"Ümitvar olunuz, şu istikbal inkılâbı içinde en yüksek gür sada İslâm'ın sadası olacaktır."

Piyasalar

Bir çamaşır vak’ası

12 Haziran 2011, Pazar
Kamyon dar sokağın ortasındaki apartmanın önünde durmuş, yeni taşınan Adnan Selma çiftinin eşyalarını indirmek için öylece bekliyordu.
 Bu taze aile, geçmiş hesapların getirdiği borç harcı ödemek için Adnan Bey’in babasından kalan Beylerbeyi civarındaki lüks yalılarını satmış, şimdi şehrin içinde, Fatih’te oturmak için eşya taşıyordu.
Mahalleliden de kaçar mı, herkes kapı önlerinde, kimileri toplaşmış, kimileri de perdelerinin arkasından bu gelen yeni komşularını ve tabi ki yeni eşyalarını süzüyordu.
Henüz 27 yaşında olan Selma Hanım bu takibin farkında olacak ki kamyonun izlediği arabadan kasıla kasıla indi. Zengin yalıların getirdiği bir afra tafrayla keskin bakışların arasından binaya girerken mahalleliye ilk izlenimi de vermişti hani.
Birkaç gün sonra Adnan Bey’in de yardımlarıyla ev çeki düzen alır gibi oldu. Geniş yalı salonlarını süsleyen mobilyalar, biblolar, tablolar bu semt içi evine pek gitmemişti ya, neyse.
Bu taşınma biraz da Adnan Bey’e yaramıştı. Gazetede serbest haber muhabiri olarak görev yapan Adnan, bu yer değişikliğiyle işyerine biraz daha yaklaştığından sabah fazladan 1 saat daha uyuyabiliyordu.
Yine böyle bir günde kocasını işe uğurlayan Selma, çamaşır yıkama kararı alarak kirlileri bir tarafa yığmıştı. Markete çıkışında bile değişik kıyafet giyme kompleksinden olsa gerek, iki günde iki kişilik aileden bir kazan yıkanacak giysi çıkmıştı. Daha doğrusu hanımefendi böyle düşünüyordu.
Çamaşır çok olmasına çoktu, ancak makinesi vardı Selma Hanım’ın. Çabucak giysileri attı makineye ve keyif çayını alarak televizyonun karşısına geçip tekrarı yayınlanan dizilerden birini izlemeye başladı. Dizi bağlamış olacak ki makine durana kadar yerinden kıpırdamadı. Dizi biter bitmez makineye yönelen Selma, durduğunu gördüğü aletten eşyaları çıkararak ön camdaki çamaşır iplerine doğru ıslak giysileri taşıdı. Camı açıp şöyle bir sokağı kesti. Hemen çapraz köşedeki evin önünde toplaşan bir grup kadının ayaküstü dedikodu yaptığını gören Selma, “Bakın ben de iş yapabiliyorum!” der gibi çamaşırları asarken bir de şarkı söylemeye başlayınca kadınlar Selma’yı fark ettiler. Konuşmaları biraz daha sessizleşince Selma Hanım, “Kesin beni çekiştiriyorlar” diye düşündü ve sesini biraz daha yükselterek şarkıya devam etti.
Deterjanı da bol koyduğundan olacak, asılan çamaşırlardan köpüklü sular süzülmeye başlamıştı bile. Tam bir parçayı daha asarken köpüklü çamaşır, “Bi haltı beceremedin be kadın!” der gibi elinden kayıp sokağın ortasına “şlop” diye yapışırken Selma Hanım, “Eyvah, en sevdiğim bluzüm!” diye gayrı ihtiyari haykırdı. Tam da bu sırada olmayacak bir şey daha oldu ve Selma’nın faltaşı gibi açılan gözleri sokağın başından içeri kıvrılan kamyonete takıldı kaldı. Kamyonet son ses Orhan Gencebay açmış, doğruca bluzün üzerine geliyordu. Araçtan gelen ses Selma’nın “Haaayıır!” sesini bastırdığından şoför durumun farkında bile olmadan salına salına geliyordu ve… Ve bir “şlop” sesi daha.
“Olamaaaz!” haykırışı bir fayda etmiyordu tabi. Kamyonet, “Ağlatıp da gülene yazıklar olsun!” sesleri eşliğinde sokağı terk ederken Selma, kızgınlıkla merdivenlerden aşağı koşmaya başlamıştı bile. Sokağa kendini bir hışımla attığında kadınların orada olduğunu hatırlayan ve hepsinin kendisine baktığını fark eden Selma, mahvolan bluzü yerden kaldırırken yapmacık bir tebessümle, “Önemli değil canım, zaten toz beziydi” diyebildi. Yere düşerken, “En sevdiğim bluzüm!” diye haykırdığını unutmuş olacak ki tam da o sırada yine bir fokurdaşma dönerken kadınlardan biri kendini tutamadı:
-Maşallah toz bezin de pek güzelmiş hanım kızım, güle güle kullan.
Bozulan yüzüyle hızla tekrar apartmana dalan Selma, merdivenleri üçer beşer atlarken kadınların kahkahaları binanın içine kadar giriyordu.
-Gerizekâlı mahalle karıları, diye söylene söylene doğruca banyoya, makinenin başına koştu. Gariban makine bu sefer de tek parça için çalışacaktı. Hızla kapağı kapayıp deterjanı bastıktan sonra aleti çalıştırıp sabırsızlıkla beklerken hâlâ şoföre ve kadınlara saydırmaya devam ediyordu. Nihayet yıkama bitmişti. Selma aceleyle kapağı açıp bluzü alarak aynaya koştu. Henüz duvara monte ettirmedikleri aynanın önüne gelip bluzü üzerine tuttuğunda başından kaynar sular dökülüyor gibiydi. Elbisede sünnet çocuklarının “MAŞALLAH”ını andıran omuzdan bele çapraz uzanan bir kamyonet lastiğinin izi vardı.
Bir hışımla duvarın köşesine fırlatılan bluz, son “şlop” sesini çıkararak üstündeki köpükleri havaya uçururken dışarıdaki kadınların kıkırtıları hâlâ devam ediyordu… 
 
ÖMER SAİD GÜLER
Okunma Sayısı: 7437
YASAL UYARI: Sitemizde yayınlanan haber ve yazıların tüm hakları Yeni Asya Gazetesi'ne aittir. Hiçbir haber veya yazının tamamı, kaynak gösterilse dahi özel izin alınmadan kullanılamaz. Ancak alıntılanan haber veya yazının bir bölümü, alıntılanan haber veya yazıya aktif link verilerek kullanılabilir.

Yorumlar

(*)

(*)

(*)

Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış, Türkçe karakter kullanılmayan ve tamamı büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır. İstendiğinde yasal kurumlara verilebilmesi için IP adresiniz kaydedilmektedir.
  • nisa

    13.2.2013 00:00:00

    tebrikler, kalemine sağlık

(*)

Namaz Vakitleri

  • İmsak

  • Güneş

  • Öğle

  • İkindi

  • Akşam

  • Yatsı