafa Kemal’in emriyle bazı tarihî camiler boşaltılarak eski dönemlere ait heykel, fresk ve çeşitli eserler bu camilere yerleştirildi; ‘müze’ adı altında bir nevi puthaneye çevrildi…” (Hayreddin Ekmen)
* “Kalemlerini iyi kullananlar muhatap ve muarızlarına karşı üstün vaziyette olurlar ve onları içten fethederler. Böylelikle ferdi ikna ederek kalbinden ve beyninden yakalayabilirler…” (İsmail Hakkı Avcı)
* “[‘Yeni Asya,’] dinin siyasete, siyasetin de dinsizliğe alet edilmemesi gerektiğine inanır.” (Kâzım Güleçyüz)
27 OCAK 2017 CUMA
* “[Bediüzzaman Said Nursî,] en azılı düşmanlara [bile] ‘Efendiler!’ diye hitap etme nezaketinden asla vazgeç[medi].” (Nejat Eren)
* “Bizim karanlıkta kalmış aydınlarımız (!) yol gösteriyor, ancak gösterdikleri yollar hep çıkmaz sokak gibi.” (Ali Sandıkçıoğlu)
* “(…)Neredeyse 100 bin kişinin meselesini, dosyasını sadece yedi kişilik bir komisyona havale etmek Türkiye şartlarında pek de isabetli görünmüyor. Böyle bir karar, mağduriyetlerin devam etmesine sebep olmaz mı?..” (Faruk Çakır)
* “Bir yerde eğitim tekliyorsa orada her şey bekliyor demektir!” (Ali Hakkoymaz)
28 OCAK 2017 CUMARTESİ
* “Bediüzzaman, bir şahsın tek başına her şeyi idare etmesinin [ve] fikirlerinin her şeye kâfi gelmesinin mümkün olmadığını, büyük meselelerin ve küllî işlerin sadece bir şahsın tercihlerine terk edilmesinin yanlışlığını bizlere hatırlatmaktadır.” (Hasan Koç)
* “‘Yeni Asya,’ (…) yalnız Risale-i Nur için yayın hayatındadır. (…) Yaptığı iş, düşmanların da tasdikiyle, bıkmadan usanmadan Risale-i Nur pompalamaktır.” (Akif Arslan)
* “Şeriatın demokrasiyle bağdaşmayacağını radikal ve siyasal İslâmcılar ile ateistler ve din düşmanları iddia etmektedirler[; ki] her ikisi de ‘ifrat’ ve ‘tefrit’ denen aşırı uçları temsil etmektedir. Maalesef iddiaları bilgiden çok arzuya dayanmaktadır… / (…) Şeriat yönetimi ‘kanun hâkimiyeti’ demektir. (…) Keyfî yönetim, şahıs istibdadı şeriata aykırıdır.” (M. Ali Kaya)
29 OCAK 2017 PAZAR
* “(…)Siyaset bilimciler başta olarak, idareciler ve idareye talip olan ve vatanını[/]milletini seven herkesin mutlaka Münâzarât Risalesini okuması ve gündemine alması lâzım ve elzemdir. (…) Başta Münâzarât Risalesi olarak, Risale-i Nur Külliyatı ‘en doğru rehber’ olarak kabul edilmeli ve uygulamaya geçilmelidir. En acil ve daimî çare budur.” (Ahmet Demirdöğmez)
* “Bize vurmaların sebebi ‘demokrat’ duruştur, diğer meseleler ise sathidir.” (Ömer Faruk Özaydın)
* “Musîbete sabrettiğimiz, sıkıntılara katlandığımız dakikalar bize Cennet ömrü olarak geri dönüyor. Boşa gitmiyor sıkıntı zamanları, boşluğa düşmüyor…” (Havva Küçük Konur)
* “(…)Bizim bir siyasetçiye bakışımız, Risale-i Nur’lara verdiği değer ölçüsünde olmalı[dır]. / Aynı zamanda, devleti yönetenler Risale-i Nur’a ve prensiplerine ne kadar çok sahip çıkıyorsa bizim onlara vereceğimiz kıymet de o kadar olacaktır.” (Mustafa Gönüllü)
* “Yanlış yapanlar inanın onmaz./ Ele güç geçiren insan hiç durmaz./ Kula kulluk kabul olmaz, olunmaz./ Hakkı esas almalısın her zaman…” (Nadir Nazik)
***
Not: Yukarıdaki tesbitler, gazetemizin (yılın 4. haftasına tekabül eden) 23-29 Ocak 2017 tarihli nüshalarından derlenmiştir.