"Ümitvar olunuz, şu istikbal inkılâbı içinde en yüksek gür sada İslâm'ın sadası olacaktır."

Piyasalar

'Dış politikada tam bir çuvallama var'

24 Ekim 2014, Cuma 13:29
CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu, "Dış politikada tam bir çuvallama var. Kimin ne söylediği belli değil" dedi.

CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu, "Dış politikada tam bir çuvallama var. Kimin ne söylediği belli değil. Yüksek tepede oturan kişi uçağa binerken ayrı, uçaktan inerken ayrı konuşuyor. Başbakan ayrı, Dışişleri Bakanı ayrı konuşuyor. Milletin kafası karıştı ve şu soruyu soruyorlar; 'ne olacak bu memleketin hali?' diye. Böyle bir yönetimle Türkiye ilk kez karşılaşıyor" dedi. 

CHP Parti Meclisi (PM) Kılıçdaroğlu başkanlığında toplandı.

Toplantının açılışında konuşan Kılıçdaroğlu, Türkiye'nin yolsuzluk olaylarında yeni bir evreye girdiğini savundu.

"Tuzun koktuğu" sürecin yaşandığını ileri süren Kılıçdaroğlu, "AKP'nin Türkiye'de yolsuzluk olaylarını soruşturma gibi bir iradesi artık yok. Dileyen herkes, istediği kadar yolsuzluk yapabilir. Yolsuzluğun en büyük güvencesi AKP'dir" diye konuştu.

Antik çağda, Ispartalılar döneminde hırsızlığın serbest ve onurlu bir görev olduğunu belirten Kılıçdaroğlu, şöyle devam etti:

"Ama suç hırsızlık yaparken kişinin yakalanmasıydı. Geldiğimiz süreç, o süreçtir. Sadece içeride değil, dışarıda da itibar kaybı var. Böylesine bir siyasal anlayışı kabul etmemiz mümkün değil. Eskiden DGM'ler vardı, şikayet ederdik, sıkıyönetim mahkemeleri vardı, ÖYM'ler vardı, şikayet ederdik. Hiç değilse orada heyetler vardı. Birisi kalkar muhalefet şerhi yazardı ve tarihe not düşerdi. Şimdi o da bitti. Özel görevli bir savcı, özel görevli bir hakim, birisi takipsizlik öbürü de onaylama. Onun için tuzun koktuğu süreçteyiz yolsuzluk olaylarında. Çağdaş demokrasilerde hakim ve savcılar yolsuz olaylarını soruşturur, araştırır. Bizim geldiğimiz süreçte ise yolsuzluk olaylarını soruşturan hakim ve savcılar soruşturuluyor, yolsuzluk yapanlar ödüllendiriliyor. Deniz Feneri, bunun ilk adımıydı. Sanıkların tamamı serbest bırakıldı, savcılar önce görevlerinden alındılar, sonra yargılandılar. 17-25 Aralık soruşturması da bunun ikinci adımıdır."

AK Parti'nin 12 yıllık süreçte, bir "devlet partisine" dönüştüğünü de iddia eden Kılıçdaroğlu, siyasi mücadelelerini sıradan iktidardaki bir partiyle yapmadıklarını söyledi.

Kutsal bir mücadele yürüttüklerini ifade eden Kılıçdaroğlu, "Parti ile devletin içiçe geçtiğini görüyoruz. Diyorlar ki 'hükümetin memuruyuz, partinin görevlisiyiz.' Geldikleri nokta bu" dedi. 

İktidarın yasalarla tanımlanan şekilde eleştirilmeye dahi tahammül edemediğini savunan Kılıçdaroğlu, "Her şey bir kişinin iki dudağı arasında. Führer modeli. Sadece içeride değil, dışarıda da sorun olmaya başlayan bir iktidar. Uygar dünyadan kopan bir Türkiye konumuna geldik" diye konuştu.

Sadece rüşvet alanların aklandığı değil, namuslu insanların cezalandırıldığı bir sürecin de yaşandığını öne süren Kılıçdaroğlu, şunları söyledi:

"Koluna 700 milyar liralık saati alacaksın, haram para ile hacca gideceksin, bakanların çocuklarının evlerinin boy boy kasaların içinde milyon dolarları olacak, onları aklayacaksın, rüşvet almadı diye Teoman memuru süreceksin. Her yurttaşımın oturup düşünmesi lazım. En çok ihtiyaç duyduğumuz şey düşünmek. Elimizi vicdanımıza koyacağız ve düşüneceğiz. Bu ülke nereye gidiyor diye düşünüyorsanız. düşüneceksiniz. Bütün bu olaylar kamuoyunun önünden gizlenmeye çalışılıyor. Kullanılan iki unsur var; 'etnik kimlik ve inanç siyaseti.' Yasalarda bu alanlarda siyaset yapılması yasak. Yasak olan bu iki alan, Türkiye'de acımasızca kullanılıyor. Yolsuzluklara karşı tabanını bloke etmek istiyor. Yurttaşlarıma sesleniyorum; senin inancını kendi yolsuzluğuna malzeme eden bir siyasal iktidara izin verme. Haksızlığa, hukuksuzluğa ortak olma. Senin inancın, kimliğin başımızın üstündedir. Sorun inançta ve kimlikte değil, sorun inancını ve kimliğini kullanarak devleti soyanlardadır. Bunu bileceksin ve öğreneceksin. Aklı başında olan herkesin ortak görevidir bu. Biz, bu görevimizi yapmak zorundayız."

"Vesayet altında başbakanlar görev yapmaz"

"Davutoğlu, Türkiye'yi yönetmekten aciz" diyen Kılıçdaroğlu, "Türkiye'de başbakanlık koltuğu da cumhurbaşkanlığı koltuğu da boştur. Birileri oturuyor orada ama anayasayla çizilen görevlerini yapmıyorlar" dedi.

Kılıçdaroğlu, şunları kaydetti:

"Davutoğlu'nun görev alanını ağabeyi  belirlemiş, onun dışına çıkamıyor. Yasalara rağmen çıkamıyor, böyle anlayışı kabul etmek mümkün değil. Eğer devleti yöneteceksen adam gibi yönet, yönetmeyeceksen o koltuğu boşalt. Birilerinin tutsağı başbakan olmaz, vesayet altında başbakanlar görev yapmaz. Kimin koltuk değneği olacaksın sen. Nereye kadar götüreceksin. Başbakanın boynuna davulu asıp tokmağı başkasına verirseniz, ülkenin iyi yönetilmediğini sadece Türkiye değil, bütün dünya görür. İcra organının başında başbakan var. Devlet başkanları kimi arıyorlar? Cumhurbaşkanını arıyorlar. Davutoğlu'nu pas geçiyorlar. Onlar da biliyorlar ki ülkeyi yöneten başkası. Davutoğlu'nun ağrına gitmeyebilir bu, olağan karşılayabilir. Ama bu ülkenin anamuhalefet partisinin genel başkanı olarak bu benim ağrıma gidiyor. Türkiye'yi hukukun üstünlüğünden çekip çıkaran bir yapıyı kabul etmiyorum."

Dış politika eleştirisi

Dış politikada tam bir çuvallama olduğunu savunan Kılıçdaroğlu, "Kimin ne söylediği belli değil" ifadesini kullandı.

"Yüksek tepede oturan kişi uçağa binerken ayrı, uçaktan inerken ayrı konuşuyor" diyen Kılıçdaroğlu, şu açıklamaları yaptı:

"Başbakan ayrı, Dışişleri Bakanı ayrı konuşuyor. Milletin kafası karıştı ve şu soruyu soruyorlar; 'ne olacak bu memleketin hali?' diye. Böyle bir yönetimle Türkiye ilk kez karşılaşıyor. Tam bir kaos yönetimi, kimin ne yaptığı belli değil. Biz hükümeti samimi olarak uyarıyoruz, 'yanlış yapıyorsunuz' diyoruz. Söylediklerimizin tamamı ortaya çıktı. Dış politikada 3-4 yıldır dilimizde tüy bitti, 'yanlış yapıyorsunuz, Türkiye'yi Ortadoğu bataklığına sürüklüyorsunuz, Türkiye'ye siz bataklığı ithal ediyorsunuz' dedik, 'siz bilmezsiniz' dediler. Buyurun geldiğimiz noktaya bakın. Kim biliyormuş?" 'Sizin aklınıza ihtiyacımız yok' dediler. Ortaya çıkan tabloya bak. Hangi akıl? Sağlıklı ve iyi niyetli eleştirilere verdikleri cevap; 'muhalefet sussun.' Demokraside de yeni bir evreye geldik. Herkesin sustuğu ve sadece iktidarın konuştuğu bir demokrasi özlemi içindeler. Biz buna demokrasi demiyoruz, o başka bir şey. Şimdi o sözcüğü söylemiyoruz ama yeri geldiğinde de kullanacağız. Bu farklı bir rejimdir. Hele hele bunun unvanında profesör doktor yazan bir kişi tarafından kullanılması, 'susun demesi' bizim kabul edeceğimiz bir olay değil."

Cumhurbaşkanı Erdoğan'ın BM'de boş sıralara konuştuğunu iddia eden Kılıçdaroğlu, Türkiye'nin itibarının bu olmadığını söyledi.

Okunma Sayısı: 1633
YASAL UYARI: Sitemizde yayınlanan haber ve yazıların tüm hakları Yeni Asya Gazetesi'ne aittir. Hiçbir haber veya yazının tamamı, kaynak gösterilse dahi özel izin alınmadan kullanılamaz. Ancak alıntılanan haber veya yazının bir bölümü, alıntılanan haber veya yazıya aktif link verilerek kullanılabilir.

Yorumlar

(*)

(*)

(*)

Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış, Türkçe karakter kullanılmayan ve tamamı büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır. İstendiğinde yasal kurumlara verilebilmesi için IP adresiniz kaydedilmektedir.
    (*)

    Namaz Vakitleri

    • İmsak

    • Güneş

    • Öğle

    • İkindi

    • Akşam

    • Yatsı