"Ümitvar olunuz, şu istikbal inkılâbı içinde en yüksek gür sada İslâm'ın sadası olacaktır."

Piyasalar

Müsbet hareket, sivil itaatsizlik ve terör

Osman KOYUNCU
05 Ocak 2017, Perşembe
Peygamberimiz (asm) “ben güzel ahlâkı tamamlamak için gönderildim diyor.” İslâm düşünürlerine göre, imanlı ve ahlâklı ibadetsiz bir mü’min, ahlâksız ibadet yapan mü’minden daha hayırlıdır.

Bediüzzaman “bizim vazifemiz müsbet hareket etmektir. Menfi hareket değildir diyor.” Buna göre, inanan, fakat ibadet yapmayan ve müsbet harekette bulunan bir insan,  ibadet eden, fakat müsbet harekette bulunmayan bir insandan daha hayırlıdır ve İslâm’a daha faydalıdır.   Yine Bediüzzaman “Bizler asayişi muhafazayı netice veren müsbet  iman hizmeti içinde her bir sıkıntıya karşı sabırla, şükürle mükellefiz diyor.” (İlk Dönem Eserleri: 370)  

Bütün bunlar gösteriyor ki eğer, Bediüzzaman dinlenseydi ve müsbet hareket tohumları ekilseydi bugünkü durum olur muydu? 

“Asıl mesele bu zamanın cihad-ı manevisidir. Manevî tahribatına karşı sed çekmektir. Bununla dâhilî asayişe bütün kuvvetimizle yardım etmektir. Evet, mesleğimizde kuvvet var. Fakat bu kuvvet, asayişi muhafaza etmek içindir.”… “Bir cani yüzünden onun kardeşi, hanedanı, çoluk—çocuğu mesul olamaz”—işte bunun içindir ki, bütün hayatımda bütün kuvvetimle asayişi muhafazaya çalışmışım. Bu kuvvet dâhile karşı değil, ancak haricî tecavüze karşı istimal edilebilir. “ (Emirdağ, 631)

Perde arkasından dünyayı idare eden, zengin ve genelde Yahudi ailelerinden oluşan gizli komite, dünyadaki terörü kontrol ediyor. Terörist, amacı uğrunda ölümü göze alıyor bu kolay bir iş değildir, öldürmek istediğin insana, bu dünya hayatından daha iyi bir hayat vaat edeceksin veya onu o hayata inandıracaksın ki hayatını ortaya koysun ve o uğurda canını severek feda etsin.  

1980 yılına kadar PKK diye bir şey yoktu.  O zamana kadar Türkiye’de Kürtler yaşıyor denemezdi. Bunun için doğunun dağına taşına, kilometrelerce uzaktan görünecek şekilde, “Ne mutlu Türküm diyene,”  “Türk öğün çalış güven” vs şeklinde yazılar yazıldı. Bir üst akıl, Kürtleri bu şekilde kışkırtıp isyan ettireceğini çok iyi biliyordu. Maalesef Türkiye’deki akl-ı selim düşünürlerden, Said Nursî hariç, bu konularda gür bir ses çıkaran olmamıştır. 

1980 ihtilâli olunca, dıştaki bu hain komite, içerdeki uzantılarına bu ihtilâli yaptırdı ve yapanları da yıllarca bir kahraman gibi alkışlattı, bu millete % 92 gibi, Saddam ve Kaddafi’den daha yüksek oy oranı ile başkan yaptırttılar.  

İşte bu 1980 ihtilâl komitesi, inanan inanmayan, suçlu masum, bulduğunu Diyarbakır Cezaevi’ne soktu, aylarca zulüm uyguladı. Kayıtlara göre işkenceden 79 kişi vefat etti. Bunların hesabı sorulmadı, hakları alınmadı, yalnız oy almak için göstermelik kanunlar yapıldı. İşte bu zulme uğrayanlar, Diyarbakır Cezaevi’nde PKK’yı kurdular, zulmü yaptıran üst akıl, bu örgütü ele geçirip ülkeyi kana buladı, şimdi işin önü alınamıyor, kimse nerede hata yaptık diyemiyor.  Usame bin Ladin de dindar idi. Rusların, Afganistan’ı işgaline karşı çıktı ve bu şekilde ona teşkilât kurduruldu, sonra bunu da evrensel güçler ele geçirdi, sonra bunun da önü alınamadı. ABD, Irakta Müslümanlara yaptığı zulümden sonra, o mağdurlar IŞİD’i kurdu bu da evrensel dinsizlerin eline geçti. Bu evrensel güç, dünyayı bu örgütler vasıtasıyla kana buladı ve buluyor. 

BOP (Büyük Orta Doğu Projesi)‘in gerçekleşmesi için Türkiye’nin zaafa uğraması lâzım.  Bunun için yine üst akıl bir ihtilâl senaryosu yazdı, fakat filmde oynayan figüranların çoğu olayın gerçek olduğunu sandı ve balıklama işin içine girdiler.  İhtilâl girişimi başarısız olunca, (perde arkası henüz net değil) suçlu birisi bulundu ve bütün suçlar bunlara yıkıldı. Balyoz ve Ergenekon’da da aynı şeyler olmuş kurunun yanında yaşlar da yanmıştı. Cumhuriyet döneminde en büyük suçlu olarak Said Nursî kabul edilmişti. Fakat kardeşi Abdülmecid Nursî müftülük yaptı, Yüksek İslâm enstitülerinde öğretmenlik yaptı,  Risale-i Nur Külliyatının bir kısmını Türkçeye çevirdi, kimse ona sen Said Nursî’nin kardeşisin öğretmenlik yapamazsın demedi.  

Türkiye’nin hukuka, demokrasiye ihtiyacı var, sakin olmak lâzım. İslâm’ın mantığında müsbet hareket ve sivil itaatsizlik yöntemi vardır, kan değil. Bütün bunların ilâcı Külliyatta vardır, bu çiçekler demokratik hukuk sisteminde açılacaklar. 

Okunma Sayısı: 2349
YASAL UYARI: Sitemizde yayınlanan haber ve yazıların tüm hakları Yeni Asya Gazetesi'ne aittir. Hiçbir haber veya yazının tamamı, kaynak gösterilse dahi özel izin alınmadan kullanılamaz. Ancak alıntılanan haber veya yazının bir bölümü, alıntılanan haber veya yazıya aktif link verilerek kullanılabilir.

Yorumlar

(*)

(*)

(*)

Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış, Türkçe karakter kullanılmayan ve tamamı büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır. İstendiğinde yasal kurumlara verilebilmesi için IP adresiniz kaydedilmektedir.
  • erdem

    5.1.2017 05:13:37

    planı derinlerden,bol figuranlı bir trajedi yaşadıklarımız. neticesi ise bitirilmeye çalışılan islamın özü,müslümanların birikimi ve yeryüzünden silinmesi.Bu şeytanın en büyük oyunu kıyametten önce.melun varlık her zaman pirincin içindeki beyaz taş olma taktiğini kullanıyor.Müslümanlar ise okumuyor sorgulamıyor sadece propagandaya inanıyor.Acı netice herkese dokunacak.Şeytan ve taraftarları zaten kaybetmiş kazanan gerçekten inanan ve sabredenlerdir

(*)

Namaz Vakitleri

  • İmsak

  • Güneş

  • Öğle

  • İkindi

  • Akşam

  • Yatsı