"Ümitvar olunuz, şu istikbal inkılâbı içinde en yüksek gür sada İslâm'ın sadası olacaktır."

Piyasalar

Küreselleşen dünyada ittifaklar

Osman KOYUNCU
08 Aralık 2016, Perşembe
Müslümanlık, iki dünya hayatını esas alır, hiç ölmeyecek gibi bu dünyaya, yarın ölecek gibi ahirete çalışmayı teşvik eder.

Dindar İsevilik ise ahiret hayatını esas alır, yani İsevîliğin asıl gayesi ahiret hayatıdır. Bu bizim için hem avantaj, hem de dezavantaj olabilir. Müslümanlıkta dünya ve ahiret dengesi bir bıçak sırtı gibidir ve bu dengeyi muhafaza etmek oldukça zordur. Para ve iman dengesini sağlayabilen, hadislere göre ehl-i Cennettir.

Peygamberimiz (asm), “Her ümmetin bir fitnesi vardır. Benim ümmetimin fitnesi maldır. Tüccarlar kıyamet günü facirler olacaklardır. Ancak dürüstlük ve doğrulukta bulunanlar müstesna. Doğru tacir kıyamet günü Arş’ın gölgesindedir. Doğru sözlü, dürüst ve güvenilir tacir, nebiler, sıddıklar ve şehitlerle beraberdir” buyurmuştur. Bunun gibi pek çok hadis vardır. Bütün bunların yanında Bediüzzaman mealen, “İslâm’ın terakkisi maddeten terakkiye bağlıdır” der, yani bu zamanda İslâm’a hizmet için maddenin çok önemli olduğunu vurgular. Malımızı, sırtımıza bindirmek değil de, malımızın sırtına binmeliyiz, malımızı ahirete götüremeyeceğimize göre, malımızı Allah yolunda harcayarak ahireti kazanabiliriz. 

Bediüzzaman’ın nakline göre bazı müfessirler, “Musa ve firavundan maksat kalp ve nefistir” derler. Demek ki her insanın bir Musa ve bir firavun tarafı vardır. Aynen bunun gibi büyük kişilere atfedilen iyi veya kötü vasıfların her insanda bulunması mümkündür. Zekânın ifrat mertebesine cerbeze denir. Deccalın bir mânâsı da ifrat derecedeki zekâsını kullanarak insanları kandırmasıdır. Deccalın sağ gözü kördür, yani ahireti görmez, bütün hedefi dünya ve maldır. O halde insanları kandıran, yalan söyleyen, hedefi madde ve makam olan her insanda bir nevi deccallık vasfı vardır. Dicle ve deccal aynı kökten gelir, sessiz akışı ile insanları kandırır, içine girince yutar, mal, makam, şöhret ve siyaset de bu şekildedir.

Fakir, dindar ve takva sahibi bir kişi, mal veya makam bulunca eski halini muhafaza etmesi zorlaşır, çok az insanı mal ve para değiştirmemiştir. Salebe’nin Hz. Muhammed (asm) dönemindeki durumunu bir düşünelim. Namazlarını Peygamberimizin (asm) arkasında kılardı, zengin olunca ne duruma düştüğünü biliyoruz, Peygamberimiz (asm) “yazık oldu Salebe’ye” dedi, bizlere de yazık olmasın. Müslüman’ın iki gözü var; hem dünyayı, hem de ahireti görmeli, fakat mal, makam, şöhret ve siyaset, ahiret gözünü kör ediyor, bu insan dünyaya yöneliyor. Onun için, bu zamanda bazı Müslümanlar, “siyasetle dine hizmet edeceğim” derken gözlerini kör ediyorlar.

 Dünya küreselleşerek bir köy konumuna geldi. Bediüzzaman’ın ifadesi ile milletler savaşı tabaka-i beşer savaşına dönüşüyor. Dünyayı ateşe vermeye çalışan gizli dinsizlik komitesi ile bu zamanda, ancak ilimde ilerde fen ve teknolojiye sahip dindar İsevîlerin ittifakıyla sonuç alınabilir. Küreselleşen dünyada devletlerin tek başlarına hareket etmesi zorlaşmış,  insanlık büyük ittifaklar kurmaya mecbur olmuşlardır. 

Kıyametin yaklaştığı bu zamanda AB ve dindar İsevîler Müslümanlarla ittifak kurarak ellerindeki ilim ve teknoloji ile Risale-i Nur’u program yaparak, bugünkü İslâm âleminin aklı ve İslâm âlemi de bunun kuvveti olursa, dünyadaki İslâm hâkimiyeti altın çağını yaşayabilir.

Okunma Sayısı: 2272
YASAL UYARI: Sitemizde yayınlanan haber ve yazıların tüm hakları Yeni Asya Gazetesi'ne aittir. Hiçbir haber veya yazının tamamı, kaynak gösterilse dahi özel izin alınmadan kullanılamaz. Ancak alıntılanan haber veya yazının bir bölümü, alıntılanan haber veya yazıya aktif link verilerek kullanılabilir.

Yorumlar

(*)

(*)

(*)

Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış, Türkçe karakter kullanılmayan ve tamamı büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır. İstendiğinde yasal kurumlara verilebilmesi için IP adresiniz kaydedilmektedir.
    (*)

    Namaz Vakitleri

    • İmsak

    • Güneş

    • Öğle

    • İkindi

    • Akşam

    • Yatsı