Cenab-ı Hakk’ın Kur'an'da lânetlediği kavim olan Yahudiler, kendilerine gelen Peygamberleri de öldürüp, öldürmeye teşebbüs etmişlerdir. Ayrıca, Allah’a da, isyan etmişlerdir. Ve bugün dünyada, nerede bir karışıklık varsa, umumîyetle, Yahudiler ve İngilizlerin başının altından çıkmaktadır. Amerika’daki hâkim güçlerin de köklerinde, bu iki millet vardır.
İsrail devletinin 1948 de Filistin’de kurulduğu günden beri bu topraklarda, kan ve gözyaşı hiç dinmemiştir. 1967 deki Arab-İsrail harbinde biz, gençliğimizin ilk senelerini yaşıyorduk. Normalde, Müslüman bir milletken, "Arab sosyalizmi saçmalığı ve BAAS akılsızlığı" ile oradaki zavallı millete bir fayda yerine, hep zarar getirmişlerdir. Biz bunları yaşayarak gördük, işittik, bildik. SSCB zamanındaki komünizmin kuklası olan Filistin Kurtuluş Teşkilatı (daha sonra uydurukçacılar “örgütü” ismini taktı) hep anarşi hareketleri ve gerillacılık yapmıştır.
Bizde de, 1968 anarşistlerinin çoğu, Filistin “El fetih” kamplarında yetişmiştir. FKT nin iki mühim ismi; “Yaser Arafat ve Leylâ Halid”, anarşi cihetiyle, uçak ve adam kaçırma yoluyla hareket etmeyip, daha akl-ı selîm ve sulha sebeb olacak faaliyetler yapsalardı, belki Filistin bölgesinde, şu anda sulh hâkim olmuştu. Ama işte bu iki şahsın yanlış hareketleri, bu dâvânın pek lehine olmamıştır.
Çünkü onlar sosyalistçe hareket ederken, Yahudiler de, Bediüzzaman Said Nursî’nin ifadesiyle; "Yahudi milleti hubb-u hayat ve dünyaperestlikte ifrat ettikleri için, her asırda zillet ve meskenet tokadını yemeye müstehak olmuşlar. Fakat bu Filistin meselesinde; hubb-u hayat ve dünyaperestlik hissi değil, belki enbiya-yı Benî İsrailiyenin mezaristanı olan Filistin, o eski peygamberlerin kendi milliyetlerinden bulunması cihetiyle, bir cihette bir ehemmiyetli hiss-i millî ve dinî olmasından, çabuk tokat yemiyorlar. Yoksa, koca Arabistan'da az bir zümre hiç dayanamayacaktı, çabuk meskenete girecekti." bu sözlerle ifade edildiği gibi, dinî bir şekilde hareket ediyordu.
Ne olduğu, kimler tarafından kurulduğu, idare edildiği belli olmayan, Hamas’ın şu son hareketi de, hani, fil ile farenin kavgası var ya, ona benziyor. Yahu kardeşim, senin hâlin belli, sen o şekilde hareket etmekle, İsrail’in ekmeğine yağ sürdün. Bırakır mı adam seni? O da, daha beter bir karşılıkla sana cevab verir ve o kadar masum çoluk-çocuğun da, kanı heder olur. Haaa, Yahudi haklı mı? Asla ve kat’a! O Siyonist, dinsizlere, aklı başında, gerçek dindar Yahudiler de karşı çıkıyor. Ortalığı karıştıran o Siyonistlerin, senelerdir, zavallı, masum ve mazlum Filistinlilere kan kusturması, hiçbir şekilde tasvib edilemez! Ama işi daha akılcı bir yolla çözmek yerine, bu şekilde hareket etmek, İsrail’in işine gelmiştir. Nitekim Netenyahu’nun, 2019 senesinde, parlamentoda söylediği şu sözlere dikkat lâzım: [İsrail Başbakanı Binyamin Netanyahu'nun 2019 yılında İsrail Parlamentosu'ndaki (Knesset) Likud partisi üyelerine yaptığı konuşma yeniden gündeme geldi.
Netanyahu, Mart 2019'da partili milletvekillerine yaptığı konuşmada, Filistin Devleti'nin kurulmasını engellemek için Hamas'la işbirliği yapılması gerektiğini söylemişti. Netanyahu, "Filistin devletinin kurulmasına köstek olmak isteyen kim varsa, Hamas'ın büyümesini desteklemeli ve Hamas'a para göndermeli. Bu, Gazze'deki Filistinlileri Batı Şeria'daki Filistinlilerden izole etme stratejimizin bir parçası"] demişti. Hamasın son hareketi ile Netanyahu'nun bu mevzuudaki sevincini dile getirdiği söyleniyor. Onun için, akıllıca hareket etmek lâzım, oyuna gelmemek lâzım. Bu şekilde yanlış hareketle, binlerce masum; çoluk-çocuk, yaşlı, kadın katledilmiştir. Alçak İsrail askerlerinin beyanıyla küçük yaştaki Filistinli kızlara tecâvüz edilmiştir. Yazık değil mi, günah değil mi? Allah, masum ve mazlum Filistinli kardeşlerimize acısın ve dertlerini, bir an önce bitirsin!