"Ümitvar olunuz, şu istikbal inkılâbı içinde en yüksek gür sada İslâm'ın sadası olacaktır."

Piyasalar

Said Özdemir

Osman ZENGİN
29 Şubat 2016, Pazartesi
Bu hafta başında; hem Said Özdemir’in, hem de Kırkıncı Hoca’nın hastalıklarının seyrinin iyi olmadığını öğrendik.

Çarşamba günü akşam Kırkıncı Hocanın vefat haberi geldi. Cuma sabahı ise Said Özdemir’in vefat haberini aldık. Allah rahmet eylesin.

Kendisi ile yakından tanışmamız, 1974 senesinde oldu. O sene, okulda bir yıl bekleme durumum vardı. Kardeşler bana, Said Özdemir Hoca’nın, Hacı Bayram’da bulunan İhlâs Kitabevinde çalışmamı teklif etmişlerdi. Ben de, o zaman Yeni Asya Ankara Temsilcisi olan Ahmed Ergun Bedük (Ekrem Abi) ve Hilmi Doğan Ağabeylere durumu anlattım. İkisi de bana; “Kardeş, çok iyi olur. Bizim Yeni Asya neşriyatlarını satabileceğimiz bir yerimiz yok. Bu sayede, sen o hizmeti de yapabilirsin” demişlerdi. Ben de gidip Said Ağabeyle konuştum ve işe başladık. Said Ağabey bana işi tarif etti. O zaman bırakın Risale-i Nurları, Cevşen satmak dahi yasaktı. El altından satılıyordu. Said Ağabey bana, onların yerini gösterdi.

Ertesi sabah dükkâna gelip, dışarıya ve vitrinin önüne o zaman iki elin parmakları kadar olan Yeni Asya yayınlarını (Tarihin Şeref Levhaları, Minyeli Abdullah, İslâm ve Kadın, Ertuğrul Gazi v.s gibi) yerleştirdim. Akşamları dükkânı Said Ağabey’e teslim eder giderdim. Sabah geldiğimde bir baktım, vitrindeki Yeni Asya yayınları kaldırılıp, başka kitaplar koyulmuş. Belki yanlışlık olmuştur diye tekrar koydum. Ertesi gün yine değiştirilmiş. Bu birkaç gün böyle devam etti. Ve bir gün Said Ağabey, beni îkaz ederek, o fiilimden vazgeçmemi istedi. Tabiî üzüldüm, daha da karışmadım. 

Orada yaşadığım bir hatıramı da paylaşmak istiyorum: O zamanlar 20-21 yaşlarında bir gençtim. Bir gün, dükkâna birisi selâm vererek girdi. Baktım pardesülü, düzgün bıyıklı ve akik yüzüklü biri. O zamanki ‘Nurcu’ tipine tam uygun. Manisa tarafından geldiğini, kardeşlerin selâmının olduğunu söyledi ve biraz hâl hatır sorduktan sonra, Risale ve Cevşen istedi. Ben de, “Bizdeki kitapların hepsi gördüğünüz gibi raflarda” dedim. Ve bir müddet daha araştırmaya çalıştı, ama Allah’a şükür fırsat vermedim. Böylece mahfuz bir yerde bulunan kitaplara ulaşamadı. Daha sonra kalkıp gitti. Ben de nereye gittiğini takib ettim. Ulus’taki Gima mağazasına doğru gidip, karşıya geçerek 2. şubenin merdivenlerinden çıkmaya başlayınca, tuzağa düşürmediğinden dolayı Allah’a şükretmiştim.

Bir sene kadar çalışıp, sonradan ayrıldığım Said Ağabey’in İhlâs Kitabevinde çok şeyler öğrenmiş, görmüştüm. 

Said Ağabey, zor zamanlarda Risale-i Nur hizmetlerinde bulunmuştur. Allah rahmet eylesin, makamı cennet olsun.  

Okunma Sayısı: 2886
YASAL UYARI: Sitemizde yayınlanan haber ve yazıların tüm hakları Yeni Asya Gazetesi'ne aittir. Hiçbir haber veya yazının tamamı, kaynak gösterilse dahi özel izin alınmadan kullanılamaz. Ancak alıntılanan haber veya yazının bir bölümü, alıntılanan haber veya yazıya aktif link verilerek kullanılabilir.

Yorumlar

(*)

(*)

(*)

Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış, Türkçe karakter kullanılmayan ve tamamı büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır. İstendiğinde yasal kurumlara verilebilmesi için IP adresiniz kaydedilmektedir.
  • Seyfullah

    29.2.2016 06:32:53

    Evet, abiler vefat ediyor, Osman abi de yazıyor. Bu bir vefa örneğidir. Gazetemiz Yeni Asya da öyle değil mi? Her vefat eden nur talebesine sahip çıkıp, taziye ilanı veriyor, yazılar yazıyor ilanatta bulunuyor. Allah razı olsun.

(*)

Namaz Vakitleri

  • İmsak

  • Güneş

  • Öğle

  • İkindi

  • Akşam

  • Yatsı