"Ümitvar olunuz, şu istikbal inkılâbı içinde en yüksek gür sada İslâm'ın sadası olacaktır."

Piyasalar

Yunus ibni Metta

Osman KOYUNCU
26 Mayıs 2015, Salı
(İlk denizaltının icadı)

Bir mânâya göre, Kitab-ı Mubin Kur’ân- Kerim’dir ki, yaş ve kuru her şey içinde vardır. Denizler mürekkep, ağaçlar kalem olsa, yine onun mânâlarını bitiremezler. Bundan dolayı Kur’ân-ı Kerim’in içinde, bütün ilimlerin asılları özet olarak, icmali bir tarzda bulunmaktadır. Tıp ilmi, Şâfi isminin tecellisine mazhar olduğu gibi, matematik de Mukaddir ismine mazhardır vs. Aynen bunun gibi Kur’ân içinde çok sayıda ilim ve keşiflerin çekirdekleri vardır. Bu durumu her insan, her zaman göremez, bazılarının görülmesi zamana bağlıdır, zamanın geçmesi ve ilmin ilerlemesi ile keşfedilebilir. Fen ilimleri, fikirlerin birleşmesinden doğmuş olduğundan, bir icat birden meydana gelmez, uzun bir sürede tedrici olarak olgunlaşır. İlk zamanlar, fen ilimlerinin içinde çok sayıda hurafe vardı, modern fenlerin keşfi sayesinde, hurafelerden temizlenerek hakikate yanaştılar. 

İlimler, aynı zamanda bazı hayvanların hareketlerini taklit ederek, tekniğe uyarlar. Meselâ, bir karınca kendi ağırlığının 50 katını kaldırabilir, bazı hayvanlar ise, kendi ağırlığının 800 katını kaldırabiliyor, bir çekirge kendi boyunun 270 katı kadar zıplayabilir vs. Fakat bugün en iyi teknoloji ile üretilen uçaklar, ancak kendi ağırlığının % 75’ini kaldırabiliyor. Demek ki ilimler, karıncanın seviyesine bile gelememiştir. 

Allah’ı tanıtan üç büyük delil var; biri Kur’ân, diğeri kâinat kitabı, bir diğeri de Hz. Muhammed’dir (asm). Âyet, delil demektir. Kur’ân’ın âyetleri de Allah’ın delilleridir, kâinat kitabında yazılan canlılar da. Bu kitapların hepsini Allah yazdığına göre, insanlar, örnek aldığı bir karıncadan faydalanarak yaptığı teknolojik yeniliğin kaynağı da İlahîdir. Peygamberlerin mucizelerinden faydalanılarak yaptığı teknolojilerin kaynağı da İlahîdir. 

Her bir peygamber, bir veya birkaç ilmin, mucizeleriyle nihayet hududunu çizmiştir. İnsanlar bu mucizeleri ilmen taklitlerini yaparak, teknolojiye uygularlar. Kıyâmete yakın zamanda, teknolojiler mucizelere yanaşacak fakat yetişemeyecektir. Bunlardan birisi de ilk denizaltının icadıdır. Bu binek, Hz. Yunus (as) eli ile insanlığa hediye edilmiştir. Demek ki, balıklar gibi, suyun altında yaşamak mümkündür, yeter ki insanlık, kulluk görevini ihmal etmeden bu mucizeleri ilme uydursun. 

Bugün, teknolojinin ilerlemesine rağmen, yapılan denizaltıları, yunus balıklarının özelliklerini yansıtmaktan çok uzaktır. Yunusların gözleri, 300 derece dönebilirler, bundan dolayı çok geniş bir alanı hatta arkalarını bile gözetleyebilirler. Yunus balıkları, 2 saatte bir vücut derisini değiştirerek, kaygan derisi ile suda kolayca yüzer. Yunuslar, her canlının vücudundan dışarıya verdiği elektriği algılayabilir, hem iyi avlarlar hem de yem olmaktan kurtulurlar. İnsan aldığı havanın % 17’sini kullanırken, yunuslar aldığı havanın % 80’ini kullanırlar. Yaralandıkları zaman, kendilerini tedavi ederler ve kendi ürettikleri ağrı kesiciler ile acı hissetmezler. Dört harfli alfabelerinin olduğu ve kendi aralarında rahatça haberleşme yaptıkları biliniyor. Bugünkü denizaltılar, yunusların su içinde yaptığı hareketlerin % 1’ini bile yapamıyorlar. 

Metta zaman demektir, Yunus da insanlık mânâsına gelir. Kur’ân, Hz. Yunus (as) peygamberliği ile insanlığa manevî yönden önder olduğu gibi, mucizeleri ile ilmî yönünden de öncülük ederek, ilk denizaltının nasıl yapılacağını göstermiştir. Bediüzzaman, Muhakemat’ta “mehasini medeniyet denilen emirler, şeriatın başka şekle çevirilmiş birer meselesidir” der. Demek ki fen ilimlerinde yapılan keşif ve yenilikler, ya Kur’ân veya diğer kutsal kitapların bildirdiği ilhamlardır veya peygamberlerin mucizelerinin küçük birer taklitleridirler. 

Yunus (as) Ninova’ya peygamber olarak geldi. Ninova gelişmiş şehir mânâsında gelir. Allah, kulun Yunus, sebepleri yaratan Allah’tan başka ilâh olmadığını anladığından, o kulum için, balığın karnını bir denizaltı gibi yapıp, onu sahil-i selamete çıkarttım, siz de kulluk vazifenizi unutmamak şartı ile adetullah kanunlarına uyarsanız, gelişmiş şehirleri oluşturup, sizler de denizin altından giden modern araçlar yapabilirsiniz der. Bediüzzaman’ın ifadesi ile “Hz. Yunus müsebbibül-esbabtan (sebepleri yaratan Allah’tan) başka melce (sığınak) olmadığını aynelyakîn gördüğünden, sırr-ı ehadiyet (zatının birliği), nur-u tevhid içinde inkişaf ettiği için, şu münacat birden bire geceyi, denizi ve hutu (balık) musahhar etmiştir. O nuru tevhid ile hutun karnını bir tahtelbahir (denizaltı) gemisi hükmüne getirip ve zelzeleli dağvari emvac (dalga) dehşeti içinde denizi o nuru tevhid ile emniyetli bir sahra bir meydanı cevelan ve tenezzühgâhı olarak o nur ile sema yüzünü bulutlardan süpürüp, kameri bir lamba gibi başı üstünde bulundurdu. Her taraftan onu tehdit ve tazyik eden o mahlûkat, her cihette ona dostluk yüzünü gösterdiler. Ta sahili selamete çıktı şecere-i yaktin altında, o lütf-u Rabbaniyeyi müşahade etti.” 

Hz. Yunus’a (as) ay, gece karanlığında bir lamba oldu. Bugün yapılan denizaltıları, aldıkları yakıtları kullanarak, kendi elektriğini üretiyorlar. Acaba ileride, teknolojinin gelişmesi ile güneşten, aydan hatta deniz dalgalarından enerji elde ederek, karanlık okyanuslara ilerleyen gemiler yapılabilir mi? Hz. Yunus (as)  görevinde küçük bir ihmal yaptığı için, deniz ve balık tarafından yutuldu. Bizler de kulluk vazifesini unutmadan, nefis balığına yutulmazsak, Yunus (as) gibi denizaltılar yapabiliriz.  

Bizler de bu dünya denizi içinde, Kur’ân-ı Hâkim’in tezgâhında yapılan, Risale-i Nur gemisi içine girebilirsek ve bu kitapları eğitimde kaynak kitaplar yapabilirsek, yeni nesiller, balıklar gibi manevra kabiliyeti yüksek olan denizaltılar yapabilirler.

Okunma Sayısı: 6614
YASAL UYARI: Sitemizde yayınlanan haber ve yazıların tüm hakları Yeni Asya Gazetesi'ne aittir. Hiçbir haber veya yazının tamamı, kaynak gösterilse dahi özel izin alınmadan kullanılamaz. Ancak alıntılanan haber veya yazının bir bölümü, alıntılanan haber veya yazıya aktif link verilerek kullanılabilir.

Yorumlar

(*)

(*)

(*)

Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış, Türkçe karakter kullanılmayan ve tamamı büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır. İstendiğinde yasal kurumlara verilebilmesi için IP adresiniz kaydedilmektedir.
    (*)

    Namaz Vakitleri

    • İmsak

    • Güneş

    • Öğle

    • İkindi

    • Akşam

    • Yatsı