"Ümitvar olunuz, şu istikbal inkılâbı içinde en yüksek gür sada İslâm'ın sadası olacaktır."

Piyasalar

Taşların eğittiği iki dahi

Osman KOYUNCU
24 Ekim 2014, Cuma 00:01
Aslında taşların değil de, sabır, sebat ve gayretin eğittiği iki dahi demek daha doğru olur.

Bunlardan birisi İbn-i Sina, çocukluk yıllarında matematik dersini hiç sevmediği için bu dersten hep başarısız olmuş. Bir gün medreseden kaçmış, susayınca gördüğü bir su kuyusuna koşmuş, kuyunun duvarını görünce şaşırıp kalmış, yumuşak bir ip, taşta büyük bir oyuk açmıştı. Bu olay onun hayatının dönüm noktası olmuş. Benim kafam bu taştan daha sert değildir, diye düşünerek medreseye dönmüş ve eğitimine devam etmiş. Onun için İbn-i Sina’ya, taşın eğittiği bir dahi derler. 

Diğer dahi İbn-i Hacer, dört yaşında ana ve babasını kaybetmiş, ablası tarafından yetiştirilmiş. Okul esnasında başarısız olduğu için, devamlı arkadaşları tarafından alaya alınıyor ve itilip kalkılıyormuş, okuduğunu anlayamıyormuş. Okumaktan o kadar sıkılmış ki, ölsem de bir kurtulsam(!) diye düşündüğü de olmuş. Bir gün medreseden kaçmış, bir mağara görünce içine sığınmış, mağarada yorgunluktan uyuyakalmış. Sonra yağmur yağmaya başlayınca, su damlalarının taşta açtığı oyuğu görmüş, “su ne kadar yumuşak, taş ne kadar sert” diye düşünmüş ve kafasında şimşekler çakmaya başlamış. Hızlı bir şekilde mağaradan çıkmış ve medreseye koşmaya başlamış. Medreseye varınca eğitimine kaldığı yerden devam etmiş ve zamanının büyük bir âlimi olmuş.

Sürekli ve devamlı çalışmanın hem hafızayı hem de zekâyı açtığı ilmî çalışmalarla ispatlanmıştır. Bir düşünür, “Zeki insan kendi aklını, daha zeki insan ise başkasının da aklını kullanır” der. Eğitim, bize başkalarının aklını nasıl kullanacağımızın yollarını öğretir. Çünkü bir insan, ne kadar da zeki olsa, başkalarının akıl ve zekâsını kullanmadan başarılı olması mümkün değildir. Bediüzzaman, “Zekâ, eğer çendan harika olsa da, bir fennin tekmiline kâfi değildir; nasıl çok fenlere kifâyet eder” der.

Dahi olmak için, sürekli ve sabırla çalışmak, daha akıllı insanların akıllarını nasıl kullandığını ve neler yaptıklarını anlayarak kendi yoluna mihenk taşlarını dikmektir. Bir okuyuşla ilim öğrenilse idi, her insanın âlim olması lâzım gelirdi. Zübeyir Gündüzalp, “Bir binanın yapımında tuğlaları üst üste koymak, tekrar değil bina kurmaktır” der. Okullarda öğretmenler dersi bir iki kere anlatır, anladınız mı diye sorar, çocuklar da evet manasında kafaları salladı mı, öğretmen konu anlaşılmıştır kanaatine varır. Öğretmen, anlayışı en zayıf gördüğü öğrencilere birkaç kere anlattırarak, sınıfın seviyesini ölçmeli, tekrarları çok yaptırmalıdır. 
Napolyon, her zaman yanında anlayışı çok zayıf bir er bulundururmuş, bir mesaj çekeceği zaman ona okuttururmuş, eğer o er bu mesajı anlamışsa, herkes anlayabilir kanaatine varır, sonra mesajları gönderirmiş. Öğretmen de dersi bu mantıkla anlatmalı, yalnız en zekileri göz önüne alarak dersi anlatmamalı, umumun anlayışını nazara almalıdır. 

Kitap okurken veya ders çalışırken, o konuyu veya o kitabı, yazarıyla münakaşa eder veya birilerine ders anlatır gibi devamlı okumalı. İmam-ı Buhari’nin 500 bin hadisi, ravilerinin isimleri ile ezberlediğini söylüyorlar, bu ise yaklaşık 35 milyon kelime demektir. Devamlı ve ısrarlı çalışma, kişiyi başarıya götürür. Başarının anahtarı sabırla çalışmaktır. Edison “dehanın % 1’i ilham % 99’u ise terdir” der. 

Devamlı öfkeli, sinirli, kızgın kişiler olumlu düşünüp, iyi bir ilim öğrenemez. Beyinleri, hep olumlu şeylerle meşgul etmeli, zaten beyin olumlu şeyler için programlanmıştır. Olumlu düşünüp geniş hayaller kuran kişiler, derin ilimleri kalıcı olarak öğrenebilir, aksi halde öğrenilen şeyler hemen unutulabilir. İnsan olumlu düşünüp yapabileceğine inanırsa muhakkak başarır, eğer ben bunu anlamıyorum, ben başarısız olacağım, öğrenemeyeceğim şeklinde düşünen insan, hiçbir şey öğrenemez ve başarılı da olamaz. Başaracağına inandığın her şeyi yapabilirsin, sabırla çalış, eski âlimler, tekrar 180 kere de olsa iyidir derdiler. 
Öğrenmenin anahtarı, çok tekrar, sabırlı ve sakin olmak, kendine güvenmek ve başarılı olacağına inanmaktır. Duyu organlarını olabildiğince kullanarak öğrenmek çok önemlidir. İnsan, bütün duyu ve hisleri ile eğitime katılmalıdır. 

Hz. Ali, “Bilgi ile dirilenler hiç ölmez” derken, Konfüçyüs, “Düşünmeden öğrenmek faydasız, öğrenmeden düşünmek tehlikelidir” sözlerini kaydeder. İstikamet ve doğru yolu bulmak için, devamlı okumaktan başka yol yok.

 

Okunma Sayısı: 1723
YASAL UYARI: Sitemizde yayınlanan haber ve yazıların tüm hakları Yeni Asya Gazetesi'ne aittir. Hiçbir haber veya yazının tamamı, kaynak gösterilse dahi özel izin alınmadan kullanılamaz. Ancak alıntılanan haber veya yazının bir bölümü, alıntılanan haber veya yazıya aktif link verilerek kullanılabilir.

Yorumlar

(*)

(*)

(*)

Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış, Türkçe karakter kullanılmayan ve tamamı büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır. İstendiğinde yasal kurumlara verilebilmesi için IP adresiniz kaydedilmektedir.
    (*)

    Namaz Vakitleri

    • İmsak

    • Güneş

    • Öğle

    • İkindi

    • Akşam

    • Yatsı