Kadim medeniyetimizden ve Anadolu irfanından baharın müjdeleyicisi olarak düştüğüne inandığımız cemrelerden ilki, takvim hesaplarına bakılırsa hafta içinde havaya düştü. Hamdolsun, bu da bizim iktidarımız döneminde gerçekleşti. Bizden önceki dönemlerde bu da yoktu! Her şeye karşı çıktıkları gibi cemreyi de inkâr ettiler, bilmediler ki onlar istemese de “göklerden düşen bir cemre vardır…”
Geçenlerde, ayıptır söylemesi, halkın arasına karıştım. İnsanların ailece geldiği bir çay bahçesinde oturdum. Etrafa biraz kulak kabarttım, baktım hiç de öyle sebze meyve fiyatından bahseden yok. Tabii, yine bizim tedbirlerimizle bunun gerçekleştiğini söylememe gerek yok, anladınız siz. Herkes havadan-sudan konuşuyor. Havaya düşen cemrenin hiçbir etkisi olmadığını söylüyorlar. Ben de cemreye güvenerek ve biraz da tanınmamak için her zaman giydiğim yeleği evde bırakmıştım. Resmen dondum! Hemen arkadaşlarımdan konuyu araştırmalarını istedim.
Araştırmalar sonucunda ne bulduk biliyor musunuz? Kaynağı yurtdışında olan “alçak!” basınç merkezleri yüzünden cemrenin etkisi kaybolmuş. Üstelik hava, benim meteoroloji müdürlüğümün belirlediği sıcaklık değerlerinin çok altında. Nasıl ki, tanzim için çadırlar kurup fiyatları indirdik ve milletimizi varlık kuyruklarına çektik, gerekirse bütün ülkemizin üzerini kaplayacak kocaman bir çadır çeker ve havamızı ısıtırız. Hans’ın, Corc’un “Ülkeyi dışarıya kapattılar” gibi şeyler söylemesine aldırmayacağız. Halkımızı, hava dâhil, hiçbir muhalefete yedirmeye niyetimiz yoktur, böyle biline…