"Ümitvar olunuz, şu istikbal inkılâbı içinde en yüksek gür sada İslâm'ın sadası olacaktır."

Piyasalar

Allah, sana rahmet eylesin, Yüksel Sarmaşık...

Osman ZENGİN
10 Ocak 2016, Pazar
Eğer, araya giren “iftirak fitneleri” olmasaydı, bugün onu, bir çoğunuz tanıyor olacaktınız. Ama maalesef, işte o fitneler, eski birçok kahraman mensuplarımızı tanınmaz ve birbirine yabanî yapmıştır.

Bu aziz cemaate, iftirakların en büyüğünü, 1980 ihtilâl-i hâinanesi yapmıştır. Ondan öncekiler çok kayda değer değildi. Ama o iftirak, bizlerin mabeyninde, bayağı bir yara açmıştır.

1980 ihtilâlinden hemen sonra, Erzurum YSE Bölge Müdürlüğünde çalışıyoruz. Herkesin, korkudan neredeyse evinden çıkamadığı o günlerde, hepsi de idareci olan dört ağabeyimizle beraber, hem de lojmanda, münavebeli olarak, Risale-i Nur sohbeti yapıyoruz. Üstelik de, lojmanımızda sıkıyönetim savcıları da ikamet etmesine rağmen aldırmıyoruz şükür.

O günlerde, hem 82 Anayasasının, hem  ihtilâlcilerin orada devamlı “konsey üyesi” unvanıyla oturmaları, hem de Kenan Evren’in Cumhurbaşkanı olması  için oylama yapılacak. Millete, “evet” oyu vermeleri için, çeşitli entrika ve dümenlerle baskı yapılıyor. İhtilâlciler uyanık. Milletin ağzına bir parmak bal çalmayı da ihmal etmiyorlar. Okullara mecburi din dersi koymayı kararlaştırıyorlar. Maalesef, bu tuzağa düşen bazı kimseler de, onlara hoş bakıp, “evet” oyu verilmesini istiyor.

O gün, Erzurum’da esen o hava bizim o kendi aramızda yaptığımız sohbete de aksediyor. Genellikle dersleri yapan bir ağabeyimiz, bu din dersleri meselesinin çok mühim olduğunu söyleyip, “evet” oyu verilmesini söylüyor. Tabiî herkes fikrini söylüyor. İşte orada, biraz filozof hâlleri olan mudakkik Yüksel Sarmaşık, Erzurum şivesiyle şöyle diyor. “Gardaş, M. Kemal’de Erzurum’a gelende, (geldiğinde) aba-yı ecdadımız (babamız-dedemiz), onu İstanbul Kapı’da (Erzurum’un, İstanbul cihetinden batı tarafından giriş kapısının olduğu yer), sanki Hazreti Halid (Halid bin Velid) geldi diye karşılamış. Sonradan yaptığı icraatlar belli. Bunlar da, sakın ola aynısını yapmayalar” Ve onun o çıkışına herkes şaşırdığı gibi, ben onun o sözlerini, otuz beş sene geçmesine rağmen hiç unutmamıştım. Ve onun ileriyi gören o tesbiti de, birkaç sene sonra tahakkuk etmişti. 

Daha sonra Bursa’da yine beraber olduk. Yine aynı lojmanda komşuluk yaptık. Epey bir müddet Yeni Asya aboneliğini de devam ettirmişti. Mahalle sohbetlerini de, birkaç sene beraber yaptık. Tabiî, araya giren bazı yine iftirak temelli hadiseler neticesi, ayrı sohbetler yapsak da, arada bir, bizim vakfımıza gelirdi. Bursa’da, eski arkadaşlarımızdan, onu tanıyanlar da vardır.

İşte, bu muhterem ağabeyimiz, senelerdir çektiği prostat kanseri yüzünden bir iki senedir, yürüyemez duruma düşmüştü. Hastalıkları ilerleyince özel bir bakım evine yatırdılar. Bir kaç ay orada yattıktan sonra, geçtiğimiz haftalarda rahmet-i Rahmana kavuşmuştur. 

Allah rahmet eylesin, makamı cennet olsun!

Okunma Sayısı: 3038
YASAL UYARI: Sitemizde yayınlanan haber ve yazıların tüm hakları Yeni Asya Gazetesi'ne aittir. Hiçbir haber veya yazının tamamı, kaynak gösterilse dahi özel izin alınmadan kullanılamaz. Ancak alıntılanan haber veya yazının bir bölümü, alıntılanan haber veya yazıya aktif link verilerek kullanılabilir.

Yorumlar

(*)

(*)

(*)

Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış, Türkçe karakter kullanılmayan ve tamamı büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır. İstendiğinde yasal kurumlara verilebilmesi için IP adresiniz kaydedilmektedir.
  • sinanali

    10.1.2016 22:58:57

    Mikail ağabey, gazetede (elifte) ve e gazetede var gördüm ama, abi ve kardeşler buraya koymamış ben de anlamadım.

  • Mikail Yaprak

    10.1.2016 19:27:23

    Merhumun bir de fotoğrafı konulsaydı... Allah (cc) rahmet eylesin, yazana da uzun ömürler versin.Amin

  • sinanali

    10.1.2016 10:48:18

    Açıkcası, Osman abiye biraz sitem ediyorum. Çok güzel ve değerli yazıllar yazarken, biraz çok uzun ara veriyor. Ve umumiyetle ölenlerin arkasından yazıyor sadece. Lakin, bu yazıda rahmetli olan o ağabeyin, 12 Eylülcülerle ilgili söyledikleri çok manidar.

(*)

Namaz Vakitleri

  • İmsak

  • Güneş

  • Öğle

  • İkindi

  • Akşam

  • Yatsı