"Ümitvar olunuz, şu istikbal inkılâbı içinde en yüksek gür sada İslâm'ın sadası olacaktır."

Piyasalar

“Ne zaman evleniyorsun?”

19 Haziran 2011, Pazar
1. Anı...
Yaş ilerledikçe sık sık karşılaşılan, öcü kıvamında bir sorudur. Bir keresinde efendim, bayram tatilinde ana baba ziyareti için memleketime gideyim dedim. Malûmunuz ufak yer, herkes birbirini tanır, selâmlaşmalar ve muhabbetler alır başını gider. Aslında büyük şehirde yaşamanın getirdiği “unutkanlık” ile böylesi manzaralara şahit olmak bir yandan da hoştur. Zira bu kalabalık ve hayat koşuşturması bazı şeylere yabancılaştırıyor ister istemez.
Neyse memleketimdeki manzaralara bir nokta koyup saadete geleyim. Dedim ya en başta “öcü” kıvamında bir sorudur. Ayağımı bastığım ilk dakikadan oradan ayrıldığım son dakikaya kadar, kaç defa duyduğumu ve cevaplamak zorunda kaldığımı unuttum. Özellikle belirli bir yaşa gelmiş ve torun torba sahibi olmuşlar daha sık kullanıyor bu soruyu. “Eh yaş kemale ermiş, İş güç sahibi de olunmuş hemen uygun birisini bulup dünya evine girmeli” düşüncesi hâkim. Ve ne kadar bıkkınlık verici olsa da ister istemez paratoner gibi bu soruyu üstümüze çeker oluyoruz. 
- Maşallah bu senin oğlun mu? 
- Evet. 
- Hoş geldin oğlum. 
- Sağol teyze. 
- Ne zaman evleneceksin? 
- .....(?)     
Soru anında jet hızıyla gelir, cevap beklenir. İnsan bir anda aniden bastıran yağmura yakalanmış gibi ne yapacağını şaşırıyor ve kem kümler eşliğinde, sessiz ve şaşkın bir havaya bürünüyor. Niye hayatında ilk defa gördüğün birisinin ikinci cümlesinde bu soruyu yöneltmesi insanı şah-mat ediyor? Siz deyin 5, ben diyeyim 15 kez aynı formatta “ne zaman evleneceksin” sorusuna cevap anahtarı olmuşumdur. Aslında böylesi durumlar sıkıcı olduğu kadar bazen de eğlenceli oluyor. Hem karşınızdaki kişinin beklentiler eşliğinde pat diye bu soruyu sorması, hem de sizin, forvetle karşı karşıya kalmış kaleci edasıyla savunma silâhlarınızı çıkartıp, bazen şakalaşarak, bazen de abuk sabuklaşarak cevaplar vermeniz trajikomik enstantanelere gebe olabiliyor. Ha ama faydalı yönleri hiç yok mu?
Gelelim bu mevzuya... İnsan ard arda bu soruyla karşılaşınca tecrübe ediniyor, her adımda daha iyi cevaplar verebiliyor. En azından ilk anlardaki gibi sıkılmıyor, şaşkın bakışlar atmıyor. Oradan ayrılma vaktim geldiğinde otobüse binmeden hemen önce yine bu soru yöneltilmişti; 
- Bayram bitti, ananı babanı gördün, dönüyorsun artık. 
- Evet teyze. 
- Ya peki ne zaman evleneceksin? 
- Hayırlı bir yolculuktan sonra teyze.  
İşte o zaman huzur içerisinde ve “ne zaman evleneceksin” sorusuna karşılık kazanmış olduğum güzel bir deneyimin vermiş olduğu hazla otobüsüme binip yola çıkmıştım.
  
2. Anı…
Bir yaştan sonra farzmış, öyleymiş yani. Hele ki yaşın, annenin-babanın evlendiği yaşı geçmeye başlamışsa günde en az 1 kere evlilik kelimesini duymaya hazır olacaksın. Bi süre sonra anne-baba dışında, teyzelerden, eş dosttan duyuyorsun, komşular, uzaktan akrabalar hepsi bunun için yemin etmiş gibi.
Bizde meselâ geçen şöyle oldu: Fatih abi var bizim, 30’lu yaşlarında bekâr. Evlendi evlenecek mertebesinde. Geçen bize geldi, oturuyoruz. Neyse “ne zaman evleniyorsunuz?” diye sordum.. Bi süre sonra kız kardeşi de geldi. Sohbet ederken bu sefer de o bana sordu; “ne zaman evlendiriyoruz seni?” diye.. Sonra annem geldi. O hepimize sordu: “ne zaman evleniyorsunuz? evlensenize artık” diye. Babam konuşuyor bazen, “evlenin de evlenin”.. Ben “evlenmiyorum” diyorum; “Ercan’ı mı bekliyosun?” diyor.. Bi çeşit Ercan tabi.. Muhtemel koca adayı o kadar uzak benden. Kardeşime soruyor; o da evlenmeyeceğini söylüyor. Babam hepten çıldırıyor. ‘’Ben sizle mi uğraşacam lan” diye.. 
Teyzemler, kuzenler falan hep beraber oturuyoruz. Zaten konunun geleceği tek nokta evlilik.. Hepimize sırayla başlıyorlar. “Bak şu da evleniyor aha dâvetiyesi. Biz sizin evlendiğinizi göremicek miyiz? Hayırlısıyla bi düğün yapaydık, evlerimiz şenleneydi bla bla..” 
Kafayı takmış gibiler. “Bilmem neyin salak kızı, bilmem kimin aptal oğlu bile evlendi.. bi siz kaldınız böyle…” imdaaaaaaaatt! 
Bi de şöyle bi durumla karşılaştım; geçen babam, annemle beni teyzemlere bırakacak. Arabada giderken, harıl harıl anlatıyordu ki en son babamın “evlenme dedim ben ona, ne nane yemeye evleniyosun diye çok söyledim” dediğine şahit oldum. Hah, o zaman ben de kesin evlenmiyorum diye bikbik etmeye başladım hemen. Koz geçti elime. Lâkin bu söyledikleri benim için geçerli değilmiş. Bahsi geçen kişi evlenmemeliymiş. Ben kesin evlenmeliymişim.. Sonra teyzeme geçtik. Hep beraber oturuyoruz. Merve, evlenen biri hakkında olumsuz konuşmaya, kötü evliliklerden bahsetmeye başladı. 1 saat içinde 2. olumsuz yorum.. “Eee o zaman daha da bize evlenin demeyin dedim, evlenmiicez. Madem bu kadar kötü…”Bi anda dediklerinin farkına vardılar da evliliğin muhteşem bi nane olduğunu anlatmaya başladılar. Yerler mi anacıım artık, böyle ikilik olmaz...    (Kaynak; iyi insanlar.)
 
 
Çetin Kaska
 
Okunma Sayısı: 9603
YASAL UYARI: Sitemizde yayınlanan haber ve yazıların tüm hakları Yeni Asya Gazetesi'ne aittir. Hiçbir haber veya yazının tamamı, kaynak gösterilse dahi özel izin alınmadan kullanılamaz. Ancak alıntılanan haber veya yazının bir bölümü, alıntılanan haber veya yazıya aktif link verilerek kullanılabilir.

Yorumlar

(*)

(*)

(*)

Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış, Türkçe karakter kullanılmayan ve tamamı büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır. İstendiğinde yasal kurumlara verilebilmesi için IP adresiniz kaydedilmektedir.
  • BİLAL BOZKURT

    18.2.2015 22:32:37

    kaynak müthiş :))))) '' İYİ İNSANLAR'' RABBİM EKSİLTMESİN

(*)

Namaz Vakitleri

  • İmsak

  • Güneş

  • Öğle

  • İkindi

  • Akşam

  • Yatsı