Millet Bahçeleri açılmaya başladı. Bakıyorum da, o çevre ve yeşil hassasiyeti olan çevreler sus pus olmuş. Hani istediğiniz yeşillikti, bağdı, bahçeydi? Buyurun, millet bahçelerine gelin, gelmezler... Gelmiyorlaaar, oturdukları yerdeğğğnn ahkâm kesiyorlar! Ne diyorlar, “bahçe yapmışsınız, ama içine ağaç koymamışsınız, ağaçsız bahçe olur mu?” Yahu, bu bahçeler niçin yapıldı? Her fırsatta söylüyoruz, millet tepe tepe yuvarlansın diye… Her tarafı ağaç doldursak bu millet orada nasıl yuvarlanacak? İlkokulda öğretilen bir bilgidir, ağaç dikersen erozyonu ve seli önlemiş olursun. Yuvarlanarak gelen bir insan seli düşünün, önce ağaçlara sonra da birbirlerine çarpar insanlar, facia olur hafazanallah...
Başka ne diyorlar, biliyor musunuz? “Millet bahçelerini oluşturmak için ne yaptınız? Yeşil bir alanın etrafını çevirip millet bahçesi yaptınız. Aynen bıraksaydınız da olurdu, demek ki bu bir hizmet değil” Eyyy cahiller! İki türlü hizmet vardır; bir şeyler inşa ederek yapılan müsbet hizmet, bir de olumsuz bir şeyi engelleyerek yapılan menfi hizmet... Her zaman bir şey inşa ederek hizmet olmaz. Bu sefer o alanlarda inşaata izin vermeyerek vatandaşa lütufta bulunduk. O millet bahçelerinin arazisine bir bakın, imar verilirse kaç kat çıkar oradan… Yapılan fedakârlığı varın siz hesaplayın, bahçeleriniz için şükredin, yuvarlanmayı unutmayın!
Bağ-bahçe dedik, akla fiyatı fahiş bir şekilde artan soğan geldi. Bugüne kadar hangi fiyatı istedi de vermedik? Dışı başka, içi başka… Kabuğunu soyuyorsun, zarları çıkıyor. Bu nasıl bir hiyerarşik yapıdır? Maalesef, her daim milletimin gözlerinden yaşlar akmasına sebep olan soğan, Menemen hadisesine de bulaşarak bir terör oluşumu olduğunu gösterdi. Ama merak etmeyin, zabıtalarımız göz açtırmıyor soğana. Bütün depolarına gireceğiz, bütün depolarına! Bütün vatandaşlarımı semt pazarlarına dâvet ediyorum, o soğanlar pazar sandıklarında hesap verecek, böyle biline…