Üstad, 1945 yılında Emirdağ'da zehirlenir. Bir bekçi, merdiven dayayarak gizlice Üstad'ın penceresine tırmanıp, yemeğine zehir koyar. Üstad yemeği yedikten sonra büyük rahatsızlıklar çeker. Beş-altı gün baygın bir şekilde yatar. Çalışkanlar başucunda adeta ölümünü beklerler. Fakat bu arada Hasan Feyzi'nin Denizli'de, Üstad bedeline şehit olduğu haberi gelir. Üstad ise bu hastalıktan da Allah'ın lütfuyla kurtulur, iyileşir. Osman Çalışkan yine Üstad'ın ziyaretine gider. Aile büyüğü olduğundan aklına geleni Üstad'a sormadan edemez: "Üstad'ım, her şeyi biliyorsun da, bu zehiri niye yedin?" der. Üstad şu karşılığı verir: "Kardeşim Osman, alaküllihal ben bu zehiri yemeliydim. Çünkü ben onu burada yediğim zaman, onlar orada bir kere daha ölüyorlar!" Aynı olay için başka bir zaman da: "Bir zarar geleceğini hissettim, ama bu bir kader-i İlâhîdir" diye cevap verir.
(İhsan Atasoy, Nur Kahramabları serisinden.)
Hazırlayan: Akif Arslan