Hz. Yusuf (as), Rüya, Tevafuklar ve Hasbihal.
İşim gereği genellikle ekran başında dünya borsalarını, emtia (gıda, petrol vs) fiyatlarını ve döviz pariteleri takip ediyorum. Ve bu arada Türkiye’nin her bölgesinden piyasadan işin ehli insanlar ile görüşme yapıyorum.
Herkesin kendince piyasa yorumları oluyor. Bir gün Yusuf adında bir şirket patronu ile konuşurken, GIDA FİYATLARININ 7 sene önceki fiyatlara yükseldiğini acaba daha ne kadar yükselir diye, yorumsal bir soru zikrettim.
Tam o esnada zihnimde şimşekler çakar misali bir fikir uyandı. Hz. Yusuf, kralın rüyası, yedi senede bolluk, yedi sene kıtlık ve ben Yusuf adında bir kişi ile konuşuyorum.
Sustum, zihnimde bunları temaşa ediyorum, Yusuf Bey bir şeyler anlatıyor, ama dinlemiyorum o an.
Malûmumuz Kur’ân-ı Kerîm’de Yusuf Sûresi'nde kralın rüyası ve Hz. Yusuf’un (as) tefsirinin kısa meali şöyledir.
Bir gün Mısır’da hükümdar: “Ben rüyamda yedi semiz ineği yedi zayıf ineğin yediğini ve yedi yeşil başak ile kuru olan yedi başak görüyorum. (12:43)
Hz. Yusuf, gelecekte Mısır’da etkili kıtlık geleceğini ve alınacak tedbirleri anlattı. Yedi sene bolluk olacağını, ardından yedi yıl kıtlık olacağını, ilk yedi yıl ürünlerini başakları ile saklamalarını söyledi. (12:47)
Aslında buradaki bir kıtlık olmadı ya da öncesinden bir bolluk. Yani eskiden yaşandığı gibi değil. Bu sefer farklı. Fizikî ürün var-yok kavgası değil bu. Borsalar üzerinden ürünlerin fiyatlanması meselesi. Ancak bu etkinin, tepkisi pazarda-rafta her şey kıtlık varmış gibi fiyatlanması meseledir. Bu pandemi öncesi ise manevî bir bolluk var gibiydi, şimdi ise kıtlık!
Tevafuk kısmı ise; o an zikrettiğim, 7 sene önceki fiyat ve Yusuf Bey ile konuşuyor olmam.
Bu benim zihnimi meşgul ederken; günlük Risale-i Nur okumalarımda konu, Üstad’ımızın Sünûhat’daki “Rüyada Bir Hitabe” dersine geldi. Orada yenilginin neticeleri ve “Hangi fiilinizle kadere fetvâ verdirdiniz ki, şu musîbetle hükmetti?” sebeblerini açıklıyordu.
Fikirlerimi özetlemem gerekirse; İlâhî Kader’in Esma-ül Hüsna cilvelerini her an her yerde temaşa ediyorum(z). Bu pandemi dönemi ile manen bir kıtlık yaşandığı gibi, bizleri her şeyden mahrum bırakıp, bir nevi itikâfa mecbur bırakıp, daha fazla ibadete, zikre ve aile ile zaman geçirmemizi netice verdi. Hem Hüve nüktesinin mana-i harfi dersini alıp, bu manevî itikâfta bizleri tefekküre sevk etti.
Şu zamanlarda en fazla edindiğim; “Dehşet aldığın zaman, İbrahim Hakkı gibi 'Mevlâ görelim neyler / Neylerse güzel eyler' de, pencerelerden seyret, içlerine girme.” düsturu tefekkür etmeye çalışıyorum.
Başınızı çok ağrıttım. Üstad’ım bu sözleri ile sizleri Allah’a emanet ediyorum:
“Öyle ise, beyhude ıztıraba düşüp azap çekme. Mülk başkasınındır. O Mâlik hem Kadîrdir, hem Rahîmdir. Kudretine istinad et; rahmetini ittiham etme. Kederi bırak, keyfini çek. Zahmeti at, safâyı bul." (23. Mektup)