"Ümitvar olunuz, şu istikbal inkılâbı içinde en yüksek gür sada İslâm'ın sadası olacaktır."

Piyasalar

Risale-i Nur’daki zahirî zıtlıklar

Osman KOYUNCU
10 Ekim 2017, Salı
Malum olduğu üzere Kur’an’ı okurken bazen birbirine zıt gibi noktalar görürsünüz.

Bazı insanlar ya kasıtlı veya bilmeyerek bu konuları kafalarına takıp kurcalıyorlar. Meselâ dünyanın öküz ile balığın üstünde olması meselesi gibi... Bu konu üzerinde bin sayfa yazılsa yeridir, geçmiş âlimler konu üzerinde pek çok eser yazdılar. Biz burada haddimizin fevkinde, özet olarak konuyu ele alacağız. 

Kur’ân’da muhkem âyetler vardır, yani âyetlerin mânâsını herkes anlar, yanlış anlamalara mahal kalmaz, yorum gerektirmez. Allah’ın birliği, Hz. Muhammed’in (asm) Allah’ın elçisi olduğunu anlatan âyetler, muhkem âyetlerdir. Fakat “Yahudiler, Allah’ın eli bağlıdır dediler. Hayır, Allah’ın iki eli de açıktır” Maide 64, “Doğuda batıda Allah’ındır. Nereye dönerseniz Allah’ın yüzü oradadır.” Bakara 115 gibi âyetlere müteşabih âyetler denir, kişilere göre bu âyetlerin mânâları farklı yorumlanabilir. Bu farklı yorumlar hadislerde de oluyor, âlimler bunların mânâsını tevil ediyor. Bu müteşabih âyetlerin gerçek mânâsını tam olarak Allah bilir, fakat dinî konularda derinlemesine çalışmış müçtehit seviyesindeki âlimler bu konuları yorumlayabilir ve de yorumlamışlardır. Kur’ân ve hadislerin tazeliğini güncelliğini göstermişlerdir.

Bediüzzaman, mânâ olarak Muhâkemat isimli eserinde mealen, akıl ile nakil (âyetler ve hadisler) zıtlaştıkları zaman, akla uyun, nakli tevil ediniz yorumlayınız, bu İslam âlimlerinin bir görüşüdür der. Fakat o aklın gerçek akıl olması gerektiğini vurgular. Bu durum İslâm’ın güzelliklerindendir. Allah düşüncelerin önünü açıyor, tefekkür edip yorum yapmamızı, geniş ve değişik düşünmemizi istiyor. Her müçtehit farklı düşünecek, bir müçtehit diğerine tabi olmak zorunda değil ve birbirlerini taklit etmemelidirler. Taklit kelimesi ile kilit kelimesi aynı kökten gelir, birbirlerini taklit edenler kafalarını kilitlerler, artık daha farklı düşünemezler. Birbirini taklit edenler mukallit denir, mukallitler hiçbir şey üretemez. Osmanlılın son dönemlerinde âlimler birbirini taklit ederek, yazılan aynı eserlere yüzlerce şerhler yazdılar. Bediüzzaman gibi derin düşünceye dayalı müstakil eserler veremediler, onun için koca Osmanlı dağıldı. Eğer merhum ikinci Abdülhamit, Bediüzzaman’ı dinleseydi de Onu hapse atmasaydı, Yıldız Sarayını fen fakültesi yapsaydı, belki Allah o koca devleti devam ettirirdi. Osmanlının dağılmasının asıl nedeni ilimdeki gerilemedir, diğer sebepler bahanedir. Şimdi de siyasal İslamcılar çağın en mükemmel tefsirini eğitim sistemine soksaydı, siyaset yolu ile dine hizmetten vazgeçselerdi, sosyal olayları silahla değil de ilimle daha kolay, akıllara ve kalplere inerek çözecek, millî barış ve huzurun temelleri atılacaktı, ülke huzura kavuşacaktı. 

Allah ilme teşvik etmek ve düşüncenin yolunu açmak için bu âyetleri indirdi ki gözümüze bir dürbün olsun, onunla maddî ve manevî âlemin en uzak köşelerini görelim, müçtehitler farklı yorumlar yapsınlar diye. Bediüzzaman müteşabih âyetlerde, âyet haktır ve Allah’ın murat ettiği mânâda haktır, fakat bir müçtehitbence murad-ı İlahî şu şekildedir, başka bir müçtehit murad-ı İlahî bu şekildedir diyebilir, bu onun en tabi hakkıdır. Fakat ehl-i sünnet ulemasının görüşünün dışına çıkmamak şartıyla. Ayrıca umum âlimlerin o konudaki ittifak ettiği görüşlerine de uymalı. 

Bediüzzaman’ın İsrailiyat deyip bazı hadisleri farklı yorumlamasının bir hikmeti şu olsa gerek, bir müçtehit ben dünyanın öküz ve balık üzerindedir denen hadisi, eğer Peygamberimizin sözü ise inandım, fakat âlimler arasında ihtilaf var ise, ben bunun İsrailiyat olduğunu düşünüyorum derse, illa da inanmalısın bu hadistir diye diretmemizin mânâsı yoktur.

Rahmetli Zübeyir Gündüzalp “bir velinin sözünde 70 mânâ olabilir” der. Peygamberimizin sözünden de yüzlerce mânâ çıkarılabilir. Bir müçtehide sen yanlış düşünüyorsun diyemeyiz.  Bediüzzaman’a göre müçtehid bildiğini umuma yayabilir, eğer bir âlim bu konuyu yorumlarsa umuma yayamazlar, kendi anladıkları ile amel edebilirler, der. Bugün bazı âlim seviyesine yaklaşmış kişiler, kendilerini müçtehit sanarak bu konuları umuma yayarak kargaşaya sebep oluyorlar.

Okunma Sayısı: 2693
YASAL UYARI: Sitemizde yayınlanan haber ve yazıların tüm hakları Yeni Asya Gazetesi'ne aittir. Hiçbir haber veya yazının tamamı, kaynak gösterilse dahi özel izin alınmadan kullanılamaz. Ancak alıntılanan haber veya yazının bir bölümü, alıntılanan haber veya yazıya aktif link verilerek kullanılabilir.

Yorumlar

(*)

(*)

(*)

Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış, Türkçe karakter kullanılmayan ve tamamı büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır. İstendiğinde yasal kurumlara verilebilmesi için IP adresiniz kaydedilmektedir.
    (*)

    Namaz Vakitleri

    • İmsak

    • Güneş

    • Öğle

    • İkindi

    • Akşam

    • Yatsı