Evet; bugün bayram.
Manevî ticaret mevsiminin son günleri…
Sevincin, mutluluğun,
Huzurun alabildiğine yaşandığı günlerdir, bayram günleri..
Dargınların barıştığı,
Sevenlerin, sevdiklerine kavuştuğu,
Çocukların anne ve babaları ile buluştuğu,
Dostların kucaklaştığı,
Dedelerin torunları ile öpüştüğü günlerdir bu günler…
Bayramdır… Daha ötesi yoktur.
Nefis terbiyesinin azimet ve ibadet için de yaşandığı günlerden geliyoruz..
İslâmın şartlarından birini idrak ettik.
Oruç tuttuk, Teravih kıldık, Fıtır sadakamızı verdik.
Bunlar hiçbir kanun maddesi ile sınırlı değildi..
Gönülden ve yürekten yapılan ibadetlerdi..
İyi bir imtihan verdik..
İftarlar yaptık,
Sahurlar yaptık..
Kur’ân sayfaların da Allah’ın azamet ve merhametini okuduk.
Bu yapılan ibadet ve duâlar semavat ehlini sevindiren haller idi..
Şimdi bayramdayız.. Şehit anneleri, Şehit babaları, Şehit kardeşleri…
Gurbette olduğu için kuzularına kavuşamayan anne ve babalar ve nineler ,dedeler.
Bazı bayramlar gözler nemlidir.
Gün bayramdır… Ama sevdikleri yanlarında yoktur..
Bir iftira ile medrese-i Yusufiye dedirler..
Küçücük yavrular annelerini ararlar bayramda…
“Dede, anne ve babam bu bayramda mı gelmeyecekler?”
Dede ne cevap versin?
Nutku durdu. Cevabı zor bir sorudur… Aylardır anne ve babası neden gelmezler?
Bu soruların cevaplarını büyüdükleri zaman öğreneceklerdir elbette .
Ve, Nur kardeşim;
Sen ne düğününü yapabildin, ne de bayramını..
Ama, Rabbim Kerîmdir..
Bu günlerde gelir geçer..
“Başın öne eğilmesin,
Aldırma gönül aldırma.
Ağladığın duyulmasın,
Aldırma gönül aldırma.”
Sözlerinde geçtiği gibi, “Bu da geçer ya Hu..” demek en iyisi..
Bayramınız mübarek olsun.